Erzurumdayız, ayazını bilrmisiniz bilmem lakin acıtır soğuğu. Fark ettiğim an
bedenimdeki baskalaşmayı öncelikle kendi başıma doktorlar profesörleri gezdim.
Cerrahi müdahale şarttı ve çok radikal olmalıydı. Erzurum yetersiz kalmıştı.
Kimseye söyleyemediğim biyopsiler sonucu Ankaradaki ailemin yanına gittim.İki
çocuğum var, Ankarada ameliyat karari netleşince doktorumdan cocuklarımla
vedalaşmak için geri erzuruma dönüş izni istedim. Ameliyat günü belliydi ve bir
haftam vardı.
O bir hafta güç geçti! 8 saatlik bir operasyona giriyor olmak bile başlı başına
bir dert. Herşeyi son defa görecekmis gibi vedalaşıyorsunuz. Maddi hiç birşeyin
zerre kadar değeri kalmıyor gözünüzde.
Ah çocuklarım...Veda vakti en sevilen yemekler yapılıp kucaklaşıldı, söyleyemedim kötü
bir hastalığı def etmeye gidiyorum diye, tedavi olmak için hastaneye gittigimi
bildiler sadece. Iyi ki söylememişim…
Çocuklarimi sevdiğim dostlarıma emanet ettim, ailem yanimda olmalıydı, kardeşlerim
anneciğim, Şenayim, dayımlar, teyzemler, kuzenlerim... Yaklasik kırk kişilik
bir ekiptik bizJ
Ameliyattan önceki gece ağlama kriziyle ‘vazgeçiyorum’u yaşadım. Herkes başka
şehirlerden gelmisti, ben banyoda vazgecmeyi düşünüyordum. İlk ve son olarak orda pes ettim kısa süreli olsada.
Telefonum çaldığında canım dostum senayımın sesi melodi gibi geldi. Halbuki
şımarıklık etmeye hakkın yok diye bağırıyordu bana. ‘Bizi sensiz birakamazsın.’
Kendime gelip oturduğum banyo taşından kalktım, gözyaşlarımı silip indim
asağı.
Ameliyat başarılı geçti:tüm goğsüm kaburgalarıma kadar kazındı. Zor,güç bir
ameliyat ertesi bende acı hissi hiç yoktu. Üçüncü gün morfini kestirdim, gelenleri görmeliydim ya! Hani çok bulanık
bakma hissini sevmiyordum, dipdiri olmalıydım.
Uzunca bir süre kaldım hastanede. Bir bombayı imha etmistik ve bunun kalıntılarını
toparlamak, yeniden dogmasina engel olmak gerekiyordu.
Neler değişti hayatında, çevreyle
ilişkilerinde? Bu sürecin en büyük zorluğu ne sence? Ve tabi Kanserle Dans
ailesi için önerilerin?
Hep müzik dinledim bu süreçte kimi
zaman acımı hakkını vererek yaşamak; kimi zaman direncimi büyütmek, kimi zaman
eğlenmek icin. Kulağımdan cıkarmadim müzigimi.
Bir söz vardır ‘müziğini hep yanında taşı beklemediğin bir
anda hayat seni dansa kaldıracaktır.
Sonrası bir garip muamma. Her tedaviyi kabul etmek onla savaşmaktı benim
için. Deliliklerim oldu çılgınca davrandığım. Neden mi? Az vaktinizin kaldığı hissi…
Herkes bilir birgün ölecegini lakin bizlerin ki bambaşkadır. Her kontrolde
yüreğimiz ağzımızda. Of yapacağım bir sürü sey var daha...
Bizler, affınıza sığınarak söylüyorum, ayrıcalıklıyız, bu hayatı herkesten çok
seviyoruz, sınandık, denendik çünkü...
Işın tedavisi sürecim çok ağırdı. mide bulantılarim, aşırı yorgunluklarım,
kilo kaybı, kaş ve kirpiklerimi kaybedişim. Psikolojik yardım almadım cünkü tüm sevdiklerim, arkadaslarım, annem, kardeslerim
hepsi birer terapiydi bana.
Neden ben diye sorguladım bazen hayatı. Ben ya da ayse fatma fark etmiyor
hastalıkta. Başınıza gelmeden kimseyi anlayamıyormuşsunuz bunu öğrendim. Ve sizi bir gün gelip vurabileceği ihtimalini de
görmezden geliyorsunuz.
Şimdilerde bir senedir saglıklıyım. Anladigim şu ki, hastalıktan korunmak
icin size zarar veren üzen tüm hastalıklı durumlardan uzak kalmaniz sart.
Ben tüm bu asamada eşimin yanımda olmamasıyla sınandım, yanımdakilerin
elini daha sıkı tutup hayata beni bırakma dedim. İki oglumla enerjimi hic
kaybetmeden devam ediyoruz. 16 ve12 yaşlarında oğluşlarım.
Ney üflüyorum, huzurun sesidir...
Dansı seviyorum...Bolca okuyorum...
Hiç kimseyi ihmal etmiyorum. Bana bir merhabası olan herkes değerlidir
bende..
Hayvanlarla daha cok ilgileniyorum.
Dünya bizden ibaret degil. Çiceklerimle her sabah goz kirpistiririz
sularken onlari.
Bakımevleri ve cocuk esirgeme kurumları daha cok ilgimi cekiyor
artik, duzenli ziyaretlerim oluyor..
Bakıp görmedigim bir suru dünya varmış. Öneri yapamiycak kadar deliyim
galiba. Saglıklı hic bir arkadasimin hızıma enerjime yetisememe isyanlari var.
Kosuyorum artik...
Tamamen tesadüfen tanidim sizleri. Öyle ısındım ki her sabah ilk isim
buraya girmek oluyor. Herkes cok kiymetli burada. Aile dostunun verdigi tanıdık
bir sıcaklık yakaladım.
Kilometrelerce ötedeki insanlarin derdini dert bilen yürekler burda. Ben
hic birinizi tanımadigim halde her birinizin ayrı ayrı kokusunu burnumda hissediyorum.
Ve biliyorum ki beni taniyorsunuz, beni bu aileye dahil edip böylesine bir
yaziyi yazmama sebepsiniz.
Gönlüm hepinize açık hepiniz sigarasınız bana. Üzerime düşen ne olursa bir
garip Aysununuzda var burada. Ankarada bir yüreginiz var.
Son sözüm:
Önce güzel uyumayı yatagımızı sevelim, iyi bir yastığınız olsun mesela...
Kalkınca içeri göğü siğdıracagınız bir pencereniz.
Gunaydin diyebilecehiniz en az uc kisi olmali..
Ciceklerimiz şart.
Cayı demlige dokerkenki haz..
Operek utandiracaginiz yavrulariniz olsun bu hayatta.. uyandiracaginiz..
Muziginiz olmali...her dilden, anlamamizin sart olmadigi..
Disarida bir iki kedi köpek sevebilmelisiniz. Otobüs söförune günaydın
diyerek binmelisiniz..
Her satıcıya onların sahibi gibi değil emeklerine saygi duyduğumuzu
belirten göz temasınız olmalı...
Dostlarınızı hiç ihmal etmemelisiniz.
Bir kaç bebek olmalı etrafınızda sevebileceginiz, masumiyeti hatırlatan.
Herkes çok değerli. Neden mi? Kendimizden biliyoruz.
Sevgi ve saygılarımla. Burada olmaktan ötürü cok mutluyum.
Aysun Yeşilırmak
Muziginiz olmali...her dilden, anlamamizin sart olmadigi.. ne sicak bir ifade
YanıtlaSiltesekkur ederim..
Sil