Bir Kanser Hastasına SöyleMEmek Gereken 10 Şey

Öncelikle bu konuya aklımıza sokan süper kadın Özlem’e (Özlem Savoglu) teşekkürler. Sanırım herkes kendinden birşeyler bulacak bu yazıda. Okuyun ve okutun, zaten bloğun bir amacı iki dünya arasında köprü kurmak birbirimizi daha iyi anlamaya ve destek olmaya teşvik etmek için. Kanserle dans eden ve bu dans hakkında bilgisi olmayan arasında. Suleika 23 yaşında ve farklı bir kültürde yaşıyor ama pek çok deneyimi ortak bir dil. Sizde kendi listelerinizi yazın, paylaşın, farkındalık ve anlayış yaratmak için devam edelim. Ben kendi adıma yanlışlar yaptım ama öğrendim de. Artık ne diyeceğimi bilemediğim durumlarda kaçmıyorum, bir kelime bile olsa birşeyler söylemeye çalışıyorum.  
Gelelim New York Times yazarı ve lösemi tedavisi gören Suleika Jaouad’ın yazısına. Daha önce blogda paylaştığımız çevirilerle onu biraz tanıyorsunuz artık…

*********************
Geçen Mayıs’ta lösemi teşhisim konulduğunda önümdeki günlerde beni neyin beklediğini bilmiyordum.  Son 8 ay 8 sene gibi geçti. Kan testleri, kemik iliği biyopsisi, ateş, enfeksiyon, araları bulanık.  Hangi kanser hastasına sorarsanız teşhisin kendisini ister istemez bir tıp öğrencisine çevirdiğini söyleyecektir size.  Kanserle yaşamanın sosyal dinamiklerini keşfederken – ailem ve arkadaşlarımla teşhisim, korkularım ve umutlarım hakkında konuşmak- beklemediğim bir  zorluk olarak çıktı karşıma.
Onkoloji dünyasına bu konuda bir sosyal etiket kılavuzu çoktan lazım. Bloğumda bir yorumcunun söylediği gibi ‘50/50 fimindeki Seth Rogen değilseniz’ hayati bir hastalık karşısında  ne söylenilir senaryosu yok.  Ama paylaşacağım 10 şeyi söylememek iyi bir başlangıç olabilir:
1.Eğer samimi değilseniz yapmaya niyetiniz yoksa ‘yapabileceğim bir şey var mı’ diye sormayın.
Soruyorsanız da yapın. Hastayken yardım istemek çok yorucu – kendinizi suçlu ve zavallı hissettirebiliyor.
2. Kanserli birini ne diyeceğinizi bilmediğiniz için ihmal etmeyin.
Kalpten gelen samimi bir şey söyleyin listedeki herhangi bir şeyi değil. Erken ve sık sık.
3. Ölümle ilgili sorulardan kaçının
"Şansın nedir? ve "Ne kadar zamanın kaldı" sorularına kesinlikle hayır.
4. Aynı kanserden ölen arkadaşınız/kuzeniniz/amcanız/yakınınızdan bahsetmeyin.
5. Hastalığa ait lakaplar kullanmayın.
Çoğunlukla rencide edici oluyorlar şaka bile olsa. Bana söylenen bir kaç lakap: keltos, Suleikemia (gerçekten mi?!).
6. Saçsız kalmış birine, "…. gibisin demeyin. [noktaların yerine: uzaylı, avatar]."
7. Hastaya doktor veya tedavisini değiştirmesi için gereksiz baskı yapmayın.
Niyetiniz iyi olabilir (ve belki haklısınız da) ama nasıl yorum ve öneride bulunduğunuz en az ne önerdiğiniz kadar önemli.  Sizin için işe yarayan bir başkasında aynı sonucu vermeyebilir.
8. Eğer hasta çok korkmuş ve üzgünse tekrar tekrar ‘herşey iyi olacak’ demek yerine iyi bir dinleyici olmaya çalışın.
9. Hastalığını duyduğunuz birine ‘vah vah çok kötü bir durum’ demeyin.
Bilinen gerçeği hatırlatmaya gerek yok.
10. Eğer kaba, gereksiz, beceriksiz birşey söylerseniz de hiç birşey olmamış gibi davranmayın.
Özür dileyin, telafi edin! Hata yapmak normaldir. Zaten kanser hastaları bu şekilde dil sürçmelerine alışık. Sizi anlayacaktır. Kafanızı kuma gömme oyunu oynamanıza gerek yok.
Eğer bu hatalardan birini yaptıysanız aramıza hoş geldiniz. Ben kendi deneyimimden yola çıkarak bir liste yaptım, başkalarını etkilemek  ve suçluluk hissettirmek için değil.  Amacım herkesin kanserden konuşurken önce başarısız olup, bir sonrakinde daha iyi yapacağında anlaşmak.
Kaynak:

Hiç yorum yok: