Radyasyonla Düşük Doz Ve Doz Hızlarında Nasıl Etkileniriz? --Dr. Deniz Öner

Radyasyonla yüksek doz ışınlanmaların sağlık üzerine etkileri oldukça iyi bilinmektedir. 
Buna karşılık doğal radyasyonlar ve meslekleri gereği çok düşük dozlarda ışınlanmaların insan sağlığı üzerinde etkilerini belirleyebilmek çok zordur.

Kişinin maruz kaldığı radyasyon dozu arttıkça etkilerin de artması beklenmektedir.

Bu kabule göre halkın ve radyasyonla çalışan kişilerin radyasyondan korunması için sınırlamalar getirilmektedir.

Düşük dozlarda ışınlanmaların uzun zaman sonra ortaya çıkması beklenen etkilerinden başlıca ve en önemlisi  kanseri tetiklemesidir.

 
RADYASYON- KANSER İLİŞKİSİ NASILDIR?


Kişinin maruz kaldığı dozun büyüklüğüne bağlı olmayan en önemli radyasyon etkisi kanserdir.
 
Radyasyon normal dokuların DNA sında belirli mutasyonları başlatarak anormal çoğalma ve kanser gelişimini tetiklemektedir.

İyonlaştırıcı radyasyon doğal olarak kanser oluşabilen herhangi bir organda kanser oluşumunu tetikleyebilir.

Radyasyonun doğal olarak var olan radyasyon riskini arttırdığı varsayılır.

Kişinin ışınlanma yaşı, cinsiyet, kişisel duyarlılık farkları, kendiliğinden oluşan kanser gelişimini etkileyen faktörler gözününe alınarak çok büyük gruplardan elde edilen verilerle istatistiksel belirsizleri en aza indirmek hedeflenmektedir.

Bazı kanser türleri için ışınlanma üzerinden 15-20 yıl geçmesi gerekmektedir.

Bazı kanser türlerinin radyasyonla ilişkisi ortaya konamamıştır. Prostat, serviks, uterus karsinomaları lenfomalar, kronik lenfositik lösemi gibi..

 
RADYASYON -KANSER İLİŞKİSİ HANGİ GRUPLARDA ARAŞTIRILMIŞTIR?

Radyasyonun uzun süre sonra ortaya çıkabilecek sağlık etkileri özellikle Japonya'da atom bombasından sonra yaşayanlar, Çernobil kazası sonrası yaşayanlar, tıbbi nedenlerle, mesleki  olarak radyasyona maruz kalanlarda araştırılmaktadır.

Atom bombasından sonra yaşayanlar 47 sene izlenmiş ve gözlenen %20 kanser sıklığına %1,1 kadarının radyasyonun katkısı olduğu kabul edilmektedir.

Çernobil nedenli ışınlanmalarda genel halk için lösemi artışına rastlanmamıştır.

Tiroit kanserleri hariç diğer katı tip kanserlerde artış saptanmamıştır.


DÜŞÜK DOZLARIN KANSERE NEDEN OLDUĞUNU SAPTAMAK NEDEN ZORDUR?


Kaçınılmaz olarak herkesin maruz kaldığı doğal radyasyon seviyeleri, yapay kaynaklı radyasyondan daha yüksektir.

Toplumun yüksek ve değişken kanser sıklıkları arasında, radyasyonun nedenli olanı ayırt etmek mümkün değildir.

 
Düşük dozda ışınlanmaların etkilerinin araştırılması için;

Yaşam tarzları, sosyo-ekonomik şartlar, meslek, yerleşim, geçmişte yaşadıkları bölgeler, alkol, sigara gibi bir çok faktör de  gözönüne alınarak  yıllarca binlerce kişinin izlenmesi gerekmektedir.

 

RADYASYONUN FAYDASI DA OLABİLİR Mİ? RADYASYONA KARŞI BİYOLOJİK SAVUNMA MEKANİZMASI VAR MIDIR?


Düşük dozda radyasyona maruz kalan çok sayıda kişide yapılan gerçek kanser görülme sıklığı, hayvan deneylerinden ve yüksek dozlarda elde edilen sonuçlardan yola çıkarak yapılan hesaplamalardan farklıdır. Bu çalışmalarda radyasyonun kanseri ancak yüksek dozlarda teşvik ettiği sonucu çıkmaktadır.
 
İnsan vücudu bir çok hasarın kansere dönüşmesini önleyen bir tamir mekanizmasına sahiptir. DNA tamir enzimleri, hücre bölünmesinin engellenmesi gibi

Çin, Brezilya, Hindistan'ın bazı bölgeleri gibi yüksek doğal radyasyon seviyesi olan bölgelerde yapılan araştırmalarda, buna paralel bir kanser artışına saptanmamıştır.

Tersine  doğal radyasyon seviyesinin yüksek olduğu bölgelerde daha düşük kanser görülme sıklığı olduğunu iddia eden çalışmalar bulunmaktadır.

Radon seviyesinin artması ile akciğer kanserinin azaldığına dair (sigara düzeltmesi yapıldıktan sonra) rastlanmıştır.

Bugünkü bilgilerimiz ışığında;

-Yüksek seviyede ve kısa sürede maruz kalınan radyasyonun sağlık üzerine erken veya geç ortaya çıkan etkilerinin iyi bilindiğini söyleyebiliriz.

-Düşük seviyedeki radyasyonların riskini ölçmek ise hala çok zordur.

Bu nedenle kaçınılmaz olarak maruz kaldığımız doğal radyasyondan korunma şansımız olmasa da;

Net fayda sağlamayan yapay radyasyonla ışınlanmalardan korunmak için gerekli önlemlerin alınması gerekmektedir.


Dr. Deniz ÖNER
 
Dr. Öner, İ.Ü. Radyobiyoloji ve Sağlık Fiziği Araştırma ve Uygulama Merkezinde; deneysel Onkoloji, Tümör Biyololojisi, Radyoloji ve Radyoterapi konularında Yüksek Lisansını tamamlamıştır.
Genel Biyoloji Araştırma Görevlisi olarak İstanbul Üniversitesinde görev yapmıştır. (1984-1987)
1988-2011 yılları arasında TAEK, Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi'nde araştırmacı ve Müdür Yardımcısı olarak idari görevlerde bulunmuştur. Bu süre boyunca; Biyolojik doz ölçümü konusunda doktora tezi ve Türkiye'nin ilk laboratuarının kurulmasında görev aldı.
Radyobiyolog Doktor olarak; radyasyonun sağlık üzerine etkileri konularında yurt içi ve yurt dışında çok sayıda kurs, seminer, konferansa katıldı. Karadeniz Bölgesinde Çernobil'in Etkileri konusunda Sağlık Bakanlığı, Kanserle Savaş Daire Başkanlığı ile proje yürüttü. Radyasyon kazalarının tanı ve tedavisi konusunda, doktorlara yönelik bir de çeviri kitabı bulunmaktadır.

 

Hiç yorum yok: