Kansere Karşı Pozitif Olmak



Suleika Jaouad'dan bir başka yazı, umarım sizde beğenirsiniz.

Bir kanser hastası olarak çokça bu hastalık hakkında, ya da hastalığın etrafında, nasıl konuştuğumuzu düşünüyorum.

Kanser kelimesi bile korkutucu ve sıkıntı verici, daha konuşma başlamadan önünü kesebiliyor. Çoğu zaman gerekmedikçe konuyu açmıyorum bile - üstelik hasta olan da benim!

Eğer konu hayatı tehdit eden bir hastalık ise, hem hasta hem karşısındaki için içgüdüsel olarak ilk tepki donup kalmak, sonra da pozitif bir mesaj vermeye çalışmak oluyor.

Bir arkadaşıma baş etmeye çalıştığım etkileri listelerken "pozitif düşünmeye çalışıyorum" diyorum.

"Güçlüyüm" yazıyorum başka bir sms mesajında.

"Zor ama ben bunun üstesinden gelirim" diyorum zorlayıcı bir gün geçirdiğimde. Bu cümleleri kimse bana öğretmedi. Öyleyse, kemoterapinin tam ortasında kendimi en kötü hissettiğim anda neden konuşurken pozitiflik tohumları saçmak zorunda hissettim kendimi? 

Bizim kültürümüz pozitif düşünme üzerine endeksli — kişisel gelişim kitaplarından üniversitelerde verilen pozitif psikoloji derslerine kadar. Mesela Facebook'da beğenmiyorum düğmesi yok. Kimse moral bozucu olmak istemiyor.

Ama bence bu kültürel bir olgu değil. Hastalık mevzu bahis olduğunda “pozitif yaklaşım” doğal bir fenomen. Öncelikle sevdiklerimizi korumaya çalışıyoruz. Kanser insanlara ölümü düşündürüyor çünkü. Ailenizi ve arkadaşlarınızı korkutuyor. Pek çok kanser hastası, bilerek ya da değil, kötü haberlere bu şekilde tampon yaratmaya çalışıyor. Herşeyin nasıl gittiğine dair pozitif bir ton umut vermenin bir yolu. Sevdiklerimiz için güçlü olmak cesur gözükmek istiyoruz. Pozitif düşünmek, kimse ne olacağını bilemese de, herşeyin yoluna gireceğine dair etrafımıza bir sinyal.

İkinci nedeni, farkına vardım ki, kendimizi korumak amaçlı. Kanserin kasvetli bir konu olduğu şüphe götürmez. Kendi kendimize pozitif mesajlari tekrar ediyoruz. Tek başına pozitif düşünce kanseri tedavi etmiyor ama bakış açınız hem gelişim ve baş edebilmeniz için onemli. Bilinmeyenin karşısında pozitiflik bir güç göstergesi,  ‘ben bunu yeneceğim'in hatırlatması.
Teşhisten sonra çok şey öğrenmeme ve ilerisi için umutlu olmama rağmen kanserle yaşamak gerçekten çok çok zor. Bu zor anlardan çok fazla bahsetmiyoruz. Bu yolculuğun pek çok bölümünü sansürlüyoruz. Konuşurken negatif düşünceleri pozitif bir şekilde çerçevelemeye çalışırken buluyoruz kendimizi...

Hangi noktada pozitiflik bir inkar şekli peki? Pozitif olmanın bir bedeli var mı? Negatif bir insan değilim ve bu yönde bir akım oluşturmaya çalışmıyorum ama bugün kendime pozitiflik döngüsünden çıkma izni veriyorum...

4 ay önce çok başarılı bir kemik iliği nakli geçirdim ve 25 yaşıma kadar sürecek yeni bir kemoterapiye başladım. İyi haber, biyopsi sonrası temiz kemik iliği raporu, kötü haber, nüks ihtimaline karşı daha fazla kemoterapiye gereksinim duymam.

Bazı anlar inanılmaz aydınlık ve minnet doluyum. Sayamayacağım kadar çok şey için, örneğin riskli bir prosedür olan ilik naklini atlatmam, kardeşimin donör olarak mükemmel 10 da 10 uyumu. Ya da arkadaşım Sarah gibi dostlar --bana havadis dolu düşünceli bir mesaj attı bir yıl boyunca her gün. Ya da hafta sonu kendimi New york’a gidecek kadar iyi hissetmem.

Ama haftalık hastane ziyaretleri ve yakın ufukta bir sonraki biyopsi gerçeği de var. Bu gerçek ne pozitif ne de negatif. Sadece kanser yolculuğumda bir başka gün.

Kaynak:

Hiç yorum yok: