Önüne Baraj Çekilen Su -Bir Rachel Remen hikayesi

Kron hastalığı nedeniyle 15 yaşından beri kolostomi de dahil sayısız ameliyat geçirmiş Dr. Rachel Remen. Hastalığı ile ilk nasil yüzleştiğini ve başlarda duyduğu öfkenin yerini zamanla nasıl yumuşamaya bıraktığını, sonrasında bir doktor olarak yaşadıkları nedeniyle hastalarıyla nasıl daha kolay empati kurabildiğini anlatıyor bize…

Kendisiyle ve hastalıklarıyla barışık yaşamayı kabullenen pek çok kişi bu duruma zaman içerisinde ulaştığını söylüyor. Bu yazıyı, belki etrafınızda bu süreçten geçen birine biraz olsun kabulleniş ve destek sağlar umuduyla paylaşıyorum.    

Sağlıkla kalın,
ET

En başlarda acıya ve hayatımdaki kısıtlamalara isyan ettim. 15 yasındaydım hastalandığımda. En basit şeylerde bile hastalığıma danışmam gerekir hale gelmiştim.

Bir parça peynir yiyebilmeme müsade edecek miydi hastalığım? Merdivenleri çıkacak gücüm var mıydı? Sinemada işkence gibi mide ağrıları cekmeden oturabilecek miydim filmin sonuna kadar?

Bu hastalık hala da hayatımı şekillendiriyor ama artık üzerimdeki etkisi çok zayıf.

Belki de o zaman hissettiğim öfkeyi sadece bir ergen hissedebilirdi. Sağlıklı insanlardan, bana bu genleri veren aile tarafından, vücudumdan nefret ettim. Neredeyse 10 yıla yakın bir zamanı öfke içinde geçirdim.

Tıp eğitimimin son yılında durum değisti. Iyi bir egitim hastanesinde uzman pratisyen teklifi almıştım. Ama elimdeki işi bile zor yapabiliyordum.

Bir gün hastanenin ögretim üyeleri ve personelinin kullanıma açık olan eski sahil evine gittim. O hengamede, endişeli bir şekilde deniz kıyısında yürürken kendimi yaşıtlarımla karşılastırdım, sınırsız enerjiye sahip insanlarla. Onlar gibi olmak istedim. Bu hastalık benden gencligimi çalmıştı. Ama bana karsılığında ne verdigini henüz bilmiyordum.

Bu acı düşünceleri içimden gecirirken, bir kez daha öfke hissettim. Ama bu sefer o öfkenin içinde boğulmadım. Aksine öfkenin geçip gittiğini fark ettim ve icimden bir ses ‘yaşam gücü iste yaşam gücün’ diyordu.

Şok icinde, öfkem ve yaşama istegim arasındaki baglantıyı fark ettim. Öfke yasama isteğimin ters yüz olmuş haliydi. Yaşam gücüm aslında öfkem kadar güçlü ve şiddetliydi. O an kendim hakkında ki cok temel bir gerçegi fark ettim, özünde yaşama olan sevgimi, hayata tümüyle katılma isteğimi ve başkalarına da bunu yapma konusunda yardım edebileceğimi.

Bir şekilde içimde beni engelledigini sandığım sınırlamalar sayesinde büyümüştu bu duygu. Önüne baraj çekilen suyun gücü gibi.

Öfke ilk başlarda hayatta kalmama yardımcı olmuş hastalığa direnmeme, mücadele etmeme yardım etmişti. Ama artık gücümü kısıtlıyordu. O an anladim ki ağrılarım kimsenin suçu değildi, suçlayacak kimse de yoktu. Özgürleştiğimi hissettim.
Kaynak:
Kıtchen Table Wisdom, Dr. Rachel Remen

Hiç yorum yok: