ZAMBAK : Sevgili Hakan REİSOĞLU bize
kendinizi tanıtırmısınız ? Sizi tanıyan tanıyor ama tanımayanlara sizin gibi
SURVIVOR'u tanıtmamız gerekli...(Sizi çok yeni tanımama rağmen yıllardır
tanıyormuşum gibi içimde bir his var).
HAKAN
: Esasında kendimle ilgili çok anlatacak bir şey yok. Yirmi küsür sene
Beyoğlu'nda meyhanecilik yapmış 42 yaşında çok özelliği olmayan hayatı
tecrübelerini yaşayarak öğrenmiş biriyim.
ZAMBAK : Sizin hikayenizi öğrenebilirmiyiz
?
HAKAN
: 2009 senesinin nisan ayıydı. Uzun zamandır çektiğim ağrıların artık
dayanılmaz olduğu bir gecede gittiğim hastahanenin acil servisinde başladı.
Tanışma öykümüz sevgili kanserimle sonrasında da bir çoğumuzun bildiği şekilde
samimi olduk.
Patoloji
sonuçlarını alıpta, o raporda KANSER yazmadığını gördüğümde nasıl bir rahatlama
yaşadığımı sanırım tahmin edersiniz. Raporun tanı kısmında ADENOKARSİNOM diye
bir şey yazıyordu. Daha sonra bunun salgıbezi özelliği olan kötü huylu bir
tümör olduğunu öğrendim.
ZAMBAK: Size Survıvor diyorum. Ama siz o
kelimenin ve hareketin inanın çok üstündesiniz...Tedavi sürecinizi bize
aktarabilirmisiniz ?
HAKAN
: 36 kür her gün kemoterapi aldım. Sabah kemoterapi alıp, sonrasında da
radyoterapiye gidiyordum. Ve ayrıca infüzyon denilen bir tüple 7/24 kemo
ilaçları alıyordum. Sonrasındaysa; cerrahi kısım başladı 12 ay 11 ameliyat salı
günü ameliyattan çıkıp, perşembe günü tekrar ameliyata girdiğim zamanlar oldu.
ZAMBAK: Ben size boşuna
Üstinsan tanımını yapmamışşım. Hakikaten yazdıklarınızı okuyunca, ben kendimin
Survıvor olduğunu düşünürdüm. Şimdi siz bu kelimeyi 0'a indirgediniz. Burada ne
yazacağımı inanın şaşırdım. Kesinlikle siz bu dönemi yazmış olmalısınız.
HAKAN
: Evet yazdım. Zamanı gelince bu kitabım, aynı hastalığı ve benzerlerini
yaşayan tüm KANSERLE DANS edenlere örnek teşkil edecektir. Ve aydınlanırken,
gerçeği kabul edeceklerdir.
ZAMBAK : Tedavi sürecinizde yaşadığınız
duygusal, fiziksel ve maddi sıkıntıları bizimle paylaşırmısınız ?
HAKAN
: Bende bir çoğumuz gibi yaşam ve gelecek kaygısı organ kaybından ötürü ruhsal
sorunlar yaşadım. Ve halende bazı zamanlarda yaşıyorum. Maddi sıkıntıları ise
hiç anlatmak dahi istemiyorum...
ZAMBAK : Hayatın kaçınılmaz gerçeklerini yaşamaya başladığımızda hep deriz
ya...KEŞKE şunu da şöyle yapsaydım ya da yapardım... Sizin KEŞKELERİNİZ var mı
?
HAKAN
: Şimdi düşünüyorumda hayatımda bir tek keşke var. Keşke zamanında KOLONOSKOPİ
yaptırsaydım. İnanın benim için her şey çok başka olabilirdi. 10 sene evvel o
genç doktoru dinleyip o kolonoskopiyi yaptırsaydım...
ZAMBAK : Bu keşkeniz sizi
fazlası ile etkilemiş. Benim tedavi sürecinde okuduğum bir kitap vardı. Şöyle
yazıyordu. "YAPMAN GEREKEN YERDE YAPILMASI GEREKENİ YAPMAZSAN, SONUNDA
DUDAKLARINDAN DÖKÜLECEK KELİMELER, ÖNCE DERİN BİR "AHH..." ARDINDAN
DA BEŞ HARFLİK "KEŞKE" OLACAKTIR. Sizin bu keşkeniz kişilere erken
tanının ne kadar önemli olduğunu anlatacaktır.
HAKAN
: Anlatılmayacak kadar çok ve halen zaman zaman bu umutsuzluk ve karamsarlıktan
dolayı kendimce çok büyük psikolojik çöküntüler yaşamaktayım. Bu çöküntüleri
bazen profesyonel yardım alarak, bazen dostlarımdan sevdiklerimden güç alarak,
ama çoğunlukla içimdeki çocuğun yardımıyla atlatıyorum...
--
Yaşadıklarınız hiç kolay değil. Sizin direncinize hayran kaldım. İnanın okuyucularda
hayran kalacaklardır. Sizden güç alacaklardır. Azminizden ve cesur
yürekliliğinizden dolayı sizi kutluyorum. Bu inanç ve azimle sizin önünüzde
koca dağlar duramaz...
ZAMBAK : Tamamlayıcı tedaviler
uyguluyormusunuz ?
HAKAN
: Ben su an için tamamen doğal şeylerle vücuduma sağlığıma takviye yapmaya
çalışıyorum ve sanırım az da olsa faydasını görüyorum.
Kısa ve net bir cevap yine. Elbette doğal
beslenme en doğru seçim.
ZAMBAK : işte şimdi ben yanımda olanı da olmayanı da gördüm dediniz mi ?
HAKAN
:Çok acıklı hastalığım süresince; canım dediğim kardeşlerim, arkadaşlarım ve de
sevgilim beni terk etti. Yanımda olan hayatımın kadını dediğim canımdan çok
sevdiğim ablam Figen Kaya ve bir kaç dost vardı. Taki hepimizin melek dediği
benim için ayrı anlamları ve değerleri olan Esra ve Ebru ile tanışana kadar.
Şimdi biliyorum ki; yanımda kocaman bir aile var KANSERLE DANS ailesi...
--Hakan
diye hitap edeceğim. Çünkü; uzun yıllardır tanıdığım ama görmediğim biri
gibisin. Bu dönemde KANSERLE DANS edenlerin yanında muhakkak ona destek olacak
kişiler gerekiyor. Ben seni çok iyi anlıyorum. Çünkü benim dansımda ben de
yalnızdım. Evet bir korumam vardı. Sözü bende uzatmayacağım. Bu dönem çok
önemli kişilerin yanında muhakkak ona manevi güç olacak birileri olmalı...Mutlu
anımızda sokakdan da birileri ile eğlenebiliriz. Bu kulağa küpe olması gerekli.
Lütfen hastalığın adı çok önemli değil ama o dönemde yakınları yanında
olsunlar.
ZAMBAK : önceki hayat felsefeniz ile
şimdiki arasında farklar var mı ?
HAKAN
: Olmaz olurmu ? ! Çok büyük fark var.
*Hayatımdaki
öncelikler değişti. *Bir kere artık ilk sırada para kazanma ve rahat bir yaşam
yok. *Onun yerine daha sağlıklı ve kaliteli yaşam var duygularımı daha dolu
yaşamaya başladım. *Doyasıyla gülmenin, hıçkıra hıçkıra ağlamanın ayıp
olmadığını, birilerine el uzatmak kadar uzatılan eli tutmanın da güzel olduğunu
öğrendim. *Ve bence en önemlisi kabullenmenin verdiği huzuru buldum...
--
Hayatıma yeni bir sayfa açtım diyorsun. Doğru olan da bu değil mi zaten ?
kendimizi ne kadar kısıtlayabiliriz ki; olan olmuş, geriye bir daha dönmenin
bir anlamı da yok zaten. Evet gülmek kadar ağlamak da çok doğal. Tıbben
ağlamanın kanıtlanmış vücuden ve ruhen faydaları var.
ZAMBAK : halen dansa devam eden
arkadaşlara neler söylemek istersiniz ? Önerileriniz ve ve tavsiyeleriniz ?
HAKAN
: Ben yaklaşık 1.5 sene evvel tedavimi daha doğrusu tıbbi tedavimi bıraktım.
Kendimce alternatif takviyeler yapıyorum. Dansa devam eden dostlar için
söyleyeceğim tek şey her fırtınadan sonra muhakkak güneş çıkıyor. Kabullenme,
umut ve sevgi o güneşin doğmasını daha çabuk hale getirebilir...
ZAMBAK :KANSERLE DANS Bloğu'nda
yayınlanacak olan röportajınızı okuyacak dansçıların yakınlarına (farkındalık
ve erken tanı ile ilgili) tavsiye ve önerileriniz nelerdir ?
HAKAN
: Tıpta utanmanın ve cinselliğin yeri olmadığını akıllarından çıkarmasınlar.
Tanı için gereken her şeyi yaptırsınlar. Birde unutmamaları gereken şey, her
ağrının bir sebebi olduğu ve muhakkak araştırılması gerektiğidir.
-- Bu
konuda sana katılıyorum. Tıpda kadın-erkek ayrımı asla olmaz. Benim ders
verdiğim okuldaki hanımların % 85'i bu konuyu gündeme getirmişti. Dedikleri
"doktor oramı görür, bura mı görür". Onlar göre göre bıkmışlar zaten.
Görse ne olur...Anlaşılması gereken şu : Hayat devam ederken; hastalığınızın
farkına erken varabilmek, yaşamdan alacağınız hazın ve güzelliklerin daha fazla
olmasını sağlayacaktır. Kısaca ERKEN TANI VE TEŞHİS HAYAT KURTARIYOR...
ZAMBAK
: Son olarak; eklemek istedikleriniz var mı?
HAKAN
: Sevgili ailem biliyorum ki; çok zor zamanlar ama inanın sevgi umut ve
kabullenme bu süreci daha da kısaltabilir, daha da çekilir hale getirebilir.
YAŞAM GÜCÜNÜZ HİÇ EKSİLMESİN...Sevgiyle kucaklıyorum sizleri.
--Bana
ayırdığın bu güzel röportaj için teşekkürlerimi sunarken ; sağlık ve mutluluk
dolu sevdiklerin ve sevenlerinle uzun bir ömür diliyorum. Hayat enerjin
eksilmesin artsın herkese örnek olsun...
Sevgiler,
Zambak
KAN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder