Kanserle Dans Ailesi olarak artık www.kanserledans.org adresindeyiz. Yazılarımızı yeni sitemizden takip edebilirsiniz...
Kemoterapiye Bagli Bulanti ve Kusma Yasiyorsaniz ---Uzm. Diyetisyen Dilsat BAS
Tedavinizin neden olduğu bulantı ve kusma şikayetlerini
azaltmak veya ortadan kaldırmak için günlük beslenmenizde aşağıda sıralanan önerilere
uymanız şikayetlerinizin azalmasına ve yeterli beslenmenizi sağlamanıza yardımcı
olacaktır.
Sabah kalktığınızda yataktan kalkmadan bir iki yudum kızarmış ekmek veya
etimek veya yağsız galeta yiyiniz sonrasında 5-10 dakika daha yatakta yatmaya
devam ediniz.
Azar azar sık sık besleniniz, günlük öğün sayısını 6-8 öğün şeklinde düzenleyiniz.
Sıvıları daha çok öğün
aralarında tüketiniz, çünkü öğün ile alınan sıvılar bulantınızın artmasına
neden olacaktır. Aç karnına sıvı tüketiminden kaçınınız.
Buz parçaları çiğneyerek ağzınızdaki kötü tadın azalmasını sağlayabilirsiniz,böylece
bulantı hissiniz azalacaktır.
Oda sıcaklığında veya soğuk
yiyecek ve içecekleri tercih ediniz(soğuk çorbalar,sandviç,ayran,süt gibi)
Yağsız ,kuru,nişastalı ve tuzlu yiyecekleri tercih ediniz.(simit,yağsız
peynirli erişte veya makarna,haşlanmış patates,leblebi,etimek gibi)
Şekerlenmiş kuru zencefil(günde 1-2 küçük parça) veya
taze ananas tüketmeniz bulantınızı azaltacaktır.
Nane şekeri veya limonlu şeker çiğneyebilirsiniz.
Temiz havada doktorunuzun müsaade ettiği ölçüde hafif egzersiz yapabilirsiniz
Aşırı tatlı, yağlı ve baharatlı yiyecekleri tüketmeyiniz(şerbetli tatlılar,yağda
kızartma ve kavurma şeklinde pişirilen yiyecekler,acılı baharat ilave edilmiş
yiyecekler).
Yoğun kokulardan uzak durunuz, mümkünse yemek yapılan ortamda bulunmayınız.
Yemek pişirirken grill veya pişirme torbası kullanımı kokuların azalmasını sağlayacaktır.
Yemek yapımı için aileniz veya arkadaşlarınızdan yardım isteyiniz. Yemek
pişerken oluşan kokuları duymadığınızda tüketiminiz daha kolay olacaktır.
Yoğun bulantınız olduğunda çok sevdiğiniz yiyecekleri tüketmekten kaçınınız.
Yaşayacağınız olumsuz bir deneyim sevdiğiniz yiyeceği daha sonra tüketmenizi
zorlaştırabilir.
Yemek yedikten sonra yaklaşık bir saat çift yastıkta yatar pozisyonda
dinleniniz.
Kusma
sonrası sıvı kaybınızı önlemek için öğün aralarında sıvı alınız.
Aşırı
kusma var ise kafein içeren içecekleri(kahve ve kolalı içecekler) sınırlandırınız.
Doktorunuzun
ve hemşirenizin önerdiği şekilde gargara yapınız.
Doktorunuzun
önerdiği bulantı giderici tedaviyi mutlaka uygulayınız.
3
günden uzun süren bulantı ve devamında oluşan kusma şikayetiniz var ise mutlaka doktorunuz ile
görüşünüz.
Uzm.Dyt.Dilşat
Baş
İçimizden Biri Hakan Reisoğlu --Röportaj: Zamabak Kan
ZAMBAK : Sevgili Hakan REİSOĞLU bize
kendinizi tanıtırmısınız ? Sizi tanıyan tanıyor ama tanımayanlara sizin gibi
SURVIVOR'u tanıtmamız gerekli...(Sizi çok yeni tanımama rağmen yıllardır
tanıyormuşum gibi içimde bir his var).
HAKAN
: Esasında kendimle ilgili çok anlatacak bir şey yok. Yirmi küsür sene
Beyoğlu'nda meyhanecilik yapmış 42 yaşında çok özelliği olmayan hayatı
tecrübelerini yaşayarak öğrenmiş biriyim.
ZAMBAK : Sizin hikayenizi öğrenebilirmiyiz
?
HAKAN
: 2009 senesinin nisan ayıydı. Uzun zamandır çektiğim ağrıların artık
dayanılmaz olduğu bir gecede gittiğim hastahanenin acil servisinde başladı.
Tanışma öykümüz sevgili kanserimle sonrasında da bir çoğumuzun bildiği şekilde
samimi olduk.
Patoloji
sonuçlarını alıpta, o raporda KANSER yazmadığını gördüğümde nasıl bir rahatlama
yaşadığımı sanırım tahmin edersiniz. Raporun tanı kısmında ADENOKARSİNOM diye
bir şey yazıyordu. Daha sonra bunun salgıbezi özelliği olan kötü huylu bir
tümör olduğunu öğrendim.
ZAMBAK: Size Survıvor diyorum. Ama siz o
kelimenin ve hareketin inanın çok üstündesiniz...Tedavi sürecinizi bize
aktarabilirmisiniz ?
HAKAN
: 36 kür her gün kemoterapi aldım. Sabah kemoterapi alıp, sonrasında da
radyoterapiye gidiyordum. Ve ayrıca infüzyon denilen bir tüple 7/24 kemo
ilaçları alıyordum. Sonrasındaysa; cerrahi kısım başladı 12 ay 11 ameliyat salı
günü ameliyattan çıkıp, perşembe günü tekrar ameliyata girdiğim zamanlar oldu.
ZAMBAK: Ben size boşuna
Üstinsan tanımını yapmamışşım. Hakikaten yazdıklarınızı okuyunca, ben kendimin
Survıvor olduğunu düşünürdüm. Şimdi siz bu kelimeyi 0'a indirgediniz. Burada ne
yazacağımı inanın şaşırdım. Kesinlikle siz bu dönemi yazmış olmalısınız.
HAKAN
: Evet yazdım. Zamanı gelince bu kitabım, aynı hastalığı ve benzerlerini
yaşayan tüm KANSERLE DANS edenlere örnek teşkil edecektir. Ve aydınlanırken,
gerçeği kabul edeceklerdir.
ZAMBAK : Tedavi sürecinizde yaşadığınız
duygusal, fiziksel ve maddi sıkıntıları bizimle paylaşırmısınız ?
HAKAN
: Bende bir çoğumuz gibi yaşam ve gelecek kaygısı organ kaybından ötürü ruhsal
sorunlar yaşadım. Ve halende bazı zamanlarda yaşıyorum. Maddi sıkıntıları ise
hiç anlatmak dahi istemiyorum...
ZAMBAK : Hayatın kaçınılmaz gerçeklerini yaşamaya başladığımızda hep deriz
ya...KEŞKE şunu da şöyle yapsaydım ya da yapardım... Sizin KEŞKELERİNİZ var mı
?
HAKAN
: Şimdi düşünüyorumda hayatımda bir tek keşke var. Keşke zamanında KOLONOSKOPİ
yaptırsaydım. İnanın benim için her şey çok başka olabilirdi. 10 sene evvel o
genç doktoru dinleyip o kolonoskopiyi yaptırsaydım...
ZAMBAK : Bu keşkeniz sizi
fazlası ile etkilemiş. Benim tedavi sürecinde okuduğum bir kitap vardı. Şöyle
yazıyordu. "YAPMAN GEREKEN YERDE YAPILMASI GEREKENİ YAPMAZSAN, SONUNDA
DUDAKLARINDAN DÖKÜLECEK KELİMELER, ÖNCE DERİN BİR "AHH..." ARDINDAN
DA BEŞ HARFLİK "KEŞKE" OLACAKTIR. Sizin bu keşkeniz kişilere erken
tanının ne kadar önemli olduğunu anlatacaktır.
HAKAN
: Anlatılmayacak kadar çok ve halen zaman zaman bu umutsuzluk ve karamsarlıktan
dolayı kendimce çok büyük psikolojik çöküntüler yaşamaktayım. Bu çöküntüleri
bazen profesyonel yardım alarak, bazen dostlarımdan sevdiklerimden güç alarak,
ama çoğunlukla içimdeki çocuğun yardımıyla atlatıyorum...
--
Yaşadıklarınız hiç kolay değil. Sizin direncinize hayran kaldım. İnanın okuyucularda
hayran kalacaklardır. Sizden güç alacaklardır. Azminizden ve cesur
yürekliliğinizden dolayı sizi kutluyorum. Bu inanç ve azimle sizin önünüzde
koca dağlar duramaz...
ZAMBAK : Tamamlayıcı tedaviler
uyguluyormusunuz ?
HAKAN
: Ben su an için tamamen doğal şeylerle vücuduma sağlığıma takviye yapmaya
çalışıyorum ve sanırım az da olsa faydasını görüyorum.
Kısa ve net bir cevap yine. Elbette doğal
beslenme en doğru seçim.
ZAMBAK : işte şimdi ben yanımda olanı da olmayanı da gördüm dediniz mi ?
HAKAN
:Çok acıklı hastalığım süresince; canım dediğim kardeşlerim, arkadaşlarım ve de
sevgilim beni terk etti. Yanımda olan hayatımın kadını dediğim canımdan çok
sevdiğim ablam Figen Kaya ve bir kaç dost vardı. Taki hepimizin melek dediği
benim için ayrı anlamları ve değerleri olan Esra ve Ebru ile tanışana kadar.
Şimdi biliyorum ki; yanımda kocaman bir aile var KANSERLE DANS ailesi...
--Hakan
diye hitap edeceğim. Çünkü; uzun yıllardır tanıdığım ama görmediğim biri
gibisin. Bu dönemde KANSERLE DANS edenlerin yanında muhakkak ona destek olacak
kişiler gerekiyor. Ben seni çok iyi anlıyorum. Çünkü benim dansımda ben de
yalnızdım. Evet bir korumam vardı. Sözü bende uzatmayacağım. Bu dönem çok
önemli kişilerin yanında muhakkak ona manevi güç olacak birileri olmalı...Mutlu
anımızda sokakdan da birileri ile eğlenebiliriz. Bu kulağa küpe olması gerekli.
Lütfen hastalığın adı çok önemli değil ama o dönemde yakınları yanında
olsunlar.
ZAMBAK : önceki hayat felsefeniz ile
şimdiki arasında farklar var mı ?
HAKAN
: Olmaz olurmu ? ! Çok büyük fark var.
*Hayatımdaki
öncelikler değişti. *Bir kere artık ilk sırada para kazanma ve rahat bir yaşam
yok. *Onun yerine daha sağlıklı ve kaliteli yaşam var duygularımı daha dolu
yaşamaya başladım. *Doyasıyla gülmenin, hıçkıra hıçkıra ağlamanın ayıp
olmadığını, birilerine el uzatmak kadar uzatılan eli tutmanın da güzel olduğunu
öğrendim. *Ve bence en önemlisi kabullenmenin verdiği huzuru buldum...
--
Hayatıma yeni bir sayfa açtım diyorsun. Doğru olan da bu değil mi zaten ?
kendimizi ne kadar kısıtlayabiliriz ki; olan olmuş, geriye bir daha dönmenin
bir anlamı da yok zaten. Evet gülmek kadar ağlamak da çok doğal. Tıbben
ağlamanın kanıtlanmış vücuden ve ruhen faydaları var.
ZAMBAK : halen dansa devam eden
arkadaşlara neler söylemek istersiniz ? Önerileriniz ve ve tavsiyeleriniz ?
HAKAN
: Ben yaklaşık 1.5 sene evvel tedavimi daha doğrusu tıbbi tedavimi bıraktım.
Kendimce alternatif takviyeler yapıyorum. Dansa devam eden dostlar için
söyleyeceğim tek şey her fırtınadan sonra muhakkak güneş çıkıyor. Kabullenme,
umut ve sevgi o güneşin doğmasını daha çabuk hale getirebilir...
ZAMBAK :KANSERLE DANS Bloğu'nda
yayınlanacak olan röportajınızı okuyacak dansçıların yakınlarına (farkındalık
ve erken tanı ile ilgili) tavsiye ve önerileriniz nelerdir ?
HAKAN
: Tıpta utanmanın ve cinselliğin yeri olmadığını akıllarından çıkarmasınlar.
Tanı için gereken her şeyi yaptırsınlar. Birde unutmamaları gereken şey, her
ağrının bir sebebi olduğu ve muhakkak araştırılması gerektiğidir.
-- Bu
konuda sana katılıyorum. Tıpda kadın-erkek ayrımı asla olmaz. Benim ders
verdiğim okuldaki hanımların % 85'i bu konuyu gündeme getirmişti. Dedikleri
"doktor oramı görür, bura mı görür". Onlar göre göre bıkmışlar zaten.
Görse ne olur...Anlaşılması gereken şu : Hayat devam ederken; hastalığınızın
farkına erken varabilmek, yaşamdan alacağınız hazın ve güzelliklerin daha fazla
olmasını sağlayacaktır. Kısaca ERKEN TANI VE TEŞHİS HAYAT KURTARIYOR...
ZAMBAK
: Son olarak; eklemek istedikleriniz var mı?
HAKAN
: Sevgili ailem biliyorum ki; çok zor zamanlar ama inanın sevgi umut ve
kabullenme bu süreci daha da kısaltabilir, daha da çekilir hale getirebilir.
YAŞAM GÜCÜNÜZ HİÇ EKSİLMESİN...Sevgiyle kucaklıyorum sizleri.
--Bana
ayırdığın bu güzel röportaj için teşekkürlerimi sunarken ; sağlık ve mutluluk
dolu sevdiklerin ve sevenlerinle uzun bir ömür diliyorum. Hayat enerjin
eksilmesin artsın herkese örnek olsun...
Sevgiler,
Zambak
KAN
Kolon Kanseri Hasta Bakımı Yapanlara Öneriler Dr. Dr. Madappa Kundranda --Çeviri: Elif İnci Akçay
Yakın zamanda kolon kanserı teşhisi konulan kişilere vermek istedıgım bazı tavsiyelerım var Kolon kanseri olan hastalar ve hasta yakınlarının çeşitli gereksinimler ve ihtiyaçları vardır. Bu durum çok önemlıdır kanserı teshısı konulan hastanın bakım yuku bakıcısına ve etrafındakı sevdıklerıne gecer.
Burada ben hasta yakınları için 3 ayrı önemli noktaya odaklanmak ve belirtmek istiyorum
Birincisi, fiziksel sağlık.., peki bu neden önemlidir? hasta ya da herhangi bir birey stres altında olduğunda, bağışıklık sisteminde sıkıntıya sebep olabilir fızıksel stres bagısıklık sistemının en onemlı etkenidir o sebeple stresten uzak durulmalıdır. Diğer bir etken olarak enfeksiyon ve diğer benzeri etkenlerden de uzak durmakta fayda var. Ayrıca bağısıklık sıstemını ayakta tutmak ıcın ve hastalıkların onlenmesıne yardımcı olmak ıcın gunde yarım saat egzersız yapmak cok onemlıdır.
Ikı numara ise bunlara ek olarak akıl saglıgını ve moral duzeyını yukarıda tutmak gelır. Bunun önemlı olasının sebebı ne olabılır? Bunun sebebı kanser hastalarının kontrollerı ve tedavı asamalarındakı moral motıvasyon ve ınanclarının yukarıda olması kanser hucrelerının daha kolay sekılde önlenebılıdıgı kanıtlanmıstır. Depresyon stres ve aıle bıreylerının bırbırıne baglılıkları bu surecı etkılemektedır . bu sebeple moral motıvasyon ve dusunce yapısı cok önemlı bır etkendır. Ruh sahlıgını korumada maneviyatla yada yoga, meditasyon gıbı teknıklerle motıvasyonu yuksek tutma yardımcı olabılır.
Üçüncü ve son olarak sosyalleşmek olacaktır. Sosyal saglık nedır? İnsan sosyal bir varlık oldugundan ve bu nedenle hastaya yardım edecek birine ıhtıyacı oldugunda sıkıntı zamanlarında yanında bırılerının olması sevinçleri ve huzunlerını paylasacak kısılerın olması ve bu toplumsal desteğe ihtiyacı olması durumudur . Bu nedenle, bir sosyal destek sistemine sahip, hastaların surec ıcerısında daha etkılı tedavı yollarını gosterdıklerı gorulmustur.
Sonuc olarak hastaların aılelerı arkadasları yakınları tedavı asamasında mutlaka hastanın yanında olmaları ve moral motıvasyon olarak kendısıne yardımcı olmaları hayati önem tasır.
Kaynak:
İlk Teşhis Konulduğunda Multipl Myelom (Kemik İliği Kanseri) --Ayşin Aksu
Nisan sonu Mayıs başları tam hatırlamıyorum. Sol kolumun altında
yalnızca hapşırdığım zaman bir acı duymaya başladım, önemsemedim ben onu. Diğer
kolumda 3-4 yıl öncesi olan kas yırtığı gibi sandım. Kullanmamaya çalıştım
kolumu, arada da ağrı kesiciler kullandım hiçbir sağlık görevlisine danışmadan.
Taa ki 21 Kasım’a kadar. 3-4 gün geceleri sol tarafıma yatamaz olmuştum çünkü.
Her gün erteledim. Bugün son sınıflara dersim var, konuları erken
tamamlamalıyım, çocuklarım geri kalmasınlar, sonra kalan günlerde de bol bol
soru çözerim vb. nedenlerle gitmedim doktora. 21 Kasım da da son saate kadar
dersime girdim. Okuldan çıkarken karar verdim bugün doktora gideyim diye ama o
kadar çok fikir değiştirdim ki. Her trafik ışığında önce hastane tarafına
sinyal veriyor sonra vazgeçiyordum. Veee hastanedeydim.
Mememde bir şey var diye düşündüğüm için genel cerraha gittim. Elle meme muayenesi yaptı doktorum. Ele gelen kitle yoktu. Yaşınız 45 o nedenle ultrason ve memografi öneririm dedi. Önce istemedim sonra kabul ettim. Sonuçlar çıktığında mesai saati çoktan bitmişti. Sol kolumun altında bir şey görülüyordu ama tomografi çekilmesi öneriliyordu. Memede hiçbir şey yoktu. Sonucu gören doktorum hemen acil girişi yaptırarak tomografi çekimi yaptırdı. Sonuçları ertesi gün aldım: Sol 3. Kaburgamda 3.5-5.5 cm. ebatlarında kitle. Önce ameliyat önerdiler bir üniversite hastanesinde. Ancak ameliyat öncesi yapılan tetkiklerde troit değerlerim normal çıkmadı. Endokrin servisi de o gün çalışmıyordu. Pazartesi için gün alındı. Ameliyatımı yapacak olan doktor beklemememizi özel bir hastanede endokrin servisine gitmemizi önerdi. Özel hastanenin hem endokrin hem de göğüs cerrahından randevu aldım. Göğüs cerrahı olan hekim ameliyatın çok kolay olduğunu ama öncesinde bir HEMATOLOJİ uzmanının sonuçlarımı değerlendirmesi gerektiğini söyledi. Hemen kabul ettim.
Hematolog hikâyemi dinledi, sonuçlarımı inceledi. “Sizde kan sonuçlarınıza göre bir hematolojik hastalık var gibi görünüyor ancak kesin teşhisi kemik iliği biyopsisi yaparak konulabilir” dedi. Onun da dediğini kabul ettik ama bu hematolojik hastalık ta nedir, nasıl bir hastalıktır. Demek aklımıza bile gelmedi.
Sonuçlar bir hafta sonra 3 Aralıkta çıktı: Multipl Myelom (Kemik İliği Kanseri) Ben bu isimde bir hastalığı ilk defa duymuştum.
Doktorum birkaç tetkik daha yaptı. PET çekildi. (Başka organlarda da metastaz var mı belirlemek içinmiş sonra öğrendim.) 5 Aralıkta ilk kemoterapimi aldım. Kemoterapi nedir? Neden bu tedavi uygulanıyor? Başka tedavi seçenekleri var mıdır? Bu süreçte nasıl davranmalıyım? Ailem bana nasıl yardım edebilir???????????????????????
Hiç bu soruların yanıtını almadan, hatta aramadan ilk kemoterapimi aldım. Her gün ailem ya da arkadaşlarım arıyordu bulantın var mı, nasılsın diye. Hiç birimiz de bilmiyorduk ki yan etkileri birkaç gün sonra ortaya çıkacak. Bu yan etkiler de ilaçlar ile yok edilebilir. Yeter ki bunların neler olduğunu bilelim ve buna da hazır olalım.
Ayşin Aksu
Mememde bir şey var diye düşündüğüm için genel cerraha gittim. Elle meme muayenesi yaptı doktorum. Ele gelen kitle yoktu. Yaşınız 45 o nedenle ultrason ve memografi öneririm dedi. Önce istemedim sonra kabul ettim. Sonuçlar çıktığında mesai saati çoktan bitmişti. Sol kolumun altında bir şey görülüyordu ama tomografi çekilmesi öneriliyordu. Memede hiçbir şey yoktu. Sonucu gören doktorum hemen acil girişi yaptırarak tomografi çekimi yaptırdı. Sonuçları ertesi gün aldım: Sol 3. Kaburgamda 3.5-5.5 cm. ebatlarında kitle. Önce ameliyat önerdiler bir üniversite hastanesinde. Ancak ameliyat öncesi yapılan tetkiklerde troit değerlerim normal çıkmadı. Endokrin servisi de o gün çalışmıyordu. Pazartesi için gün alındı. Ameliyatımı yapacak olan doktor beklemememizi özel bir hastanede endokrin servisine gitmemizi önerdi. Özel hastanenin hem endokrin hem de göğüs cerrahından randevu aldım. Göğüs cerrahı olan hekim ameliyatın çok kolay olduğunu ama öncesinde bir HEMATOLOJİ uzmanının sonuçlarımı değerlendirmesi gerektiğini söyledi. Hemen kabul ettim.
Hematolog hikâyemi dinledi, sonuçlarımı inceledi. “Sizde kan sonuçlarınıza göre bir hematolojik hastalık var gibi görünüyor ancak kesin teşhisi kemik iliği biyopsisi yaparak konulabilir” dedi. Onun da dediğini kabul ettik ama bu hematolojik hastalık ta nedir, nasıl bir hastalıktır. Demek aklımıza bile gelmedi.
Sonuçlar bir hafta sonra 3 Aralıkta çıktı: Multipl Myelom (Kemik İliği Kanseri) Ben bu isimde bir hastalığı ilk defa duymuştum.
Doktorum birkaç tetkik daha yaptı. PET çekildi. (Başka organlarda da metastaz var mı belirlemek içinmiş sonra öğrendim.) 5 Aralıkta ilk kemoterapimi aldım. Kemoterapi nedir? Neden bu tedavi uygulanıyor? Başka tedavi seçenekleri var mıdır? Bu süreçte nasıl davranmalıyım? Ailem bana nasıl yardım edebilir???????????????????????
Hiç bu soruların yanıtını almadan, hatta aramadan ilk kemoterapimi aldım. Her gün ailem ya da arkadaşlarım arıyordu bulantın var mı, nasılsın diye. Hiç birimiz de bilmiyorduk ki yan etkileri birkaç gün sonra ortaya çıkacak. Bu yan etkiler de ilaçlar ile yok edilebilir. Yeter ki bunların neler olduğunu bilelim ve buna da hazır olalım.
Ayşin Aksu
Kanserden sonra çalışma hayatına geri dönüş --Uzman Psikolog Pelin Erbil
Psikoonkoloji alanında yapılan klinik
çalışmalarda kanser tedavileri sırasında çalışma hayatlarına devam eden
kişilerin, hastalıksız kişiler kadar üretken olabildikleri tespit edilmiştir.
Tedavileri ve fiziki durumları müsait olan hastaların tedavi sırasında iş
hayatlarına devam edebilmeleri hastalığın yaratabileceği “yaşam kesintisine”
olanak vermez.
Kanser tedavilerini bitiren ve hastalık öncesinde
çalışma hayatında aktif olan 10 hastadan 8'i tedavilerin bitiminde çalışma
hayatına geri dönmeyi planlamaktadır. Bu
geri dönüş, hayatta yeni bir sayfanın açılması, hastalığın
geride bırakılması, istekli bir eylem olmasına
rağmen bazıları için beklenilen özellikte değildir. Sağlık durumunun imkan
vermesi durumunda tedaviler sırasında veya sonunda çalışma hayatına başlama
kişinin kendine güvenini arttıracaği gibi, hastalık öncesi kimliği ve yaşam
seviyesini devam ettirme açısından yapılan büyük bir gayrettir.
“İşe geri döndüğüm gün, her şeyin bitmiş
olduğunu kesinlikle anlayacağım”. Bir çok hasta için tedavilerden sonra çalışma
hayatına geri dönebilme, bitmiş bir sayfa niteliğindedir. Kanser hastalığının
tamamen geride kaldığı düşüncesi yaygındır.
Çalışma hayatına geri dönüş, normal hayata
geri dönüş olarak algılanmasına rağmen “kanser” teşhisi konmuş bir kişi
hayatında her an hastalığın tekrarlanması korkusunu da yaşar. Aslında çalışma hayatına geri dönüş hastanın
yanlızca iş hayatına dönmesi değil aynı zamanda sosyal hayata da geri
dönmesidir. Çünkü dönem dönem kanser ve tedavileri kişinin kendisini yalnız ve
izole hissetmesine neden olabilmektedir. “Hasta” pozisyonundan çıkıp üretken
hayattaki yeni rolüne girmek bir çok kişide heyecanlı bir bekleyiştir.
Aslında işe dönüşte kişi hastalık süresince
yaşadığı deneyimlerden dolayı farklılaştığını işe başlamadan evvel
hissetmeyebilir. Institut Curie bünyesinde yapılan bir çalışmaya göre,
hastaların 61% eskiye oranla kendilerini daha yorgun hissettiklerini ve 33%
hafıza ve dikkat toplamada zorlandıklarını belirtmişlerdir. Aynı çalışmada
hastaların 1/5 i terfi imkanlarından faydalanamadıklarını, kenara sıkıştırılmış
hissini yaşadıklarını belirtmişlerdir.
Geçirilen hastalık deneyimiyle ilgili olarak
iş arkadaşlarıyla paylaşımda bulunmak ve bu paylaşımın oranı kişinin karar
vereceği bir konudur. Bazı iş ortamlarında bu bilgilerin paylaşılmaması tercih
edilir. İş hayatında kendinize yakın
hissettiğiniz ve samimi olduğunuz kişilerle bu bilgileri paylaşıp, diğerlerine
söyleyebileceğiniz değişik açıklamalar üzerine yorumlar yapabilirsiniz. İşe
dönüşte hastalığınız ve tedavileriniz hakkında herkesin farklı yaklaşımlarda
bulunduğunu gözlemleyebilirsiniz. Bazı iş arkadaşları size ne şekilde yardımcı
olabileceklerini sorgularken, diğerleri kendinizi rahat hissetmenize imkan
vermezler. Bazı kişiler hastalığın başlarına gelebileceği endişesinden
dolayı konudan mümkün olduğunca uzak
durmaya çalışırlar.
Aslında kanser ve tedavileri, kişinin normal
hayatında bir duraklama dönemi olarak görülmektedir. Çünkü hasta ve
yakınlarının yaşamları, hayat gayretleri belli bir süre hastalığın tedavisi
üzerine yoğunlaşmaktadır. Tedavilerin tamamlanmasını takiben çoğu zaman hayat
içerisinde “kanser öncesi” ve “kanser sonrası” zaman dilimleri olarak ifade
edilir. Kanser deneyimini yaşayan kişiler, çoğu zaman hayata karşı farklı bir bakış geliştirirler. Bazı kişiler
hastalık sonrasında kendilerini tanıyamadıkları kadar değişim geçirdiklerini belirtirler.
Büyük değişimlerle hayata devam etmek bir çok kişi için uzun dönem psikolojik
çalışma gerektiren bir süreçtir. Kişinin kendine yönelttiği sorgulamalar ve
yaşadığı belirsizlikler iş hayatının ritmine uymasına engel olabilecek
niteliktedir.
Bazı kişiler için durum farklıdır: yaşadıkları
dönemin sonunda eski sorumlulukları almak ve iş pozisyonuna geçmek zor
gelebilir.
İşten ayrı kalma süresinin 1 seneyi geçmesi
durumunda, iş hayatına dönmek ve uyum daha da zorlaşır. 1 senelik süre içerisinde kollektif çalışma
farklı bir ritim almıştır, hastalık süresince yerine başka bir kişi alınmış
olabilir. Çalışma hayatında ki arkadaşlar kişinin tam olarak hastalık sırasında
neler yaşadıklarını bilemezler. Hastalık sürecinden sonra işe başlayan kişinin
eskisi gibi olmasını beklerler.
Tedaviler sonunda işe dönüşü zorlaştıran
konular:
Tedavilere bağlı halsizlik,
Depresyon ve endişeden kaynaklanan uyku
bozuklukları,
Hastalığın tekrarlayacağına dair düşünceler,
Eski pozisyonunu bulamayacağına (tedaviler
süresince yerine başka bir kişinin atanması) dair endişeler,
Kendine güvenin azalması,
Eski pozisyondaki gelir şartlarını kaybetme
endişesi,
Üstlerinin ve çalışma arkadaşlarının kendisine
duydukları güveni kaybettiklerine dair korkular.
Hastalık sonrası işe dönüşü nasıl
kolaylaştırılır:
Tedaviler
süresince iş yeri ve iş arkadaşlarıyla iletişimin devam ettirilmesi,
Hayal kırıklığını ve sürmenajı önlemek açısından ilk günden başarı beklentisini çok yükseğe koymayıp, mevcut fiziksel ve psikolojik yeterlilikle iş hayatına başlamak,
İşe başlamadan evvel çalışma arkadaşlarınızla hastalığınız konusunda ne dereceye kadar paylaşıma gireceğinize karar verin:
Arkadaşlarınızın hastalığınızı görmezden gelmelerini mi istersiniz?
Arkadaşlarınızla tedavi ve yan etkilerini paylaşmayı ister misiniz?
Arkadaşlarınızın size hastalıksız bir kişi gibi mi davranmalarını istersiniz?
Arkadaşlarınızla sınırlı bir paylaşımımı tercih edersiniz?
Yakın çevre ve arkadaşlardan gelen yardım taleplerini kabul edin,
İşe geri dönüş döneminde karşılaştığınız iş paylaşımı konusundaki sorunlarla ilgili olarak üstlerinizle konuşun,
İşe geri dönüş döneminde psikolojik yardım alın.
Uzman Psikolog Pelin Erbil
İlaç Takip Sistemi Nasıl Kullanılır --Derleme: Aral Davut Eserli
1-- İlaç takip sistemi (its) nasıl kullanılır. Önce ilacın barkodu bulunur.
2 - Sonra “itsportal.saglik.gov.tr” adresine girilir. (chrome, mozzilla ve internet explorer üçünde de çalışıyor)
3- Sağ üst köşede “ilaç sorgulama” bölümü tıklanır.
4- Karekod okuyucusu 2 türlüdür. ”Webcam ile sorgulama” ve “Barkod ile sorgulama” biz Barkod’u kullanalım.
5- Barkod No (01) ile başlayandır ve (01) girilmez.
Seri No (21) ile başlayandır ve (21) girilmez. 6 haneli güvenlik kodu girilerek “sorgula”ya basılır.
6- Sistem yavaştır bastıktan sonra birkaç saniye bekleyiniz. Hemen sağda İlaç adı, Barkod no, Seri no, Parti No, “Son kullanma tarihi”, Ürün durumu gelecektir.
7- “İlaç sisteme kayıtlıdır” derse güvenle tüketebilirsiniz… (Geçmiş olsun)
lakin
lakin
“İlaç sistemde kayıtlı değildir, lütfen durumu bildiriniz. “ gibi bir uyarı ve altında da
“Bu ilacı bildir” yazısını görürseniz.
Tıklayıp:
Tıklayıp:
“İsminizi”, “ilacı nereden aldığınızı” ve “telefon numaranızı” giriyorsunuz ki ben girdim bakalım geri dönüş yapılacak mı diye. Bildirim başarıyla yapıldı. Duyarlılığınız için teşerkkür ederiz. Diye bir yazı geldi, “teşekkür” yazmakta sıkıntı çıksa da güzel sistem.
Önemli Not: *** her türlü sorularınız için: its@saglik.gov.tr ye mail ya da 0312 218 30 00 ‘a telefon açabilirsiniz gece 00:30 da telefonu açmışlardır.
İçimizden Biri Sevilay Öztürk -metastatik meme ca ile dans
Her ne kadar farklı farklı bicimlerde yasasak da, yüreğindeki korkuları,
endiseleri, kaygıları, yorgunlukları aynı olan kişileriz. Ve böyle hissetmekte
de coooook haklıyız! Gerektiginde zayıf olma hakkını da vereceğiz elbette
kendimize. Olumsuz gibi gorunen bu duyguların bazı anlarda derin yasanması
gerekiyorsa bırakın öyle yasayalım, aksi icin direnc gosterdigimizde tıpkı bir
canta hırsızının direnen mağdurun koluna daha fazla asılması gibi bu duygular
da bize daha cok yapısır. ''KABUL ETMEK'' bu isi yarı yarıya çözmek demek. Ben
Meme Ca danscısıyım. 4. yılıma girecegim.Tıbbın 4. evre diye nitelendirdigi bir
kategorinin icindeyim.
Bu surec icinde dönem dönem ameliyat masasına uzanıp
bazı parcalarımı orada bıraktım. Simdi dönüp bakıyorum ve kalanın, gidenlerden
hala cok daha buyuk oldugunu goruyorum. Bu yuzden beni terk etmis parcaciklari
dert edemem; cunku mutlu olmam icin gerekli cogunluk hala burada ve benimle.
Tüm bu zaman icerisinde giden dostlar, sevgilier de oldu; olsun kalanlar bu
alanda da daha coktu :))).
Kendizi bastan asagı sevin, her hücrenizi sevin.
Daha önceleri yere dokuluyor diye kızdıgım saclarımı kemoda kaybedip , tekrar
uzattıktan sonra yere dusenleri gördükçe mutlu oluyorum, onları bile seviyorum
artık, istedikleri gibi ucusabilirler yerlerde :)) Vucudumdaki centikleri de
seviyorum bence cok havalı :)))
Metastazları olup da mutsuz olan dostlar; bunu
soyleyebiliyor olmanın bile hala hayatta olmanın bir gostergesi olduğunu,
butunun parcadan her zaman çok daha buyuk oldugunu lutfen unutmayın. Ben evreye
mevreye de takılmıyorum, her sabah 5.45 de kalkıyor, tekrar güneşi görebildiğim
için şükrediyor ve isime gidiyorum. 2027' de emekli olurum canım isterse :))).
Hepinize kucak dolusu sevgilerrrr!
Sevilay öztürk
Rahim Agzi Kanseri Testi (Pap testi) ile ilgili Kadınların Bilmesi Gereken 5 Gerçek --Ceviri: Filiz Songul
Pap test yaptırmak gününüzün en eğlenceli parçası
olmayabilir. Evet, test çok basittir. Fakat bacaklarınızı üzengilerin üstüne
koymak çok garip ve rahatsız edici olabilir.
Yine de bu hayat kurtarıcı test, kısa süreli
rahatsızlığa değer. Çünkü Pap Testi ile, rahim ağzı kanserine çevirmeden önce
anormal hücreler bulunur ve temizlenir
Anderson Hastanesi Jinekolojik Onkoloji Bölümünden
Prof.Dr. Andrea Milbourne, bu testi neden geciktirmemeniz gerektiğine dair 5
sebebi sizinle paylaşıyor.
1. Rahim ağzı kanseri semptomları
belirsizdir.
Rahim ağzı kanserinin ikaz sinyalleri anormal vajina
kanamalarına ve akıntılarına benzerdir ve belirsizdir. Birçok kadın bu semptomları
olağan durumlarla karıştırır.
Bu nedenle, en iyi şansınız, rahim ağzı kanserini
peryodik testlerle mümkün olduğunca erken yakalamak ve tedavi etmektir.
2. Sağlıklı bir cinsellik için Pap
Test bir ihtiyaçtır.
Fazla cinsel faaliyet HPV virüsüne yakalanma
ihtimalini artırır. Bu virüs birçok rahim ağzı kanseri vakasına sebep
olmaktadır. Cinsel yönden aktif olan kadınlar hayatlarının bir noktasında HPV
virüsüne maruz kalacaklardır.
Maalesef, kondom kullanmak HPV’ye karşı % 100 koruma
sağlamaz. Bu nedenle, eğer cinsel yönden aktifseniz, düzenli Pap Test
yaptırmanız şarttır.
Neyse ki sıvı esaslı Pap test ve yüksek risk HPV testi
gibi günümüzün tarama testleri anormal hücrelerin tespitinde de çok iyidir.
Artı, bu yeni metotları kullanmakla her yıl Pap Testi için gitmek zorunda
kalmıyorsunuz.
Hangi testi ne zaman yaptırmanız gerektiğini bulmak
için bizim geliştirdiğimiz Kadınların TaramaTestleri Kontrol Listesini
kullanabilirsiniz.
3. HPV aşısı Pap testi yerine geçmez
HPV aşısı bazı rahim kanserlerine karşı kadınları
korur. Fakat, bu aşıyı olmak düzenli Pap testlerine son vermek anlamına gelmez.
Prof. Dr. Milbourne
diyor ki “HPV aşısı ile kendinizi güvende hissetmeniz bir hatadır. Bu aşı sizi bütün HPV tiplerine karşı ya da
cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı korumaz. Ve, bu aşı üç dozun tamamını
almadıkça işe yaramaz.”
4. Pap testi yaptırmaya gücünüz
yeter
Eğer sağlık sigortanız 23 Eylül 2010 tarihinden sonra
başlıyorsa Pap testini de kapsar. Bunun anlamı katkı payı ödemenize gerek yok.
Bu değişiklik son zamanlardaki Ekonomik Bakım Yasasının bir parçasıdır.
Bu guruba düşmüyorsanız, “Sağlığı Koruma Reformu” başlıklı
makale3mizi okuyun ve yapılan değişikliklerin sizin için ne anlama geldiğini
öğrenin.
Sigortanız olsa da olmasa da birçok şehir ve ilçe,
indirimli veya parasız Pap testi imkanı sunmaktadır.
5. Pap testi için çok da yaşlı olmayabilirsiniz.
Eğer 65 ve yukarı yaştaysanız ve cinsel yönden
aktifseniz Pap testi için doktorunuzla konuşun. 65 ve üzeri yaştaki bir çok
kadın Pap testine ihtiyaç duymazken, son 20 yıl içerisinde erken dönem kanser
veya kanser tedavisi görmüşseniz hala Pap testine ihtiyacınız olabilir.
Eğer son 20 yıl içerisinde erken kanser veya kanser
tedavisi olarak rahim ameliyatı olmuşsanız Pap testi yaptırmaya devam
etmelisiniz.
Eğer 65 ve üzeri yaştaysanız ve cinsel yönden aktif
değilseniz ve ayrıca;
·
Ard arda üç veya daha fazla
Pap testi normal çıktıysa veya Pap ve HPV testi birlikte negatif çıktıysa,
·
Son 10 yıl veya gerisinde
yapılan Pap testlerinde anormal sonuçlar çıkmadıysa,
·
Son 20 yılda anormal Pap
testi nedeniyle herhangi bir tedavi görmemişseniz ,
Pap testi yaptırmanız gerek yoktur.
Arkadaşlarınızı ve ailenizi test yaptırması
için cesaretlendirin.
Size yakın kadınların Pap testi randevularını
hatırlatıcı mesaj gönderin. Bu konunun sizin mesajlarınızda bir linke dahil
olup olmadığından emin olun.
Düzenli Pap testi
yaptırarak rahim kanserini önleyecek güce sahip olacaklarını arkadaşlarınıza ve
ailenize hatırlatın.
MD Anderson Hastanesi Kanser
Önleme Merkezinde kendi önleme planınızı yapabileceğinizi ve Pap testlerini
yaptırabileceğinizi biliyor musunuz. Bu
merkezi arayarak bir randevu takvimi oluşturabilirsiniz.
Sevgili Bedenim -Ceviri: Filiz Songul
Sevgili Bedenim,
2006
yılında egzersizden sonra sınıfa döndüğümde derinin hemen altında küçük bir
nodul keşfettiğim zaman fazlaca endişelenmemiştim. Hepsinden öte, 56
yaşındaydım, fitness eğitmenliğinde 30 yıllık bir tecrübeye sahiptim, 25 yıldır
vejeteryandım, ve iki yıldır da bir vegandım.
20 yıllık evliliğim birlikte geçmiş ve kızım ilk kez, evden uzakta, Brighton’da
üniversitede yaşıyordu,
Teşhis
damdan düşer gibi birden geldi ve ilk reaksiyonum sırf panikti. Bedenim,
sana ilk sorum; neyi yanlış yaptım? Sen,
sevgili bedenim, iyi bir fiziğe sahiptin, sağlıklı bir hayat stilin vardı,
fakat bir ya da iki göğsünü kaybetme, ya da daha kötüsü, ölüm ihtimali ile
karşı karşıya geldin.
Ameliyatta
lumpektomi yapıldı ve lenf düğümleri alındı. Şükür ki ufak bir yara izi
vardı. Fakat göğüslerin simetrisi değişmişti. Ameliyatı takip eden günlerde
kolumu kaldıramıyordum, şiddetli sancılar devam ediyordu. Bugün o göğsümde
hassasiyet olsa da kendimi çok şanslı hissediyorum.
Bazı zor
kararları almak zorundaydım. Kanserin saldırgan olduğu, kemoterapi ve
radyoterapinin ardından 5 yıl süresince östrojen engelleyici Tamoxifen
kullanmam gerektiği konusunda bilgilendirilmiştim. Dehşete kapılıyordum, ama
profesyonel tıbbı tavsiyeler almakta ve tedavide fikir birliği sağlamakta
kararlıydım.
Böylece
sevgili bedenim, saçlarını kaybettin, yorgunluk ve ateş basması yaşadın, kilo
aldın, hatta kolundaki damarlar çöktü. Her kemo tedavisinden sonra hastalandın,
grip benzeri semptomlar nedeniyle bağışıklık sistemini kuvvetlendirici ilave
enjeksiyonlara ihtiyaç duydun. Her seferinde yaklaşık 9 gün boyunca keyfsizdin.
Üstüne üstlük evliliğim bozuldu.
Bir başka
zor karar daha almak zorundaydım ve yaşamam için ve kızım için hayatımın bu
karara bağlı olduğunu hissettim
O
zamandan beri fiilen hayatımı yeniden kurmaktayım. Boşandım, fitness eğitmeni
olarak tam gün çalışma hayatına geri döndüm. Geçen yıl kalifiye eğitmen olarak
seçildim.
Kendim
için biraz zaman harcadıktan sonra, kanserden kurtulan eski bir arkadaşımla
yeni bir ilişkiye başladım. Bana destek olan sıcak bir ilişkimiz var.
Egzersizlere
devam ediyorum ve bir miktar et ve balık dahil ederek diyetimi değiştirdim.
Denge her şeydir. Şu anda kendimi Tamoxifen sonrasına göre daha iyi ve daha
sağlıklı bir ağırlıkta hissediyorum. Bazen endişeleniyorum, fakat menopoz
semptomlarına da alışıyorum. Masaj yapılacak basınç noktalarını buldum ve kuru
derinin üzerine sürdüğüm Hindistan cevizi yağı ücretsiz terapi gibi geliyor.
Hassasiyet nedeniyle uzun süredir saçlarıma ağartıcı bile sürmedim.
Oyun
yazıyorum, yağlıboya resim yapıyorum, baloya gidiyorum. Ne kadar sevgili bir
beden olduğunu tahmin et. Bu günlerde hatırlamaya çalışıyorum ki “yağmur
olmazsa gökkuşağı da olmaz”.KEMOTERAPİ VE RADYOTERAPİYE BAĞLI İŞTAHSIZLIK YAŞIYORSANIZ -Uzm. Diyetisyen Dilsat Bas
Tedavinizin neden olduğu iştahsızlık durumunu
azaltmak veya ortadan kaldırmak için günlük beslenmenizde aşağıda sıralanan
önerilere uymanız yeterli beslenmenizi sağlamanıza yardımcı olacaktır.
Su ve sulu yiyecek ve içecekleri yemeklerden
hemen önce ve yemek yerken içmeyiniz.
Sevdiğiniz yiyecekleri protein ve enerji yönünden zenginleştirmeye çalışınız. Çorba çeşitlerini terbiyeli çorbalardan seçiniz veya çorbaları nohut , kurufasulye gibi kuru baklagil ilavesi ile hazırlayınız, sebze yemeklerini küçük köfteler ekleyerek hazırlayınız veya beşamel sos ile sebze öğreten şeklinde hazırlamayı tercih ediniz, sabah kahvaltıda mutlaka yumurta tüketiniz ve yumurtayı hergün farklı şekillerde hazırlayarak daha keyifli tüketmeye çalışınız. Peyniri çorba ve et yemeklerinde ilave olarak kullanınız. İçecek olarak süt ve ayranı tercih ediniz, kahvenizi mutlaka süt ilaveli tüketiniz veya tamamen süt ile hazırlayınız.
Kendinizi iyi hissettiğiniz zaman dilimlerinden
yeterli beslenmenizi sağlamak için yararlanmaya çalışınız. Örneğin ; kahvaltı genellikle
günün en iyi öğünüdür bu nedenle kahvaltı öğününüzü zamanında ve özenle yapınız
kesinlikle geçiştirmeyiniz.
Güne mutlaka erken başlayınız ve kahvaltı
öğününü kesinlikle atlamayınız.
Azar azar sık sık besleniniz, günlük öğün
sayısını 5-6 öğün şeklinde düzenleyiniz.
Besin değeri yüksek yemekler ve ara öğünleri
sıklıkla tüketmeye çalışınız. Örneğin; yumurta ile terbiye edilmiş veya kıyma-
sebze ilave edilmiş çorbalar, etli yemekler, krep, bol peynirli sandviç veya
tost,omlet, fırında makarna, muzlu süt ,dondurma ve dondurma ilave edilmiş
meyve salataları, ayrıca sütlü tatlıları hazırlarken süt tozu ilave ederek protein
açısından daha zengin bir tatlı yapmak veya muhallebiye yumurta ilave ederek
protein değerinin arttırılması vb)
Sevdiğiniz yiyecekleri protein ve enerji yönünden zenginleştirmeye çalışınız. Çorba çeşitlerini terbiyeli çorbalardan seçiniz veya çorbaları nohut , kurufasulye gibi kuru baklagil ilavesi ile hazırlayınız, sebze yemeklerini küçük köfteler ekleyerek hazırlayınız veya beşamel sos ile sebze öğreten şeklinde hazırlamayı tercih ediniz, sabah kahvaltıda mutlaka yumurta tüketiniz ve yumurtayı hergün farklı şekillerde hazırlayarak daha keyifli tüketmeye çalışınız. Peyniri çorba ve et yemeklerinde ilave olarak kullanınız. İçecek olarak süt ve ayranı tercih ediniz, kahvenizi mutlaka süt ilaveli tüketiniz veya tamamen süt ile hazırlayınız.
Ana ve ara öğünleri hoş bir atmosferde tüketmeye
özen gösteriniz .Mümkünse sevdiğiniz kişilerle veya sevdiğiniz bir programı
izlerken yemek yiyiniz.
Dolgunluk ve şişkinlik hissini azaltmak için
enerji yoğunluğu yüksek içecekler öğün aralarında tüketilmelidir. Örneğin; ayran,
cacık, süt, meyveli süt gibi.
İştahı arttırmak için doktorunuzun izin
verdiği ölçüde hafif egzersiz deneyebilirsiniz.
Beslenme düzeninizi takip etmek için beslenme
günlüğü tutmayı deneyiniz. Bu günlüğe
yediğiniz yiyecek ve içecekleri miktarlarınıda belirterek kaydediniz. Yediğiniz yiyeceğin yanına bu
öğünü tüketirken yaşadığınız duyguyu yazmak daha sonraki günler için faydalı
ipuçları oluşturmanıza yardım edecektir. Haftada bir kez aynı kıyafetler ve
mümkünse aynı tartıda tartılarak ağırlık takibinizi beslenme günlüğünüze
kaydediniz. Devam eden ağırlık kaybınız var ise mutlaka doktorunuz ve
diyetisyeniniz ile paylaşarak size özel önerilerini isteyiniz.
Uzm .Dyt.Dilşat Baş
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)