Kanser yolculuğumda karmaşık duygular

Andrew Griffith mantle hücreli non-hodgkin lenfomayla dans ediyor, sırasıyla Kasım 2009 ve Ağustos 2011’de hem otolog (kendi hücrelerinden) hem allojenik (bir bağışçıdan) kök hücre nakli olmuş. Kanadada eşi ve 2 çocuğuyla birlikte yaşıyor. Bloğuna ekteki adresten ulaşabilirsiniz. www.lymphomajourney.wordpress.com

Çoğu zaman farklı yönlere sürüklenip duruyoruz ve kabullenme ile öfke arasındaki dengeyi bulmamız gerekiyor. Kişisellik ve kolektif düşünce, yaşam ve ölüm. Bu dengelerin ne olduğu ve nasıl bulduğumuz hayata bakışımızı etkiliyor.

Kendi tepkilerime farklılıklar merceğinden bakmak bana nereden başladığımı ve nasıl bir değişim yaşadığımı görme fırsatı verdi. İyi bir hafta yaşarken, ne yönde ilerlediğim belliydi; kötü bir hafta diğer yöne sürükledi beni. Bu dinamikleri anlamak ve tanımak depresyona girmemi ya da fazlasıyla optimist olmamı engelledi.

Dengede kalma çabalarım 14 ay sonra kanserim tekrar nüks ettiğinde kesintiye uğradı. Aynı noktaya tekrar gelebilmem daha uzun sürdü ve bu seferki tedavi daha zorlu geldi.

Tedavi seçeneklerim -- hiçbirşey yapmazsam kanser tekrarlayacak ve birkaç yıl içinde ölecektim ya da oldukça yüksek riski olan bir bağışçıdan kök hücre nakli tedavisi yapılacaktı.

En çok yaşadığım 2 çatışma şunlar oldu:

kabullenme/öfke


Kanser hakkında okuduğum pek çok kaynak, arkadaşlarım ve ailemin bazı yorumları öfkenin normal bir tepki olduğunu söyledi bana. “Bu nasıl benim başıma geldi? Neden ben? bekar olan kardeşlerim değil de, evli iki çocuklu ben? Kendimi sağlıklı tutmak için gösterdiğim tüm çabalar, iyi yiyip içmem, dengeli hayatım neden beni korumakta işe yaramadı?”

Kanserin geri gelmesi durumu daha da kötüleştirdi. ‘Neden herkes gibi 3 ila 5 yıl sürmedi kanserimin tekrarlaması?’

Hiçbir zaman tamamıyla öfkeye teslim olmadım oysa hastalık tekrar ettiğinde bile! Öfke, adil ya da değil, sonunda kabullenmem gereken bu durum karşısında, ne benim ne ailemin ne de arkadaşlarımın baş etmesine yardımcı olmayacaktı.


birey/çevre


İlk duyduğum öğütlerden biri kendime iyi bakmam gerektiğiydi. Gerçek anlamda çok önemli bir öğüt oldu bu – lenfomayı yaşayan, tedavi olan, hayatı söz konusu olan bendim.

Ama aynı zamanda, sadece benden ibaret değildim. Ailem, bu deneyimin onlar üzerindeki etkisi ve birbirimize ne kadar dayandığımız. Karşılıklı dayanışma ve destek aldığım  arkadaşlıklarım.


Odağım kendimden bu çevreye yöneldi ve onlara nasıl yardım edebileceğime. Onlara desteğim  -- açık olmam nelerden geçtiğimi paylaşmam ve öfke yerine kabullenmeyi seçmem – karşılığında onların da beni desteklemesine yardımcı oldu. Böylece kendini pekiştiren bir destek çemberi oluştu. 

Grubun içersindeki 'ben' haline geldim sadece kişi olan ben değil. Karşıma ya hiçbirşey yapmayıp belki 2 yıl yaşamak ya da çok riskli bir kök hücre nakli seçenekleri çıktığında bu daha da gerçek bir durum haline geldi benim için.

Oğlum bu seçenekler hakkında ne düşündüğümü sorduğunda, ki bu çok acımasız bir ikinci doktor görüşünden hemen sonraydı, ilk düşündüğüm burada ve ailemle daha uzun beraber olabilmenin önemiydi. Tek başıma olsaydım, hiçbirşey yapmamak ve naklin risklerini almamak bana çekici gözükebilirdi. Ama ailem olduğundan, onlarla olabildiği kadar uzun beraber olabilmek ve çocuklarımın önemli hayat olaylarını görebilmek önceliğim oldu.

Hiç yorum yok: