Yeni Sitemizde Yayındayız

Kanserle Dans Ailesi olarak artık www.kanserledans.org adresindeyiz. Yazılarımızı yeni sitemizden takip edebilirsiniz...



Kemoterapiye Bagli Bulanti ve Kusma Yasiyorsaniz ---Uzm. Diyetisyen Dilsat BAS

Tedavinizin neden olduğu bulantı ve kusma şikayetlerini azaltmak veya ortadan kaldırmak için günlük beslenmenizde aşağıda sıralanan önerilere uymanız şikayetlerinizin azalmasına ve yeterli beslenmenizi sağlamanıza yardımcı olacaktır.

 
Sabah kalktığınızda yataktan kalkmadan bir iki yudum kızarmış ekmek veya etimek veya yağsız galeta yiyiniz sonrasında 5-10 dakika daha yatakta yatmaya devam ediniz.

Azar azar sık sık besleniniz, günlük öğün sayısını  6-8 öğün şeklinde düzenleyiniz.

Sıvıları daha çok öğün aralarında tüketiniz, çünkü öğün ile alınan sıvılar bulantınızın artmasına neden olacaktır. Aç karnına sıvı tüketiminden kaçınınız.

Buz parçaları çiğneyerek ağzınızdaki kötü tadın azalmasını sağlayabilirsiniz,böylece bulantı hissiniz azalacaktır.

Oda sıcaklığında veya  soğuk yiyecek ve içecekleri tercih ediniz(soğuk çorbalar,sandviç,ayran,süt gibi)

Yağsız ,kuru,nişastalı ve tuzlu yiyecekleri tercih ediniz.(simit,yağsız peynirli erişte veya makarna,haşlanmış patates,leblebi,etimek gibi)

Şekerlenmiş kuru zencefil(günde 1-2 küçük parça)  veya  taze ananas tüketmeniz bulantınızı azaltacaktır.

Nane şekeri veya limonlu şeker çiğneyebilirsiniz.

Temiz havada doktorunuzun müsaade ettiği ölçüde hafif egzersiz yapabilirsiniz

Aşırı tatlı, yağlı ve baharatlı yiyecekleri tüketmeyiniz(şerbetli tatlılar,yağda kızartma ve kavurma şeklinde pişirilen yiyecekler,acılı baharat ilave edilmiş yiyecekler).

Yoğun kokulardan uzak durunuz, mümkünse yemek yapılan ortamda bulunmayınız. Yemek pişirirken grill veya pişirme torbası kullanımı kokuların azalmasını sağlayacaktır.

Yemek yapımı için aileniz veya arkadaşlarınızdan yardım isteyiniz. Yemek pişerken oluşan kokuları duymadığınızda tüketiminiz daha kolay olacaktır.

Yoğun bulantınız olduğunda çok sevdiğiniz yiyecekleri tüketmekten kaçınınız. Yaşayacağınız olumsuz bir deneyim sevdiğiniz yiyeceği daha sonra tüketmenizi zorlaştırabilir.

Yemek yedikten sonra yaklaşık bir saat çift yastıkta yatar pozisyonda dinleniniz.

Kusma sonrası sıvı kaybınızı önlemek için öğün aralarında sıvı alınız.

Aşırı kusma var ise kafein içeren içecekleri(kahve ve kolalı içecekler) sınırlandırınız.

Doktorunuzun ve hemşirenizin önerdiği şekilde gargara yapınız.

Doktorunuzun önerdiği bulantı giderici tedaviyi mutlaka uygulayınız.

3 günden uzun süren bulantı ve devamında oluşan kusma  şikayetiniz var ise mutlaka doktorunuz ile görüşünüz.

Uzm.Dyt.Dilşat Baş

 

İçimizden Biri Hakan Reisoğlu --Röportaj: Zamabak Kan

ZAMBAK : Sevgili Hakan REİSOĞLU bize kendinizi tanıtırmısınız ? Sizi tanıyan tanıyor ama tanımayanlara sizin gibi SURVIVOR'u tanıtmamız gerekli...(Sizi çok yeni tanımama rağmen yıllardır tanıyormuşum gibi içimde bir his var).
HAKAN : Esasında kendimle ilgili çok anlatacak bir şey yok. Yirmi küsür sene Beyoğlu'nda meyhanecilik yapmış 42 yaşında çok özelliği olmayan hayatı tecrübelerini yaşayarak öğrenmiş biriyim.
ZAMBAK : Sizin hikayenizi öğrenebilirmiyiz ?
HAKAN : 2009 senesinin nisan ayıydı. Uzun zamandır çektiğim ağrıların artık dayanılmaz olduğu bir gecede gittiğim hastahanenin acil servisinde başladı. Tanışma öykümüz sevgili kanserimle sonrasında da bir çoğumuzun bildiği şekilde samimi olduk.
Patoloji sonuçlarını alıpta, o raporda KANSER yazmadığını gördüğümde nasıl bir rahatlama yaşadığımı sanırım tahmin edersiniz. Raporun tanı kısmında ADENOKARSİNOM diye bir şey yazıyordu. Daha sonra bunun salgıbezi özelliği olan kötü huylu bir tümör olduğunu öğrendim.
ZAMBAK: Size Survıvor diyorum. Ama siz o kelimenin ve hareketin inanın çok üstündesiniz...Tedavi sürecinizi bize aktarabilirmisiniz ?
HAKAN : 36 kür her gün kemoterapi aldım. Sabah kemoterapi alıp, sonrasında da radyoterapiye gidiyordum. Ve ayrıca infüzyon denilen bir tüple 7/24 kemo ilaçları alıyordum. Sonrasındaysa; cerrahi kısım başladı 12 ay 11 ameliyat salı günü ameliyattan çıkıp, perşembe günü tekrar ameliyata girdiğim zamanlar oldu.
ZAMBAK: Ben size boşuna Üstinsan tanımını yapmamışşım. Hakikaten yazdıklarınızı okuyunca, ben kendimin Survıvor olduğunu düşünürdüm. Şimdi siz bu kelimeyi 0'a indirgediniz. Burada ne yazacağımı inanın şaşırdım. Kesinlikle siz bu dönemi yazmış olmalısınız.
HAKAN : Evet yazdım. Zamanı gelince bu kitabım, aynı hastalığı ve benzerlerini yaşayan tüm KANSERLE DANS edenlere örnek teşkil edecektir. Ve aydınlanırken, gerçeği kabul edeceklerdir.
ZAMBAK : Tedavi sürecinizde yaşadığınız duygusal, fiziksel ve maddi sıkıntıları bizimle paylaşırmısınız ?
HAKAN : Bende bir çoğumuz gibi yaşam ve gelecek kaygısı organ kaybından ötürü ruhsal sorunlar yaşadım. Ve halende bazı zamanlarda yaşıyorum. Maddi sıkıntıları ise hiç anlatmak dahi istemiyorum...
ZAMBAK : Hayatın kaçınılmaz gerçeklerini yaşamaya başladığımızda hep deriz ya...KEŞKE şunu da şöyle yapsaydım ya da yapardım... Sizin KEŞKELERİNİZ var mı ?
HAKAN : Şimdi düşünüyorumda hayatımda bir tek keşke var. Keşke zamanında KOLONOSKOPİ yaptırsaydım. İnanın benim için her şey çok başka olabilirdi. 10 sene evvel o genç doktoru dinleyip o kolonoskopiyi yaptırsaydım...
ZAMBAK : Bu keşkeniz sizi fazlası ile etkilemiş. Benim tedavi sürecinde okuduğum bir kitap vardı. Şöyle yazıyordu. "YAPMAN GEREKEN YERDE YAPILMASI GEREKENİ YAPMAZSAN, SONUNDA DUDAKLARINDAN DÖKÜLECEK KELİMELER, ÖNCE DERİN BİR "AHH..." ARDINDAN DA BEŞ HARFLİK "KEŞKE" OLACAKTIR. Sizin bu keşkeniz kişilere erken tanının ne kadar önemli olduğunu anlatacaktır.
HAKAN : Anlatılmayacak kadar çok ve halen zaman zaman bu umutsuzluk ve karamsarlıktan dolayı kendimce çok büyük psikolojik çöküntüler yaşamaktayım. Bu çöküntüleri bazen profesyonel yardım alarak, bazen dostlarımdan sevdiklerimden güç alarak, ama çoğunlukla içimdeki çocuğun yardımıyla atlatıyorum...
-- Yaşadıklarınız hiç kolay değil. Sizin direncinize hayran kaldım. İnanın okuyucularda hayran kalacaklardır. Sizden güç alacaklardır. Azminizden ve cesur yürekliliğinizden dolayı sizi kutluyorum. Bu inanç ve azimle sizin önünüzde koca dağlar duramaz...
ZAMBAK : Tamamlayıcı tedaviler uyguluyormusunuz ?
HAKAN : Ben su an için tamamen doğal şeylerle vücuduma sağlığıma takviye yapmaya çalışıyorum ve sanırım az da olsa faydasını görüyorum.
Kısa ve net bir cevap yine. Elbette doğal beslenme en doğru seçim.
ZAMBAK : işte şimdi ben yanımda olanı da olmayanı da gördüm dediniz mi ?
HAKAN :Çok acıklı hastalığım süresince; canım dediğim kardeşlerim, arkadaşlarım ve de sevgilim beni terk etti. Yanımda olan hayatımın kadını dediğim canımdan çok sevdiğim ablam Figen Kaya ve bir kaç dost vardı. Taki hepimizin melek dediği benim için ayrı anlamları ve değerleri olan Esra ve Ebru ile tanışana kadar. Şimdi biliyorum ki; yanımda kocaman bir aile var KANSERLE DANS ailesi...
--Hakan diye hitap edeceğim. Çünkü; uzun yıllardır tanıdığım ama görmediğim biri gibisin. Bu dönemde KANSERLE DANS edenlerin yanında muhakkak ona destek olacak kişiler gerekiyor. Ben seni çok iyi anlıyorum. Çünkü benim dansımda ben de yalnızdım. Evet bir korumam vardı. Sözü bende uzatmayacağım. Bu dönem çok önemli kişilerin yanında muhakkak ona manevi güç olacak birileri olmalı...Mutlu anımızda sokakdan da birileri ile eğlenebiliriz. Bu kulağa küpe olması gerekli. Lütfen hastalığın adı çok önemli değil ama o dönemde yakınları yanında olsunlar.
ZAMBAK : önceki hayat felsefeniz ile şimdiki arasında farklar var mı ?
HAKAN : Olmaz olurmu ? ! Çok büyük fark var.
*Hayatımdaki öncelikler değişti. *Bir kere artık ilk sırada para kazanma ve rahat bir yaşam yok. *Onun yerine daha sağlıklı ve kaliteli yaşam var duygularımı daha dolu yaşamaya başladım. *Doyasıyla gülmenin, hıçkıra hıçkıra ağlamanın ayıp olmadığını, birilerine el uzatmak kadar uzatılan eli tutmanın da güzel olduğunu öğrendim. *Ve bence en önemlisi kabullenmenin verdiği huzuru buldum...
-- Hayatıma yeni bir sayfa açtım diyorsun. Doğru olan da bu değil mi zaten ? kendimizi ne kadar kısıtlayabiliriz ki; olan olmuş, geriye bir daha dönmenin bir anlamı da yok zaten. Evet gülmek kadar ağlamak da çok doğal. Tıbben ağlamanın kanıtlanmış vücuden ve ruhen faydaları var.
ZAMBAK : halen dansa devam eden arkadaşlara neler söylemek istersiniz ? Önerileriniz ve ve tavsiyeleriniz ?
HAKAN : Ben yaklaşık 1.5 sene evvel tedavimi daha doğrusu tıbbi tedavimi bıraktım. Kendimce alternatif takviyeler yapıyorum. Dansa devam eden dostlar için söyleyeceğim tek şey her fırtınadan sonra muhakkak güneş çıkıyor. Kabullenme, umut ve sevgi o güneşin doğmasını daha çabuk hale getirebilir...
ZAMBAK :KANSERLE DANS Bloğu'nda yayınlanacak olan röportajınızı okuyacak dansçıların yakınlarına (farkındalık ve erken tanı ile ilgili) tavsiye ve önerileriniz nelerdir ?
HAKAN : Tıpta utanmanın ve cinselliğin yeri olmadığını akıllarından çıkarmasınlar. Tanı için gereken her şeyi yaptırsınlar. Birde unutmamaları gereken şey, her ağrının bir sebebi olduğu ve muhakkak araştırılması gerektiğidir.
-- Bu konuda sana katılıyorum. Tıpda kadın-erkek ayrımı asla olmaz. Benim ders verdiğim okuldaki hanımların % 85'i bu konuyu gündeme getirmişti. Dedikleri "doktor oramı görür, bura mı görür". Onlar göre göre bıkmışlar zaten. Görse ne olur...Anlaşılması gereken şu : Hayat devam ederken; hastalığınızın farkına erken varabilmek, yaşamdan alacağınız hazın ve güzelliklerin daha fazla olmasını sağlayacaktır. Kısaca ERKEN TANI VE TEŞHİS HAYAT KURTARIYOR...
ZAMBAK : Son olarak; eklemek istedikleriniz var mı?
HAKAN : Sevgili ailem biliyorum ki; çok zor zamanlar ama inanın sevgi umut ve kabullenme bu süreci daha da kısaltabilir, daha da çekilir hale getirebilir. YAŞAM GÜCÜNÜZ HİÇ EKSİLMESİN...Sevgiyle kucaklıyorum sizleri.
--Bana ayırdığın bu güzel röportaj için teşekkürlerimi sunarken ; sağlık ve mutluluk dolu sevdiklerin ve sevenlerinle uzun bir ömür diliyorum. Hayat enerjin eksilmesin artsın herkese örnek olsun...
Sevgiler,
Zambak KAN


Kolon Kanseri Hasta Bakımı Yapanlara Öneriler Dr. Dr. Madappa Kundranda --Çeviri: Elif İnci Akçay





Yakın zamanda  kolon kanserı teşhisi konulan kişilere vermek istedıgım bazı tavsiyelerım var  Kolon kanseri olan hastalar ve hasta yakınlarının çeşitli gereksinimler ve ihtiyaçları vardır. Bu durum çok önemlıdır kanserı teshısı konulan hastanın bakım yuku bakıcısına ve etrafındakı sevdıklerıne  gecer.

Burada ben hasta yakınları için 3 ayrı önemli noktaya odaklanmak ve belirtmek istiyorum 

Birincisi, fiziksel sağlık.., peki bu neden önemlidir? hasta ya da herhangi bir birey stres altında olduğunda, bağışıklık sisteminde sıkıntıya sebep  olabilir fızıksel stres bagısıklık sistemının en onemlı etkenidir o sebeple stresten uzak durulmalıdır. Diğer bir etken olarak enfeksiyon ve diğer benzeri etkenlerden de uzak durmakta fayda var. Ayrıca bağısıklık sıstemını ayakta tutmak ıcın ve hastalıkların onlenmesıne yardımcı olmak ıcın gunde yarım saat egzersız yapmak cok onemlıdır.

Ikı numara ise bunlara ek olarak akıl saglıgını ve moral duzeyını yukarıda tutmak gelır. Bunun önemlı olasının sebebı ne olabılır? Bunun sebebı kanser hastalarının kontrollerı ve tedavı asamalarındakı moral motıvasyon ve ınanclarının yukarıda olması kanser hucrelerının daha kolay sekılde önlenebılıdıgı kanıtlanmıstır. Depresyon stres ve aıle bıreylerının bırbırıne baglılıkları bu surecı etkılemektedır . bu sebeple moral motıvasyon ve dusunce yapısı cok önemlı bır etkendır. Ruh sahlıgını korumada maneviyatla   yada yoga, meditasyon  gıbı teknıklerle motıvasyonu yuksek tutma yardımcı olabılır.

Üçüncü ve son olarak sosyalleşmek olacaktır.  Sosyal saglık nedır? İnsan sosyal bir varlık  oldugundan  ve bu nedenle hastaya yardım edecek birine ıhtıyacı oldugunda  sıkıntı zamanlarında yanında bırılerının olması  sevinçleri ve huzunlerını paylasacak kısılerın olması ve bu toplumsal desteğe ihtiyacı olması durumudur . Bu nedenle, bir sosyal destek sistemine sahip, hastaların surec ıcerısında daha etkılı tedavı yollarını gosterdıklerı gorulmustur.

Sonuc olarak hastaların aılelerı arkadasları yakınları tedavı asamasında mutlaka hastanın yanında olmaları ve moral motıvasyon olarak kendısıne yardımcı olmaları hayati önem tasır.


Kaynak:


İlk Teşhis Konulduğunda Multipl Myelom (Kemik İliği Kanseri) --Ayşin Aksu


Nisan sonu Mayıs başları tam hatırlamıyorum. Sol kolumun altında yalnızca hapşırdığım zaman bir acı duymaya başladım, önemsemedim ben onu. Diğer kolumda 3-4 yıl öncesi olan kas yırtığı gibi sandım. Kullanmamaya çalıştım kolumu, arada da ağrı kesiciler kullandım hiçbir sağlık görevlisine danışmadan. Taa ki 21 Kasım’a kadar. 3-4 gün geceleri sol tarafıma yatamaz olmuştum çünkü. Her gün erteledim. Bugün son sınıflara dersim var, konuları erken tamamlamalıyım, çocuklarım geri kalmasınlar, sonra kalan günlerde de bol bol soru çözerim vb. nedenlerle gitmedim doktora. 21 Kasım da da son saate kadar dersime girdim. Okuldan çıkarken karar verdim bugün doktora gideyim diye ama o kadar çok fikir değiştirdim ki. Her trafik ışığında önce hastane tarafına sinyal veriyor sonra vazgeçiyordum. Veee hastanedeydim. 

Mememde bir şey var diye düşündüğüm için genel cerraha gittim. Elle meme muayenesi yaptı doktorum. Ele gelen kitle yoktu. Yaşınız 45 o nedenle ultrason ve memografi öneririm dedi. Önce istemedim sonra kabul ettim. Sonuçlar çıktığında mesai saati çoktan bitmişti. Sol kolumun altında bir şey görülüyordu ama tomografi çekilmesi öneriliyordu. Memede hiçbir şey yoktu. Sonucu gören doktorum hemen acil girişi yaptırarak tomografi çekimi yaptırdı. Sonuçları ertesi gün aldım: Sol 3. Kaburgamda 3.5-5.5 cm. ebatlarında kitle. Önce ameliyat önerdiler bir üniversite hastanesinde. Ancak ameliyat öncesi yapılan tetkiklerde troit değerlerim normal çıkmadı. Endokrin servisi de o gün çalışmıyordu. Pazartesi için gün alındı. Ameliyatımı yapacak olan doktor beklemememizi özel bir hastanede endokrin servisine gitmemizi önerdi. Özel hastanenin hem endokrin hem de göğüs cerrahından randevu aldım. Göğüs cerrahı olan hekim ameliyatın çok kolay olduğunu ama öncesinde bir HEMATOLOJİ uzmanının sonuçlarımı değerlendirmesi gerektiğini söyledi. Hemen kabul ettim. 

Hematolog hikâyemi dinledi, sonuçlarımı inceledi. “Sizde kan sonuçlarınıza göre bir hematolojik hastalık var gibi görünüyor ancak kesin teşhisi kemik iliği biyopsisi yaparak konulabilir” dedi. Onun da dediğini kabul ettik ama bu hematolojik hastalık ta nedir, nasıl bir hastalıktır. Demek aklımıza bile gelmedi. 

Sonuçlar bir hafta sonra 3 Aralıkta çıktı: Multipl Myelom (Kemik İliği Kanseri) Ben bu isimde bir hastalığı ilk defa duymuştum. 

Doktorum birkaç tetkik daha yaptı. PET çekildi. (Başka organlarda da metastaz var mı belirlemek içinmiş sonra öğrendim.) 5 Aralıkta ilk kemoterapimi aldım. Kemoterapi nedir? Neden bu tedavi uygulanıyor? Başka tedavi seçenekleri var mıdır? Bu süreçte nasıl davranmalıyım? Ailem bana nasıl yardım edebilir??????????????????????? 

Hiç bu soruların yanıtını almadan, hatta aramadan ilk kemoterapimi aldım. Her gün ailem ya da arkadaşlarım arıyordu bulantın var mı, nasılsın diye. Hiç birimiz de bilmiyorduk ki yan etkileri birkaç gün sonra ortaya çıkacak. Bu yan etkiler de ilaçlar ile yok edilebilir. Yeter ki bunların neler olduğunu bilelim ve buna da hazır olalım.

Ayşin Aksu 

Kanserden sonra çalışma hayatına geri dönüş --Uzman Psikolog Pelin Erbil


Psikoonkoloji alanında yapılan klinik çalışmalarda kanser tedavileri sırasında çalışma hayatlarına devam eden kişilerin, hastalıksız kişiler kadar üretken olabildikleri tespit edilmiştir. Tedavileri ve fiziki durumları müsait olan hastaların tedavi sırasında iş hayatlarına devam edebilmeleri hastalığın yaratabileceği “yaşam kesintisine” olanak vermez.

Kanser tedavilerini bitiren ve hastalık öncesinde çalışma hayatında aktif olan 10 hastadan 8'i tedavilerin bitiminde çalışma hayatına geri dönmeyi planlamaktadır.  Bu geri dönüş, hayatta yeni bir sayfanın açılması, hastalığın
geride bırakılması, istekli bir eylem olmasına rağmen bazıları için beklenilen özellikte değildir. Sağlık durumunun imkan vermesi durumunda tedaviler sırasında veya sonunda çalışma hayatına başlama kişinin kendine güvenini arttıracaği gibi, hastalık öncesi kimliği ve yaşam seviyesini devam ettirme açısından yapılan büyük bir gayrettir.

“İşe geri döndüğüm gün, her şeyin bitmiş olduğunu kesinlikle anlayacağım”. Bir çok hasta için tedavilerden sonra çalışma hayatına geri dönebilme, bitmiş bir sayfa niteliğindedir. Kanser hastalığının tamamen geride kaldığı düşüncesi yaygındır.

Çalışma hayatına geri dönüş, normal hayata geri dönüş olarak algılanmasına rağmen “kanser” teşhisi konmuş bir kişi hayatında her an hastalığın tekrarlanması korkusunu da yaşar.  Aslında çalışma hayatına geri dönüş hastanın yanlızca iş hayatına dönmesi değil aynı zamanda sosyal hayata da geri dönmesidir. Çünkü dönem dönem kanser ve tedavileri kişinin kendisini yalnız ve izole hissetmesine neden olabilmektedir. “Hasta” pozisyonundan çıkıp üretken hayattaki yeni rolüne girmek bir çok kişide heyecanlı bir bekleyiştir.

Aslında işe dönüşte kişi hastalık süresince yaşadığı deneyimlerden dolayı farklılaştığını işe başlamadan evvel hissetmeyebilir. Institut Curie bünyesinde yapılan bir çalışmaya göre, hastaların 61% eskiye oranla kendilerini daha yorgun hissettiklerini ve 33% hafıza ve dikkat toplamada zorlandıklarını belirtmişlerdir. Aynı çalışmada hastaların 1/5 i terfi imkanlarından faydalanamadıklarını, kenara sıkıştırılmış hissini yaşadıklarını belirtmişlerdir.

Geçirilen hastalık deneyimiyle ilgili olarak iş arkadaşlarıyla paylaşımda bulunmak ve bu paylaşımın oranı kişinin karar vereceği bir konudur. Bazı iş ortamlarında bu bilgilerin paylaşılmaması tercih edilir.  İş hayatında kendinize yakın hissettiğiniz ve samimi olduğunuz kişilerle bu bilgileri paylaşıp, diğerlerine söyleyebileceğiniz değişik açıklamalar üzerine yorumlar yapabilirsiniz. İşe dönüşte hastalığınız ve tedavileriniz hakkında herkesin farklı yaklaşımlarda bulunduğunu gözlemleyebilirsiniz. Bazı iş arkadaşları size ne şekilde yardımcı olabileceklerini sorgularken, diğerleri kendinizi rahat hissetmenize imkan vermezler. Bazı kişiler hastalığın başlarına gelebileceği endişesinden dolayı  konudan mümkün olduğunca uzak durmaya çalışırlar.

Aslında kanser ve tedavileri, kişinin normal hayatında bir duraklama dönemi olarak görülmektedir. Çünkü hasta ve yakınlarının yaşamları, hayat gayretleri belli bir süre hastalığın tedavisi üzerine yoğunlaşmaktadır. Tedavilerin tamamlanmasını takiben çoğu zaman hayat içerisinde “kanser öncesi” ve “kanser sonrası” zaman dilimleri olarak ifade edilir. Kanser deneyimini yaşayan kişiler, çoğu zaman hayata karşı  farklı bir bakış geliştirirler. Bazı kişiler hastalık sonrasında kendilerini tanıyamadıkları kadar değişim geçirdiklerini belirtirler. Büyük değişimlerle hayata devam etmek bir çok kişi için uzun dönem psikolojik çalışma gerektiren bir süreçtir. Kişinin kendine yönelttiği sorgulamalar ve yaşadığı belirsizlikler iş hayatının ritmine uymasına engel olabilecek niteliktedir.

Bazı kişiler için durum farklıdır: yaşadıkları dönemin sonunda eski sorumlulukları almak ve iş pozisyonuna geçmek zor gelebilir.

İşten ayrı kalma süresinin 1 seneyi geçmesi durumunda, iş hayatına dönmek ve uyum daha da zorlaşır.  1 senelik süre içerisinde kollektif çalışma farklı bir ritim almıştır, hastalık süresince yerine başka bir kişi alınmış olabilir. Çalışma hayatında ki arkadaşlar kişinin tam olarak hastalık sırasında neler yaşadıklarını bilemezler. Hastalık sürecinden sonra işe başlayan kişinin eskisi gibi olmasını beklerler.

Tedaviler sonunda işe dönüşü zorlaştıran konular:

Tedavilere bağlı halsizlik,
Depresyon ve endişeden kaynaklanan uyku bozuklukları,
Hastalığın tekrarlayacağına dair düşünceler,
Eski pozisyonunu bulamayacağına (tedaviler süresince yerine başka bir kişinin atanması) dair endişeler,
Kendine güvenin azalması,
Eski pozisyondaki gelir şartlarını kaybetme endişesi,
Üstlerinin ve çalışma arkadaşlarının kendisine duydukları güveni kaybettiklerine dair korkular.

Hastalık sonrası işe dönüşü nasıl kolaylaştırılır:

Tedaviler süresince iş yeri ve iş arkadaşlarıyla iletişimin devam ettirilmesi,

Hayal kırıklığını ve sürmenajı önlemek açısından ilk günden başarı beklentisini çok yükseğe koymayıp, mevcut fiziksel ve psikolojik yeterlilikle iş hayatına başlamak,

İşe başlamadan evvel çalışma arkadaşlarınızla hastalığınız konusunda ne dereceye kadar paylaşıma gireceğinize karar verin:

Arkadaşlarınızın hastalığınızı görmezden gelmelerini mi istersiniz?

Arkadaşlarınızla tedavi ve yan etkilerini paylaşmayı ister misiniz?

Arkadaşlarınızın size hastalıksız bir kişi gibi mi davranmalarını istersiniz?

Arkadaşlarınızla sınırlı bir paylaşımımı tercih edersiniz?

Yakın çevre ve arkadaşlardan gelen yardım taleplerini kabul edin,

İşe geri dönüş döneminde karşılaştığınız iş paylaşımı konusundaki sorunlarla ilgili olarak üstlerinizle konuşun,

İşe geri dönüş döneminde psikolojik yardım alın.

Uzman Psikolog Pelin Erbil 


İlaç Takip Sistemi Nasıl Kullanılır --Derleme: Aral Davut Eserli

     1--  İlaç takip sistemi (its) nasıl kullanılır. Önce ilacın barkodu bulunur.

2    -    Sonra “itsportal.saglik.gov.tr” adresine girilir. (chrome, mozzilla ve internet explorer üçünde de çalışıyor)
   3- Sağ üst köşede “ilaç sorgulama” bölümü tıklanır. 
4-      Karekod okuyucusu 2 türlüdür. ”Webcam ile sorgulama” ve “Barkod ile sorgulama” biz Barkod’u kullanalım. 
5-  Barkod No (01)  ile başlayandır ve (01) girilmez.
Seri No (21) ile başlayandır ve (21) girilmez. 6 haneli güvenlik kodu girilerek “sorgula”ya basılır.
6-      Sistem yavaştır bastıktan sonra birkaç saniye bekleyiniz. Hemen sağda İlaç adı, Barkod no, Seri no, Parti No, “Son kullanma tarihi”, Ürün durumu gelecektir.
7-      “İlaç sisteme kayıtlıdır” derse güvenle tüketebilirsiniz… (Geçmiş olsun)
lakin
“İlaç sistemde kayıtlı değildir, lütfen durumu bildiriniz.  “ gibi bir uyarı ve altında da
“Bu ilacı bildir” yazısını görürseniz.
Tıklayıp:
İsminizi”, “ilacı nereden aldığınızı” ve “telefon numaranızı” giriyorsunuz ki ben girdim bakalım geri dönüş yapılacak mı diye. Bildirim başarıyla yapıldı. Duyarlılığınız için teşerkkür ederiz. Diye bir yazı geldi, “teşekkür” yazmakta sıkıntı çıksa da güzel sistem.


Önemli Not: *** her türlü sorularınız için: its@saglik.gov.tr ye mail ya da 0312 218 30 00 ‘a telefon açabilirsiniz gece 00:30 da telefonu açmışlardır. 




İçimizden Biri Sevilay Öztürk -metastatik meme ca ile dans

Her ne kadar farklı farklı bicimlerde yasasak da, yüreğindeki korkuları, endiseleri, kaygıları, yorgunlukları aynı olan kişileriz. Ve böyle hissetmekte de coooook haklıyız! Gerektiginde zayıf olma hakkını da vereceğiz elbette kendimize. Olumsuz gibi gorunen bu duyguların bazı anlarda derin yasanması gerekiyorsa bırakın öyle yasayalım, aksi icin direnc gosterdigimizde tıpkı bir canta hırsızının direnen mağdurun koluna daha fazla asılması gibi bu duygular da bize daha cok yapısır. ''KABUL ETMEK'' bu isi yarı yarıya çözmek demek. Ben Meme Ca danscısıyım. 4. yılıma girecegim.Tıbbın 4. evre diye nitelendirdigi bir kategorinin icindeyim. 

Bu surec icinde dönem dönem ameliyat masasına uzanıp bazı parcalarımı orada bıraktım. Simdi dönüp bakıyorum ve kalanın, gidenlerden hala cok daha buyuk oldugunu goruyorum. Bu yuzden beni terk etmis parcaciklari dert edemem; cunku mutlu olmam icin gerekli cogunluk hala burada ve benimle. Tüm bu zaman icerisinde giden dostlar, sevgilier de oldu; olsun kalanlar bu alanda da daha coktu :))). 

Kendizi bastan asagı sevin, her hücrenizi sevin. Daha önceleri yere dokuluyor diye kızdıgım saclarımı kemoda kaybedip , tekrar uzattıktan sonra yere dusenleri gördükçe mutlu oluyorum, onları bile seviyorum artık, istedikleri gibi ucusabilirler yerlerde :)) Vucudumdaki centikleri de seviyorum bence cok havalı :))) 

Metastazları olup da mutsuz olan dostlar; bunu soyleyebiliyor olmanın bile hala hayatta olmanın bir gostergesi olduğunu, butunun parcadan her zaman çok daha buyuk oldugunu lutfen unutmayın. Ben evreye mevreye de takılmıyorum, her sabah 5.45 de kalkıyor, tekrar güneşi görebildiğim için şükrediyor ve isime gidiyorum. 2027' de emekli olurum canım isterse :))). Hepinize kucak dolusu sevgilerrrr!

Sevilay öztürk 

Rahim Agzi Kanseri Testi (Pap testi) ile ilgili Kadınların Bilmesi Gereken 5 Gerçek --Ceviri: Filiz Songul

Pap test yaptırmak gününüzün en eğlenceli parçası olmayabilir. Evet, test çok basittir. Fakat bacaklarınızı üzengilerin üstüne koymak çok garip ve rahatsız edici olabilir.

Yine de bu hayat kurtarıcı test, kısa süreli rahatsızlığa değer. Çünkü Pap Testi ile, rahim ağzı kanserine çevirmeden önce anormal hücreler bulunur ve temizlenir
Anderson Hastanesi Jinekolojik Onkoloji Bölümünden Prof.Dr. Andrea Milbourne, bu testi neden geciktirmemeniz gerektiğine dair 5 sebebi sizinle paylaşıyor.
1. Rahim ağzı kanseri semptomları belirsizdir.
Rahim ağzı kanserinin ikaz sinyalleri anormal vajina kanamalarına ve akıntılarına benzerdir ve belirsizdir. Birçok kadın bu semptomları olağan durumlarla karıştırır.
Bu nedenle, en iyi şansınız, rahim ağzı kanserini peryodik testlerle mümkün olduğunca erken yakalamak ve tedavi etmektir.
2. Sağlıklı bir cinsellik için Pap Test bir ihtiyaçtır.
Fazla cinsel faaliyet HPV virüsüne yakalanma ihtimalini artırır. Bu virüs birçok rahim ağzı kanseri vakasına sebep olmaktadır. Cinsel yönden aktif olan kadınlar hayatlarının bir noktasında HPV virüsüne maruz kalacaklardır.
Maalesef, kondom kullanmak HPV’ye karşı % 100 koruma sağlamaz. Bu nedenle, eğer cinsel yönden aktifseniz, düzenli Pap Test yaptırmanız şarttır.
Neyse ki sıvı esaslı Pap test ve yüksek risk HPV testi gibi günümüzün tarama testleri anormal hücrelerin tespitinde de çok iyidir. Artı, bu yeni metotları kullanmakla her yıl Pap Testi için gitmek zorunda kalmıyorsunuz. 
Hangi testi ne zaman yaptırmanız gerektiğini bulmak için bizim geliştirdiğimiz Kadınların TaramaTestleri Kontrol Listesini kullanabilirsiniz.
3. HPV aşısı Pap testi yerine geçmez
HPV aşısı bazı rahim kanserlerine karşı kadınları korur. Fakat, bu aşıyı olmak düzenli Pap testlerine son vermek anlamına gelmez.
 Prof. Dr. Milbourne diyor ki “HPV aşısı ile kendinizi güvende hissetmeniz bir hatadır.  Bu aşı sizi bütün HPV tiplerine karşı ya da cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı korumaz. Ve, bu aşı üç dozun tamamını almadıkça işe yaramaz.”
 
 
4. Pap testi yaptırmaya gücünüz yeter
Eğer sağlık sigortanız 23 Eylül 2010 tarihinden sonra başlıyorsa Pap testini de kapsar. Bunun anlamı katkı payı ödemenize gerek yok. Bu değişiklik son zamanlardaki Ekonomik Bakım Yasasının bir parçasıdır.
Bu guruba düşmüyorsanız, “Sağlığı Koruma Reformu” başlıklı makale3mizi okuyun ve yapılan değişikliklerin sizin için ne anlama geldiğini öğrenin.
Sigortanız olsa da olmasa da birçok şehir ve ilçe, indirimli veya parasız Pap testi imkanı sunmaktadır.
5. Pap testi için çok da yaşlı olmayabilirsiniz.
Eğer 65 ve yukarı yaştaysanız ve cinsel yönden aktifseniz Pap testi için doktorunuzla konuşun. 65 ve üzeri yaştaki bir çok kadın Pap testine ihtiyaç duymazken, son 20 yıl içerisinde erken dönem kanser veya kanser tedavisi görmüşseniz hala Pap testine ihtiyacınız olabilir.
Eğer son 20 yıl içerisinde erken kanser veya kanser tedavisi olarak rahim ameliyatı olmuşsanız Pap testi yaptırmaya devam etmelisiniz.
Eğer 65 ve üzeri yaştaysanız ve cinsel yönden aktif değilseniz  ve ayrıca;
·         Ard arda üç veya daha fazla Pap testi normal çıktıysa veya Pap ve HPV testi birlikte negatif çıktıysa,
·         Son 10 yıl veya gerisinde yapılan Pap testlerinde anormal sonuçlar çıkmadıysa,
·         Son 20 yılda anormal Pap testi nedeniyle herhangi bir tedavi görmemişseniz ,
Pap testi yaptırmanız gerek yoktur.
Arkadaşlarınızı ve ailenizi test yaptırması için cesaretlendirin.
Size yakın kadınların Pap testi randevularını hatırlatıcı mesaj gönderin. Bu konunun sizin mesajlarınızda bir linke dahil olup olmadığından emin olun.
Düzenli Pap testi yaptırarak rahim kanserini önleyecek güce sahip olacaklarını arkadaşlarınıza ve ailenize hatırlatın.
 MD Anderson Hastanesi Kanser Önleme Merkezinde kendi önleme planınızı yapabileceğinizi ve Pap testlerini yaptırabileceğinizi biliyor musunuz.  Bu merkezi arayarak bir randevu takvimi oluşturabilirsiniz.
 

Sevgili Bedenim -Ceviri: Filiz Songul

Sevgili Bedenim,

2006 yılında egzersizden sonra sınıfa döndüğümde derinin hemen altında küçük bir nodul keşfettiğim zaman fazlaca endişelenmemiştim. Hepsinden öte, 56 yaşındaydım, fitness eğitmenliğinde 30 yıllık bir tecrübeye sahiptim, 25 yıldır vejeteryandım, ve iki yıldır da bir vegandım.  20 yıllık evliliğim birlikte geçmiş ve kızım ilk kez, evden uzakta, Brighton’da üniversitede yaşıyordu,

Teşhis damdan düşer gibi birden geldi ve ilk reaksiyonum sırf panikti. Bedenim, sana ilk sorum; neyi yanlış yaptım? Sen, sevgili bedenim, iyi bir fiziğe sahiptin, sağlıklı bir hayat stilin vardı, fakat bir ya da iki göğsünü kaybetme, ya da daha kötüsü, ölüm ihtimali ile karşı karşıya geldin.
Ameliyatta lumpektomi yapıldı ve lenf düğümleri alındı. Şükür ki ufak bir yara izi vardı. Fakat göğüslerin simetrisi değişmişti. Ameliyatı takip eden günlerde kolumu kaldıramıyordum, şiddetli sancılar devam ediyordu. Bugün o göğsümde hassasiyet olsa da kendimi çok şanslı hissediyorum.
Bazı zor kararları almak zorundaydım. Kanserin saldırgan olduğu, kemoterapi ve radyoterapinin ardından 5 yıl süresince östrojen engelleyici Tamoxifen kullanmam gerektiği konusunda bilgilendirilmiştim. Dehşete kapılıyordum, ama profesyonel tıbbı tavsiyeler almakta ve tedavide fikir birliği sağlamakta kararlıydım.

Böylece sevgili bedenim, saçlarını kaybettin, yorgunluk ve ateş basması yaşadın, kilo aldın, hatta kolundaki damarlar çöktü. Her kemo tedavisinden sonra hastalandın, grip benzeri semptomlar nedeniyle bağışıklık sistemini kuvvetlendirici ilave enjeksiyonlara ihtiyaç duydun. Her seferinde yaklaşık 9 gün boyunca keyfsizdin. Üstüne üstlük evliliğim bozuldu.
Bir başka zor karar daha almak zorundaydım ve yaşamam için ve kızım için hayatımın bu karara bağlı olduğunu hissettim
O zamandan beri fiilen hayatımı yeniden kurmaktayım. Boşandım, fitness eğitmeni olarak tam gün çalışma hayatına geri döndüm. Geçen yıl kalifiye eğitmen olarak seçildim.
Kendim için biraz zaman harcadıktan sonra, kanserden kurtulan eski bir arkadaşımla yeni bir ilişkiye başladım. Bana destek olan sıcak bir ilişkimiz var.
Egzersizlere devam ediyorum ve bir miktar et ve balık dahil ederek diyetimi değiştirdim. Denge her şeydir. Şu anda kendimi Tamoxifen sonrasına göre daha iyi ve daha sağlıklı bir ağırlıkta hissediyorum. Bazen endişeleniyorum, fakat menopoz semptomlarına da alışıyorum. Masaj yapılacak basınç noktalarını buldum ve kuru derinin üzerine sürdüğüm Hindistan cevizi yağı ücretsiz terapi gibi geliyor. Hassasiyet nedeniyle uzun süredir saçlarıma ağartıcı bile sürmedim.
Oyun yazıyorum, yağlıboya resim yapıyorum, baloya gidiyorum. Ne kadar sevgili bir beden olduğunu tahmin et. Bu günlerde hatırlamaya çalışıyorum ki “yağmur olmazsa gökkuşağı da olmaz”.

 

KEMOTERAPİ VE RADYOTERAPİYE BAĞLI İŞTAHSIZLIK YAŞIYORSANIZ -Uzm. Diyetisyen Dilsat Bas

Tedavinizin neden olduğu iştahsızlık durumunu azaltmak veya ortadan kaldırmak için günlük beslenmenizde aşağıda sıralanan önerilere uymanız yeterli beslenmenizi sağlamanıza yardımcı olacaktır.

Güne mutlaka erken başlayınız ve kahvaltı öğününü kesinlikle atlamayınız.

Azar azar sık sık besleniniz, günlük öğün sayısını  5-6 öğün şeklinde düzenleyiniz.

 Su ve sulu yiyecek ve içecekleri yemeklerden hemen önce ve yemek yerken içmeyiniz.

Besin değeri yüksek yemekler ve ara öğünleri sıklıkla tüketmeye çalışınız. Örneğin; yumurta ile terbiye edilmiş veya kıyma- sebze ilave edilmiş çorbalar, etli yemekler, krep, bol peynirli sandviç veya tost,omlet, fırında makarna, muzlu süt ,dondurma ve dondurma ilave edilmiş meyve salataları, ayrıca sütlü tatlıları hazırlarken süt tozu ilave ederek protein açısından daha zengin bir tatlı yapmak veya muhallebiye yumurta ilave ederek protein değerinin arttırılması vb)

Sevdiğiniz yiyecekleri protein ve enerji yönünden zenginleştirmeye çalışınız. Çorba çeşitlerini terbiyeli çorbalardan seçiniz veya çorbaları nohut , kurufasulye gibi kuru baklagil ilavesi ile hazırlayınız, sebze yemeklerini küçük köfteler ekleyerek hazırlayınız veya beşamel sos ile sebze öğreten şeklinde hazırlamayı tercih ediniz, sabah kahvaltıda mutlaka yumurta tüketiniz ve yumurtayı hergün farklı şekillerde hazırlayarak daha keyifli tüketmeye çalışınız. Peyniri çorba ve et yemeklerinde ilave olarak kullanınız. İçecek olarak süt ve ayranı tercih ediniz, kahvenizi mutlaka süt ilaveli tüketiniz veya tamamen süt ile hazırlayınız.

Ana ve ara öğünleri hoş bir atmosferde tüketmeye özen gösteriniz .Mümkünse sevdiğiniz kişilerle veya sevdiğiniz bir programı izlerken yemek yiyiniz.

Dolgunluk ve şişkinlik hissini azaltmak için enerji yoğunluğu yüksek içecekler öğün aralarında tüketilmelidir. Örneğin; ayran, cacık, süt, meyveli süt gibi.

İştahı arttırmak için doktorunuzun izin verdiği ölçüde hafif egzersiz deneyebilirsiniz.

 
Kendinizi iyi hissettiğiniz zaman dilimlerinden yeterli beslenmenizi sağlamak için yararlanmaya çalışınız. Örneğin ; kahvaltı genellikle günün en iyi öğünüdür bu nedenle kahvaltı öğününüzü zamanında ve özenle yapınız kesinlikle geçiştirmeyiniz.

Beslenme düzeninizi takip etmek için beslenme günlüğü tutmayı deneyiniz. Bu günlüğe 
yediğiniz yiyecek ve içecekleri miktarlarınıda belirterek  kaydediniz. Yediğiniz yiyeceğin yanına bu öğünü tüketirken yaşadığınız duyguyu yazmak daha sonraki günler için faydalı ipuçları oluşturmanıza yardım edecektir. Haftada bir kez aynı kıyafetler ve mümkünse aynı tartıda tartılarak ağırlık takibinizi beslenme günlüğünüze kaydediniz. Devam eden ağırlık kaybınız var ise mutlaka doktorunuz ve diyetisyeniniz ile paylaşarak size özel önerilerini isteyiniz.


Uzm .Dyt.Dilşat Baş