Melekler Savaşçılar ve Kanser --Çeviri: Pınar Söylemez



Bu yazı beni çok etkiledi. Bazen sözün bittiği yerde elden kayıplarımızı kabullenmekten başka birşey gelmiyor. Ama bazılarımız bu acıyı harekete ve başkalarına desteğe çevirmeyi başarabiliyor. Donna’nın annesi Mary Tyler gibi. Az görülen çocuk kanserleri için araştırmalara yeterli bütçe ayrılmadığını ve tedavi bulmak younda gereken hızda çaba gösterilmediğini bizzat yaşamış ve bu yönde değişim ve çözümün parçası olmaya karar vermiş. Başka ailelerin canı yanmasın istiyor.
Cok az rastlanan çocuk kanserlerinde tedavi ve araştırmalara yoğunlaşılması ve öncelik tanınaması için çalışıyor.

Kanser ve savaştan bahsettiği bölüm bir kez daha kanserle dans ifadesinin yerindeliğini hatırlattı bana. Her savaşın bir kazananı ve kaybedeni var oysa kanserle dansta herkes aynı yönde adım atıyor.

Sevgiyle kalın.

Et

Bir çocuğun sizden önce ölmesi kolay bir şey değildir. Ebeveynlerin (bazen erken olsa da) önce ölmeleri gerekir. Ne yazık ki, her zaman bu sıra yaşanmıyor. Ve bazen çocuklar ebeveynlerinden önce ölürler.
Çocuğunu kaybeden ebeveynler olarak bizler nasıl hissettik, bu durumla nasıl baş ettik? Kocam ve ben kabullenmeyi seçtik. Kızımızın kanser olduğunu, onun milyonda bir çocukta rastlanabilecek tedavisi olmayan bir beyin tümörüne sahip olduğunu kabul ettik. Onun kanser türüyle alakalı "papillary meningioma" çok az bilgi olduğunu ve Donna’nın doktoruna yardımcı olabilecek tedavi yönteminin olmadığını kabul ettik.
Yapabileceklerinin en iyisini yaptılar, fakat kanser araştırmacısı bir aile üyemizin söylediği gibi, Donna için yapılanlar samanlıkta iğne aramak gibiydi. Böylece bizde doğal düzene meydan okuyan şeyler olduğunu kabul edebilmek için elimizden geleni yaptık.
Çocuk kanserlerine teselli bulabilmenin bir çok metaforu var. Ölen çocuğumuz bir meleğe dönüştü, bizden önce Tanrı ile birlikte olmaya gidecek kadar şanslıydı...ama bu insanı rahatlatmıyor.
Çocuklarla ve yetişkinlerle kanser hakkında konuşurken kullandığımız kelimeler, kanser hakkındaki ve ona yakalanan kişiler hakkındaki düşüncelerimizi ifade eder. Hayatta kalanlar, "zafer kazananlar", hayatta kalamayanlar, "melek olanlar" ve ya "daha iyi bir yere gidenler"dir.
Geçen hafta okuduğum bir tanım, saygın bir kanser uzmanı, hastalık sonucu ölenler için "kanserle savaşıp teslim olanlar"  yazmıştı.
Ahhhhh.
Kelimeler insanları etkiler. Benim dört yaşındaki kızım agresif bir beyin tümöründen öldü. Tedavinin başlarında, hem kendimi hem Donna’yı bir savaşçı gibi kabul etmiştim. Sonra bir gün ona baktım, benim güzel ve savunmasız kızım bir savaşçı değildi. Silah tutamazdı, stratejiler üretemezdi, komutana cevap veremezdi. Donna bir savaşçı değildi, sadece bir kız çocuğuydu.
Çok yaygın olan "kanserle savaşmak"  benzetmesinden hep uzak durmaya çalıştım. Bir savaşta, kazanan ve kaybedenler vardır. Bu durumda hastalığı atlatanlar "zafer kazananlar" hastalık tanısı konduktan sonra hastalığı diğerlerine göre daha agresif seyir izleyenler veya enfeksiyon gibi bazı beklenmeyen şartlarla karşılaşanlar "kaybedenler" ve ya  "savaşıp kansere teslim olanlar".
Benim kızım kaybeden değildi ve teslim olmadığından eminim. Ölmeden bir gün önce okuluna devam ediyordu. Bu size teslim olmak gibi mi geliyor? Bana gelmiyor...

Kaynak:





Hiç yorum yok: