Kanser Hastalığı Çocuklara Nasıl Söylenmeli Bölüm 2


Bu yazının tümü kaynak bölümünde de belirtildiği gibi http://vekansergitti.blogspot.com/search?q=pelin+erbil
internet sitesinden alıntıdır, Dida Hanımın izniyle yayınlıyoruz. ‘Kansersiz Yaşam Derneği’ kurucusu Dida Kaymaz’a ait bu sitede harika yazılar var, fırsat buldukça göz gezdirmeniz dileğiyle. Uzman Psikolog Pelin Erbil'in yazısının 2. bölümü.

Konuşma yöntemleri:

• “Hastayım, hastalığımın adı kanser.Doktorum bana bir tedavi önerdi. Tedavi sırasında bazen kendimi yorgun hissedeceğim ama genelde kendimi eskisi gibi hissedeceğim. Kendimi eskisi gibi iyi hissedeceğim zamana kadar, /annen/büyükannen/halan/teyzen/abla senin bakımın için yardımcı olacaklar.

Öz bilgi en işe yarayan yöntemdir. “vücudumdaki bazı hücreler çok hızlı büyüyorlar. Bu hücreler bir tümör oluşturdu. Doktor ameliyatla bu tümörü alacak”.

• “Hastalığım beni üzüyor. Sen benim için çok büyük bir yardımsın. Senin de kendini üzgün hissetmen doğal. Ancak annen/baban senin her zaman seveceğiz”.

• “Vücudumda olmaması gereken bir kitle her geçen gün büyüyor. Hastalığımın adı kanser. Doktor ameliyatla bunu aldı. Ancak tekrar geri gelmemesi için başka tedavilerde görmem gerekiyor. Kanser hakkında soruların olursa bana sor. Kanserle ilgili korkutucu şeyler 
duyabilirsin, ancak değişik kanser türleri var. Durumumla ilgili olarak sana bilgi veririm”.

• “Kanser vücudumda büyümeye çalışıyor. Bu durum beni çok üzüyor. Bu hastalıktan kurtulmak için çok kuvvetli ilaçlar almam gerekiyor. Doktorum bu hastalık konusunda deneyimli. Bu tedavinin bana faydalı olacağından eminler”.

Bazı durumlarda kanseri anlatan kitaplardan kullanılabilinir.

1. Kanser kelimesi yerine başka kelimeler ve/veya benzetmeler kullanmamak gerekir,
2. Çok detaylı tıbbi bilgiler vermekten kaçının,
3. Radyoterapi veya Kemoterapi kelimeleri yerine TEDAVİ kelimesini kullanmak daha uygun olur,
4. Test sonuçlarını beklerken duyulan sıkıntı ve endişelerden veya ekonomik zorluklardan konu açmayın,
5. “Bilmiyorum” demekten korkmayın,
6. Konuşmak istemeyen bir çocuğu konuşmaya zorlamayın.


Konuşmayı kim yapmalı?

En iyisi ebeveyn tarafından bu bilginin çocuğa verilmesidir. Çok zorlayıcı bir durumdur ve bunu kolaylaştırıcı bir bilimsel yöntem yoktur. Konuşma sırasında ağlamak ve üzüntüyü belli etmek kabul edilebilinir hislerdir. Ağlamak, çocuğunda ağlamasına imkan verir, beraber ağlamak duygularımızı paylaşmak ve destek görmemiz konusunda yardımcı olacaktır. Hastanın kimin söyleyeceği konusunda karar vermesi en doğalıdır.

Eğer hasta konuşma konusunda kendini hazır hissetmiyorsa, hastanın eşi veya aileye yakın bir kişi bu görevi üstlenebilir. Aynı zamanda, hastanın dileği doğrultusunda, onkolog, psikolog veya hemşirede çocukla konuşup hastalık hakkında bilgi verebilirler. Üçüncü şahısların çocukla konuşmaları durumunda konuşma sırasında hastanın hazır bulunması ve/veya konuşulanlar konusunda bilgi sahibi olmasi tercih edilen bir durumdur.

Ne zaman söylemek gerekir?

Teşhis koyulmasını takiben tedavilerden önce, çocuğa durum hakkında bilgi verilmelidir. Herşeyi aynı anda söylemeye gerek yoktur. Sık ve öz verilecek bilgiler daha kolay algılanır. Tedaviye başlamadan evvel ve tedaviden sonra ne şekilde tedavi olduğunuza dair bilgi vermek gerekir. Tedavilerin yan etkileri ve olusabilecek değişiklikler, hislerimiz, ev hayatında oluşabilecek değişikliklerden de bahsetmekte fayda vardır.

Kemoterapi ve radyoterapi gibi tedaviler hastanın kendini yorgun ve irritable hissetmesine neden olur. Bu bilgiler tedavi esnasında çocuğun durumunuzu anlamasına yardım eder. Tedavilerin bitiminde yine çocuğunuza tedavilerin bittiğine dair ve olası değişiklikler konusunda bilgi verilmesi gereklidir.

Çocuk hastalık konusunda bir soru sorduğunda veya ebeveynin durumundan endişelendiğinde konuşma ortamı yaratıp çocuğu rahatlatmak gereklidir.

Genelde çocuklar soru sormak istediklerinde uyku saati öncesini veya yatakta oldukları zamanı seçerler. Soruları cevapsız bırakmamak gerekir. Uyku öncesi saati önemli bir konuyu konuşmak için uygun bir zaman değildir. Zira duydukları bilgilerle, uyumaları gecikebilir veya yanlız kalacakları süre uzun olduğundan kendi başlarına düşüncelere dalarlar.

Eğer uyku zamanında konuşmak kaçınılmaz bir durumsa, çocuklara destek vermek açısından uykuya dalmalarını beklemek en iyi davranıştır.

Bir çok çocuk hastalığın kendileri yüzünden olmadığı konusunda emin olmak ister.

Göstermeselerde çocuklar:

Kendilerini incinmiş hissedebilirler Uzun süre suçluluk duygusuna kapılabilirler

Çocuklar eğer okula gidiyorlarsa, sınıf ve rehberlik öğretmenleriyle konuşup, hastalık hakkında kısa ve öz bilgi verilmesi gereklidir. Okulun bilgilendirilmesi sırasında diğer veli ve okul öğretmenlerinin konu hakkında bilgilendirilmelerinin istenip istenmediği belirtilmelidir.

Çocukların yaşları büyüdükçe hastalıkları ve hastalığın gerektirdiği tedavi yöntemlerini daha kolay anlayabilirler. Çocukların yaşları neyi anlayabilecekleri konusunda bir göstergedir. Açık ve dürüst olarak yapılandırılacak konuşma çocuğu bilgilendirmede esas teşkil eder.

Çocuklardan hastalığı saklamak, kendilerinin önemsenmediğini, korku ve fantazileriyle yanlız bırakıldıklarını, duygularının önemli olmadığı hislerini duymalarına neden olur.

1. Teşhisten sonra ilk tedaviden önce çocuğunuza bilgi verin

• Çocuklar gözlemcidir. Rutin davranışlardaki değişimleri fark ederler, endişe, kızgınlık ve gizlice ağlamaları anlarlar.
• Bilgi alamayan çocuk, bambaşka nedenlerden dolayı kendinizi üzgün, kızgın hissetiğiniz sonucunu çıkarabilir.
• Çocuk sorunun çok daha kötü olduğunu düşünebilir, kendini yanlız hissedip korkabilir.

2. Bilgiyi az-öz tutun çocuğun yaşına göre bilgi verin.

• Küçük çocuklar için kanser bir kitledir veya olmaması gereken bir birikintidir.
• Daha büyük çocuklar için biraz detaylı bilgi verilebilinir. Kanser vücuttaki bazı hücrelerin normal dışında büyümesi şeklinde açıklanabilinir.
• Soğuk algınlığı ve ateş bulaşıcıdır ancak kanser bulaşıcı değildir.
• Genel sağlık durumunuzda bir değişiklik olursa çocuğunuzu bilgilendireceğinizi söyleyin.

3. Gerçeği söyleyin

• Kanser ismini söylemekten kaçınmayın
• Neler olabileceğini anlatın (hastanede kalış, ilaç/tedavilerin uygulanması için doktora /hastaneye sık gidip gelmeler)
• Hiç kimseden dolayı hasta olmadığınızı “kimsenin suçu değil” belirtin.

4. Duygularınızdan konuşmaktan kaçınmayın

• Tedavilerin kendimi yorgun ve hassas hissetmeme neden olabilir.
• Üzgün olabilirim
• Doktorum iyi olmam için herşeyi yapacağını söyledi
• Bu süre zarfında gülmek, eğlenmek var ama gerekirse ağlamakta var.
• Her zaman sorularına cevap vereceğim. Aynı zamanda annen/baban, teyzen, büyük annen/babanda sorularına cevap verebilirler.

5. Çocuklar hastalığınızın kendi rutinlerini nasıl etkileyeceğini bilmek isterler:

• Okula gidiş gelişleri, ders çalışmaları, evde yemek vb ne şekilde olacak açıklayın
• Çocukların öğretmenleriyle görüşün
• Bu süreç içerisinde çocuklarında ebeveynlerine karşı görevleri olduğunu hatırlatın: ders çalışmak, dikkatli olmak, oynamak, evde bazı ufak işlere yardımcı olmak.

6. Bu hayat deneyiminin çocuklar üzerindeki pozitif etkilerini düşünün

• Çocuk tarafından sevdiği bir kişiye yardımci olmak işe yaradığını görmesine yardımcı olur
• Ailenin yakınlaşmasına etki eder
• Gelecekte zor bir durum karşısında nasıl davranacağını öğrenir.


Yazının 3. bölümü:http://kanserle-dans.blogspot.com/2012/10/kanser-hastalg-cocuklara-nasl_3698.html

Kaynak:
http://vekansergitti.blogspot.com/search?q=pelin+erbil

Hiç yorum yok: