Dr. Eric Berne’in formüle ettigi Transaksiyonel Analiz Ekolu, icimizdeki inanç, düşünce ve duygu dünyalarımızın hem birbirleriyle hem de etrafimizdakilerin inanc, düşünce ve duygu
dunyaları ile ilişkisinin, tutum ve davranışlarımıza yansımasını araştıran bir bilim dalidir.
dunyaları ile ilişkisinin, tutum ve davranışlarımıza yansımasını araştıran bir bilim dalidir.
Doğduğumuzda inanç ve düşünce fakültelerimiz gelişmis değildir. Hareketlerimizi destekleyen veya kısıtlayan ebeveyn veya benzeri kişi ve kurumlara karşı duygularımızla karşılık veririz. Büyürken önce ebeveynlerimiz, sonra ailemiz, akrabalarımız, arkadaşlarımız, komşuluk, okul, adet, gelenek, görenek, dinsel akımlar, milli akımlar, ve nihayet adalet bu destek ve kısıtlamayı devam ettirir.
Bir yandan “istediğimizi yapmak,” öte yandan da, cevrenin destegini kaybetmeme adına “ yapmak zorunda kaldıklarımız” arasinda kalırız. Seneler ilerledikçe, 3 durumdan birini seçeriz:
1)Ebeveyn etkisini sorgusuz-sualsiz kabul eder, küçük bir ebeveyn haline dönüşür, “model
bir vatandaş” oluruz, otonomimizi, yaratıcılığımız bırakır, gelenek-görenek ne ise ona hizmet vermeye baslariz.
2)Ebeveyn etkisini reddederiz, kendi başımıza buyruk, istedigimizi yaparark, etraftan gelen-gelecek tepkilere aldırmayız.
3)Bu iki sağlıksız kutup arasında sağlıklı bir denge olusturmaya çalışır ve düşünce-düşünme fakültelerini olusturmaya baslarız.
Birinci ve ikinci seçim ergenlik sonrasında şekillenip genelde değişmezken, üçüncü seçim yaşam boyu öğrenme, deneyimleme şeklinde bize hizmet eder.
Bu şekilde, ebeveynlerimizden aktardığımız veya reddettiğimiz değerler, doğumda sahip
oldugumuz duygu ve ikisi arasında gelişmeye yönelik düşünce dünyalarımız kurulmuş olur.
Her dünyada olduğu gibi, bu 3 boyutta da olumsuz-yıkıcı ve olumlu-yapıcı kutuplar sergilenir, 3 düzey ve ikişer kutuptan 6 kuadran olusturulur. Bir az genetik ve bir az da yetisime bağlı olarak bu kadranlardan bazılarının yokluğu, aşırılığı, azlığı ve ya çokluğu tespit ederiz. Bu 6 kadran her inanç, düşünce ve duygu içimizde tartışırlar ve aynı zamanda başkalarının kadranları ile de ilişkide gelişir veya körelirler.
Gelin, yazımızın 2. kısmında, her kadranın içinde, kanserle nasil dansettiğimizi tartışalım.
Dr. Fuat Ulus
Uzman Psikiyatrist
Erie, Pennsylvania, ABD
Uretici Olmayan Yetiskin Tarafimiz
Uzman Psikiyatrist
Erie, Pennsylvania, ABD
Tango
Olumlu-Yapici Ebeveyn Tarafimiz
Gerek gelismemiz esnasinda deneyim ve birikimlerimizden gerek ise ebeveynlerimizden edindigimiz karakterlenmede herseye ve olaya ragmen sevmeye devam eden, ogreten, yanlislari orten, hos goren, koruyan, affeden, herkesi ve her seyi oldugu gibi kabul eden tarafimizla ihtirasa varabilen empati esliginde kanserle tango yapmaya girisiriz…
Tango belki de non-verbal, sozsuz, yalniz beden hareketleriyle olusan-olusturulan bir iliskiyi, ve bir iletisimi sergiler… Adimlari seri ama pasadoble gibi yere vurmayan, kayici ve arayicidir… beden dokunmasi hic bir zaman aralanmaz, cift adeta tek bir vucut gibidir…
Isin ehemmiyetini anlamamiz, gerekeni ciddiyet ve detaylari ile yerine getirmemiz, her yardimi degerlendirmemiz, utanmadan ve cekinmeden kanserin uzerine gitmemiz, onun adimlarini karsilamakla kalmayip, kendi adimlarimizla onu kendimize uydurmamiz, kanserle dansi tango ile bagdastirabilecegimiz en yerinde bir dans teknigi olur…
Paso Doble
Olumsuz-Yikici Ebeveyn Tarafimiz
Gerek yetismemiz esnasinda ebeveynlerimizden etkilendigimiz ve gerek ise deneylerimizden edindigimiz tarafimizin karakterleri arasinda yargilama, gelenek-gorenege koru-korune bagli olma, ogretmeden ogrenim bekleme, gorev gereksinimini herseyden ustun tutma, kibirlilik, tutuculuk, kin gutme, affetmeme ve dar gorusluluk yer alir…
Bu karakterlerin toplaminda kanserle yapacagimiz dans pasadoble olacaktir!
Ani, kati, ofkeli, cabuk, hizli, beden hareketinden daha cok topuklarin ard arda kuvvetli bir sekilde yere vurmasi ile izlenen bir danstir…
Kendimize ve/veya baskasina kusur bulmamiz, kendimizi ve/veya baskalarini suclamamiz, kadere riza gostermememiz, Tanri dahil herkese ofkemiz, durumumuzun genelde ogrenilmemesine calisma, herkesden bir kacma ve icine cekilme, kanseri sanki bir suc gibi gorerek utanma, cogu zaman durumu kabullenememe, saglikli ve mutlu olani kiskanma, doktrorlara, hastanelere, kliniklere kusur bulma ile ancak pasadoble dansi olusturulabilir…
Bolero
Inanc ve duygularimiz arasinda bir denge saglanmasinda ihtiyac duydugumuz dusunce duzeyinde “kitapta ne yaziyor ise o…” uygulamasinin disina cikmadigimiz tarafimizdir. Bir yerde olayin baslangicini, devamini ve de bitimini lojik, mantik ve sebepleme-sebeplendirme boyutlarinda inceleyecek kadar dusunce sahibi olmamiza ragmen, ne inancimiza ve ne de duygularimiza yer vermememiz, bize baska bir yol aramada, alternatifleri gozden gecirmemizde zorluk cikarir.
Bolero, belki de dans pistinde gorulmeye baslandigi senelerden buraya, ilk sunuldugundan bu yana hemen hemen hic bir degisiklik gecirmemis bir danstir. Diger danslarin bazi adimlarini soyle-boyle yapabilmemiz yaninda, bolero’yu ya hakki ile dans pistinde sergiler, ya da yerimize otururuz…
Kanserle Cha-Cha-Cha
Yapici ve Masum Cocuk & Erken Tarafimiz
Kanserle dans etmede belki de dans pistine cikmayi en gec kabul eden tarafimizdir. Teshis ve tedavi olusumlarini en gec hazmeden ama bir kere hazmettikten sonra da bu dansi en zevkli ve
keyfiyle yerine getiren kadranimizdir.
Cha-cha-cha, Mehter marsi yuruyusu ornegi, iki hareket-bir durustan ibarettir ve bu yavas ama
alimli adimlar esnasinda, ciftlerin birbirlerine bakarak, gulerek, bir seyi beraberce yapmanin
hazzina vararak yuruttukleri bir dans gosterimidir.
Bir yandan korku-kaygi-uzuntu ile mecellesirken, diger taraftan yasamdan hala zavk alabilmek,
herkesle sulh yapmak, kendisiyle huzuru saglamak, ancak cha-cha-cha’yi, kanserle dans etmede secme ile olusturulmaktadir.
Rock-n-Roll
Uretici Yetiskin Tarafimiz
Duygulari ve inanclari dengelemede olusturdugumuz dusunce-fikir tarafimizin lojik-mantik-sebepleme-sebeplendirme islevlerini alternatif boyutlarda da arama bize kanserle dans secimimizi, Rock-n-Roll sergilenimini olusturur.
Belki de ana figurlerinin yaninda her dans eden ciftin anlastigi duzey yonunde baskalarinin yapmadigi figurlere de rastlanan yegane dans Rock-n-Roll olarak bilinmektedir.
Yarim-yarim-bir-bir temposina her cesit adim ve figurun uydurulabildigi paralelinde,kanserin bilinen teshis ve tedavisinin yaninda diger yardimlari da aramak ve hazmetmek, kansere karsi verilecek en olumlu ve yapici harekettir. Bir yandan durumu Kabul etmek ama umudu da hicbir zaman kaybetmemekle fantastik bir dans secimi yapilmaktadir.
Hard Rock
Yipratici Cocuk-Ergen Tarafimiz
Hicbir inanc ve dusunce ile yonlendirilmeyen, yalniz o anin zevkini ve keyfini yasamak isteyen, baskalarina ve kendimize saygi, guven ve sevgiden yoksun, bencil, asi, serkes tarafimizin yontemiyle kanser ile dansta secimimiz disko lambalari ve kulaklari sagir eden DJ esliginde Hard Rock adim ve hareketleriyle, ziplamadan baska bir figuru olmayan dans seciminde olusur…
Hard Rock, 1960’larin sonunda baslayarak, 1970’lerde sahikasina kavusan bir dans turudur.
Kanser ile dans seciminde kendimize bakmamamiz, besinlere ve gidaya dikkat etmememiz, yasamimizi bir programa koymamamiz, hatta kotu sonucu adeta cabuklastirici ve hizlandirici tutumlarimiz, Hard Rock dansini kanserle olan dansimizdaki secimimizi sergilemektedir.
Dr. Mehmet Fuat Ulus
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder