Biyolojik (İmmünoTerapi) Bölüm 2 --Cengiz Unutmaz


Kanser tedavisinde uygulanabilen biyolojik tedavi tipleri

Spesifik-olmayan İmunomodülasyon Etkenler

Bu ilaçlar bağışıklık sistemini uyararak daha yüksek miktarlarda antikor ve sitokin üretimini sağlar ve kanser ile enfeksiyona karşı gücü arttırırlar,

Biyolojik Tepki Değiştiriciler (BRM ler)
Bu ilaçlar vücudun kansere karşı savunma yollarını değiştirirler. Laboratuvarlarda oluşturularak hastalığa karşı savunmayı güçlendirir, bağışıklık sistemi gücünü hasta hücrelere yönlendirir ve zayıflamış bağışıklık sistemini güçlendirirler.
BRM ler; İnterferonlar (IFN), İnterleukinler (IL), Koloni-Uyarıcı Faktörler (CSF ler), Monoklonal Antijenler, Sitokin Terapisi ve Aşı Terapisinden kombine edilebilirler.

İnterferonlar (IFN) vücutta doğal olarak bulunan biyolojik tepki değiştiricilerdir. Aynı zamanda laboratuar ortamında da üretilip kanser hastalarına verilebilirler. Kanser hücrelerinin büyümesini yavaşlatır ve değişime uğratarak normalleşmesini sağlayabilirler. Bazı interferonlar ise doğal yokedici olan NK (Natural Killer) hücreleri, T hücreleri ve Makrofagların – kanser hücresine karşı savaşan beyaz kan hücreleri – oluşumunu tetiklerler.

İnterleukinler (IL) bağışıklık sistemi hücrelerinin büyümesini ve aktivitilerini arttırırlar. Vücutta doğal olarak bulunan sitokin adlı proteinlerdir fakat laboratuarda da üretilebilirler. Limpositler gibi türleri kanser hücrelerini yoketmeye yöneliktirler.

Koloni-Uyarıcı Faktörler (CSF) kemik iliğindeki kök hücrelerin daha fazla kan hücresi oluşturmasına destek olmak için verilen proteinlerdir. Vücudumuz, özelliklle kanser süresince, yeni kırmızı kan hücrelesi, beyaz kan hücresi ve trombosite ihtiyaç duyar. CSF ler genellikle kemoterapi ile birlikte verilerek bağışıklık sisteminim güçlenmesini sağlarlar. Kemoterapi alan kişilerde kemik iliğinin kan hücresi üretimi baskı altına alınır ve hasta enfeksiyon riskine daha yatkın bir hale gelir. Bağışıklık sistemi kan hücreleri olmadan çalışamayacağı için CSF ler ile takviye edilen kemik iliği ile kan üretimi arttırılır ve hastanın kemoterapi almaya güvenle devam edebilmesi sağlanır.

Monoklonal Antijenler laboratuarda üretilirler ve kanser hücrelerine tutunurlar. Kanser yok-edici bu etken madde vücuda verildiğinde bu kanser öldürücü antijenleri harekete geçirirler ve sağlıklı hücreleri yok etmezler.

Sitokin Terapisi bir protein olan sitokinleri kullanarak bağışıklık sisteminin kanserli hücreleri tespit ve yok etmesini sağlar. Bağışıklık sitemi tarafından da, laboratuar ortamında da üretilebilirler. Adjuvan terapi ile birlikte genelde ilerlemiş melanom için tercih edilen bir yöntemdir. Sitokin terapisi vücudun her dokusuna ulaşarak kanserli hücreleri öldürür ve tümör büyümesini engeller.

Aşı Terapisi henüz deneme aşamasında olan bir yöntemdir. Enfeksiyonlu hasatalıklarda aşı terapisi hastalık gelişmeden önce verildiği halde, kanser aşıları hastalandıktan sonra fakat tümör boyu küçük iken kullanılır. Araştırmacılar kanser aşılarını Melanom ve diğer kanser tipleri için bazen sitokin tedavisi ile birleştirerek denemektedirler.
Biyolojik Terapilerin Yan Etkileri

Tüm hastaların medikal profili, teşhisi ve tedaviye reaksiyonu farklı olduğundan dolayı yan etkilerde de değişik gözlemlenmektedir. Tedavi profesyonelleriniz ile olası yan etkileri konuşmanız yararınızadır. Genellikle grip benzeri semptomlar gözlenen biyolojik terapilerde aşağıdaki yan etkiler de gözükebilir;
* Ateş
* Üşüme, Ürperme
* Bulantı, Kusma
* İştah kaybı
* Halsizlik

Sitokin terapisi, genellikle ağrı, sızı, ateş, ürperme ve halsizlik yapmaktadır. Enjeksiyon bölgesinde şişme, kaşıntı ve lekeler ile kemik ağrısı ve kan basıncında değişimler de gözlenebilir.

Meme Kanseri için Biyolojik Terapiler

Meme kanseri için FDA onayı olan üç biyolojik terapi metodu bulunmaktadır.

* Herceptin (Trastuzumab) erken evre tedavisi için onaylanan ilk biyolojik terapidir. Laboratuar ortamında yaratılan antijen (protein) bazı meme kanseri tiplerinde görülen HER2/neu proteinini hedeflemektedir.

*  Avastin (Bevacizumab) metastaz (geniş yayılma) durumundaki meme kanseri tipinde kullanılmaktadır. Tümör hücresinin yaşaması için gerekli olan yeni kan damarlarının oluşumunu önlemeye yönelik bir antijendir ve laboraturda üretilir.

* Tykerb (Lapatinib) ileri aşamadaki meme kanserinde kemoterapi ile birlikte verilir. Kanser hücresinin içine girerek HER2/neu proteininde bozulmaya yol açar ve kansrr hücresinin büyüme sinyallerinde karışıklık yaratır. Genellikle Herceptin terapisinden sonuç alınamadığı durumlarda kullanılır.

Araştırmacılar kanser aşıları üzerinde de çalışmaktadırlar. Burada amaç vücuda belirli bir kanser türü ile ilişkilendirilerek verilen protein yada peptinler yardımı ile bağışıklık siteminin sürekli gözlem modunda tutulması ve kanser hücrelerinin bağışıklık sistemi tarafından kendilerini gizleme fırsatı bulamadan daha hızlı farkedilmesini ve yokedilmesini sağlamaktır.

Çalışması yürütülen HER2/neu aşısı sayesinde bağışıklık mekanizmasının bu proteini bulunduran hücreleri tanıması hedeflenmektedir. Papilloma virüsü aşısı Gardasil ise serviks (rahim ağzı) kanserinden korunmada kullanılmaktadır.

Diğer Biyolojik Terapi Yöntemlerinden Bazıları

* BCG (Bacillus Calmette Guerin) mesane kanseri tümörlerine yöneliktir.
* IL-2 (Interlukin-2) bazı belirli kanser tiplerine yöneliktir.
* Interferon Alpha bazı belirli kanser tiplerine yöneliktir.
* Rituxan (Rituximab) Non-Hodgkin Lenfoma için kullanılmaktadır.

Yan Etki Azaltıcı Biyolojik Terapiler

* Neupogen (G-CSF) beyaz kan hücrelerinin sayısını arttırıp kemoterapi süresince enfeksiyonu önlemeye yöneliktir,
* Procrit, Epogen (Erythropoitein) kırmızı kan hücrelerini arttırarak anemiyi önlemede kullanılır,
* IL-11, Interleukin-11, Oprelvekin ve Nuemaga trombosit oluşumu içindir.

Kaynak:
Stanford Medicine Cancer Institute; Biological Therapy for Cancer Treatment 
http://www.cancer.gov/cancertopics/treatment/biologicaltherapy

Hiç yorum yok: