Kanserle Savaşta Mucizeler Yaratan Yiyecekler 2 --Deniz Yurdakul

Deniz Yurdakul’la Kanserle Dans sayesinde tanıştık. Bizlere desteği için müteşekkiriz, izniyle bloğundaki (http://aysedenizgeziyor.net/kanserle-savasta-mucize-yaratan-yiyecekler) ‘Kanserle Savaşta Mucizeler Yaratan Yiyecekler 2’ yazısını yayınlıyoruz.

Kanserle savaşta mucizeler yaratan yiyecekleri anlatmaya devam etmeden önce unutulmaması gereken bir kaç husustan bahsetmek istiyorum. Saydığım yiyecekler aynı zamanda sağlıklı bireylerde kanserin gelişimini engelleyici de rol oynarlar. Hasta değilsek de sağlığımızı korumak ve arttırmak için  bu şahane yiyeceklerden yararlanabiliriz.

MANTAR

Şitake, portobello , maitake , istiridye kısacası her türlü mantar sağlığımız için son derece faydalı. İçlerinde bulunan maddeler ( polisakkarit ve lentinan ) bağışıklık sistemi hücrelerinin güçlenmelerini ve daha hızlı çoğalmalarını sağlıyor. Bu özelliklerinden dolayı Japonya’da mantarlar kemoterapi sırasında “destek ” olarak kullanılıyormuş. Özellikle ” maitake mantarı ” başıklık sisteminde en büyük olumlu etkiyi yapıyormuş.

Avusturalyalı bilim adamlarının  2009 yılında Çinli kadınlar üzerinde yaptığı bir araştırmada , günde en az 10 gr. mantar tüketen kadınların meme kanseri riskinin % 64 düştüğü gözlemlenmiş , bu kadınlar arasında aynı zamanda “ yeşil çay” da içenlerde ise risk %89′lara kadar düşmüş . Tabii bu tarz istatistiklerde dikkat edilmesi gereken nokta tüketimin sık sık falan değil her gün olması.
Mantarların çorbasını yapabilir, fırında pişirebilir ya da benim yaptığım gibi buharda brokoli ve bürüksel lahanasıyla beraber pişirip yiyebilirsiniz.

TURUNÇGİLLER

Turunçgiller, namı diğer Narenciye ya da Citrus Familyası . Bu arkadaşlar hepimizin çok iyi bildiği gibi birer C- vitamini deposu olmakla kalmayıp aynı zamanda anri-enflamatuar özellikler taşıyan flavanoidlerle dolup taşmaktadırlar.  Flavonidler çok kuvvetli anti-oksidanlar olup özellikle karaciğerin kanserojenlerden arınmasında çok faydalı oluyorlarmış.

Fakat esas yararlı maddeler mandalina, portakal  ve limonun kabuklarında yer alıyor. Mandalinanın kabuğunda bulunan flavonidlerin beyin kanseri hücrelerinin apoptosis sonucu ölmelerine yardımcı olduğu ve sağlıklı komşu hücreleri işgal etme hızlarını azalttığı gözlenmiş.  Aslında Turunçgiller ailesinin üyelerinin hepsi kanserli hücrelerle direkt etkileşime girip  tümörün büyümesini bloke edici rol oynuyorlarmış.

Mandalina ve portakalı   bol bol yemekte, her fırsatta limon kullanmakta fayda var, greyfurt konusunda ise size herhangi bir tavsiye veremiyorum, çünkü greyfurtun bazı ilaçların vücuttaki etkilerini azalttığı gözlenmiş. Her zamanki gibi meyvelerin suyunu içmek konusunda da bir tavsiyem olmayacak, çünkü kanser konusunda uzman  pek çok diyetisyen, kandaki insulin miktarının çok hızlı arttırdığı için meyvelerin sıvı olarak tüketilmesinden pek fazla hoşlanmıyor, lakin katı yiyecek alımının zorlaştığı durumlarda tabii ki bu tavsiye gözardı edilebilir.

Organik mandalina ve portakalın kabuklarını tamamen temizlediğinizden emin olduktan sonra salataların üzerine rendeleyerek yemenizi de tavsiye ederim, fakat organik bulamıyorsanız kabuğu boşverip sadece meyvesini tüketin.

OMEGA 3, BALIK  ve KETEN TOHUMU

Omega 3 yağ asitleri özellikle soğuk sularda yaşayan yağlı balıklarda bulunurlar ve enflamasyonu azaltırlar, metastasın oluşumunun engellenmesinde olumlu rol oynarlar. Yapılan hücre kültürü çalışmalarında Omega 3ün başta akciğer, meme, kolon, prostat, böbrek kanseri olmak üzere bütün kanserlerde, tümör büyüme hızını yavaşlattığı gözlenmiş.

Omega 3  en çok orkinos tipi balıklarda; ton balığı, uskumru, sardalya, hamsi ve soğuk sularda yaşayan yağlı balıklarda bulunur; somon. Fakat balık tüketirken çok büyük balıkların “ağır metal ” ihtiva edebileceğini göz önünde bulundurup, özellikle ton balığını  çok fazla  tüketmemekte fayda var.

Keten tohumu ve keten-tohumu yağı da oldukça iyi bir Omega 3 kaynağı. Özellikle meme kanseri olan kadınların keten tohumu tüketmelerinde fayda var. Şöyle ki, keten tohumu fito-öströjen barındırıyor. Bunlar tamamen zararsız bitkisel östrojenler. Bu fito-östrojenler gidip vücuttaki östrojen reseptörlerine yapışarak vücudun öströjen alımını azaltıyorlar. Böylelikle benimki gibi öströjenle beslenen meme kanseri tiplerinde , kanserin gelişimini engelliyorlar (aferin onlara). Zaten bize verilen tamoxifen isimli ilaç da aynen bu mantıkla çalışıyor.

ÇİLEK , BÖĞÜRTLENLER ve DUTLAR

Çilek, böğürtlen ve dutlarda  çok yararlı polifenoller var. Kanser hastalarının nasıl beslenmesi konusunda araştırma yapan bilim adamları bu arkadaşlara bayılıyorlar. Bu ailenin özel güçleri arasında anti-oksidan olmak, yani vücudu kanserojen maddelerden temizlemek ve anjiojenesisi ( tümörün beslenmek için kan damarlarını kendine çekmesi) engellemek var. Ayrıca apoptosis denilen, bozulan hücrenin kendi  kendisini yok etmesi işlemini de tetikliyorlar.

Bu familyadaki meyvelerin en güzel yönlerinden biri de tüketildiklerinde kan şekerini yükseltmemeleri. Yalnız çileklere dikkat etmek gerekiyor, taze çilekleri mevsimi dışında tüketmemek gerek, çok büyük  ve fazla düzgün olanların da büyük ihtimalle hormonlu olduklarını unutmamak lazım. Diğer bazı yiyeceklerin aksine çilek, böğürtlen ve dutlar donduruldukları zaman faydalı özelliklerinden hiç bir şey kaybetmiyorlar. Mevsiminde dondurarak gönül rahatlığıyla kışın tüketebilirsiniz.

KIRMIZI ŞARAP

Kırmızı Şarap pek çok polifenol içeriyor lakin bunların arasında en meşhur olanı Resveratrol. Kırmızı şarabın içerisindeki polifenollerin çoğu fermantasyon sırasında ortaya çıkıyorlar bu sebeple  kırmızı şarapta üzüm suyundan çok daha fazla Resveratrol bulunuyor. Bu yararlı maddeler kırmızı üzümün kabuğu ve çekirdeğinde bulunduğu için beyaz şarabın sağlık açısından pek bir faydası yok.

Kırmızı şarabı saklamak için kullanılan methodlar şarabın oksijene maruz kalmasını engellediği için neredeyse bütün polifenoller şarabın içerisinde kalıyor. Resveratrol sağlıklı hücrelerin yaşam sürecini uzatıyor ve kanserin oluşumunu, gelişimini ve yayılmasını yavaşlatıyor.

Fakat şarabın alkol içerdiğini unutmamak lazım. Zaten sağlık amacıyla tavsiye edilen miktar sadece günde bir kadeh, bunun üzerine çıktığınızda zarar görmeye başlıyorsunuz. Ayrıca alkol pek çok ilaçla birlikte kullanılmıyor. İçmeden önce mutlaka doktorunuza danışmanızı tavsiye ederim.
                                                          
DİĞER FAYDALI YİYECEKLER

İnsanın kanserle savaşında doğanın bize sağladığı ilaçlar bunlarla da sınırlı değil. Diğer çok yararlı yiyeceklerden bazıları şunlar: Enginar, avokado, elma, siyah çay, patlıcan, vişne, mercimek, armut, ıspanak , nane, maydanoz, kereviz marul, mango, zencefil ve karanfil. Sebze , meyve ve baklagil ağırlıklı bir diyetle kanser tedavimizin başarısına çok büyük katkılarda bulunabiliriz. Yine tedavinin başarısı açısından  kırmızı et, şeker, süt ve süt ürünleri , un , beyaz ekmek -makarna-pirinç, kızartılmış yiyecekler, her türlü hazır gıda ve şarküteriden uzak durmak zorundayız. Alkol ve sigaradan bahsetmiyorum bile, onları kullanmaya devam etmek (eğer sağlık koşullarımız uygunsa az miktarda kırmızı şarap dışında) “ ben vazgeçtim , intihar ediyorum”  demek bence …

Deniz Yurdakul

Yukarıdaki bilgiler Prof. Richard Beliveau & Dr Denis Gingras’ın “Foods to Fight Cancer ” ile Dr David Servan Schreiber’ın “Anti – Cancer a New Way of Life ” isimli kitaplarından derlenmiştir.

Hiç yorum yok: