Mastektomi genel olarak, diğer fiziksel hastalıklarda da görülen psikolojik tepkilere, alttaki hastalıkla ilgili endişelere, cerrahi girişimle ilgili narsisistik zedelenmeye ve memenin kadınlık ve cinsellikle ilgili sembolik anlamıyla bağlantılı özgül kaygılara yol açma potansiyelindedir. Diğer bir deyişle, mastektomi, ciddi boyutta bir kayıp yaşantısı ile birlikte kişinin işlevlerini, beden imajını, özgüvenini, kendi vücudunu algılayışını, psikolojik durumunu ve çevre ile ilişkilerini etkiler. Ayrıca; çeşitli kaygılara ve korkulara yol açabilir. Bunlar, yakınlardan ve çevreden ayrılma kaygısı, estetik kaygıların yol açtığı sevgi, ilgi, destek ve onayı kaybetme korkusu, temel işlevlerini, vücut üzerinde denetimini kaybetme kaygısı olarak sıralanabilir.
Hastalık öncesi yaşam tarzı dolayısıyla (sigara ve alkol kullanımı, çelişkili cinsel yaşantı vs.. gibi) suçluluk duyguları ve cezalandırma korkusu da görülebilir. Meme kanseri ve mastektominin yol açtığı bir diğer önemli kaygı da hastalığın nüks etmesine yöneliktir. Bu tür kaygılar yaşayan bir hastada, şok kaygı, depresyon, kızgınlık, inkâr, yansıtma, patolojik bağımlılık, öfkeli direnç ve psikolojik gerileme gibi çeşitli davranışsal ve duygusal tepkiler gelişir. Mastektomi uygulamasında, kanser-organ kaybı bağlamında tedavi sonrası beden imajıyla ilgili kavramlar daha sıklıkla gündeme gelir.
Cerrahi müdahale öncesinde hastanın psikiyatrik yönden hazırlanması oldukça önemlidir. Ameliyat öncesinde hastaya kaygısını arttırmayacak şekilde hastalığının ne olduğu, ameliyatın içeriği ile olası komplikasyonları ve hastanın kendine yardım için ne yapabileceği açıklanmalıdır.
Mastektomi sonrası en yaygın olarak görülen psikiyatrik bozukluklar şunlardır:
· Depresyon ve kaygı bozuklukları
· Uyum güçlükleri
· Cinsel sorunlar
· Fobik Tepkiler
· Organik beyin sendromu
Kanseri yaşamak ve buna organ kaybının eşlik etmesi, uyum güçlüğünü ve sosyal izolasyonu ve etiketlenmeyi arttırmaktadır. Ameliyat öncesi; kaygısını ifade edemeyen ve sürekli olarak baskılayan kişilerde çaresizlik, umutsuzluk tepkisinin daha sık geliştiği bildirilmiştir.
Aile bireyleri ve yakınların davranışları ve yaklaşımları her aşamada önem taşır ve belirleyici rol oynar.
Hastalığın tüm aşamalarında alınacak psikolojik destek ve tedavinin uyuma, genel sağlığa etkisi oldukça büyüktür.
Zeynep Armay, PhD -
Klinik Psikolog, Psiko-onkolog
Humanite Psikiyatri & Tip Klinigi
General Secretary
Turkish Psychosocial Oncology Society
Turkish Psychosocial Oncology Society
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder