Kanserle Baş Etmenin 6 Yolu

24 yaşındaki Huffington Post yazarı ve lösemi dans edeni Suleika Jaouad’dan çok güzel bir yazı. İlk madde ‘kendi topluluğunuzu bulun’ Kanserle Dans’ta yapmak istediğimizi anlatıyor. Kendiniz gibi olan kişileri bulabileceği bir topluluk olmak, yalnız olmadığınızı  hissettirmek.

Sevgiyle kalın,
ET

İnsanlar sürekli kanser hastalarına tavsiyelerde bulunuyorlar. Hasta olduğunuzu duyar duymaz beslenme hakkında ya da kemoterapinin beraberinde oluşan bulantıyı gidermek için doktor tavsiyeleri ve ipuçları ile ilgili öğütlerle size yardım etmenin bir yolunu bulmaya çalışıyorlar. Bu tavsiyelerin çoğu güzel ve cesaret verici ancak bazı durumlarda başkalarının öğrendiklerini duyamayacak durumda oluyorsunuz çünkü kendi savaşınızla çok meşgul oluyorsunuz. Bu benim insanlara tavsiye verme konusunda tereddüt yaşamanın sebeplerinden birisiydi. Ben sadece 24 yaşındayım. 16 aydır kanser tedavisi görmekteyim. Bana çok uzun bir süre olarak gelse de tanıdığım 5, 7 ya da 10 yıldır kanser tedavisi gören insanlarla kıyasladığımda bu kısa bir dönem. Bu yol boyunca kanser hastası dostlarım, doktorlar, arkadaşlar- hatta tanımadığım insanlardan birçok samimi öğüt ve destek aldım ki bu benim için çok değerliydi. Teşhisimden bu yana 16 ay, kemik iliği naklimden bu yana ise 4 ay geçti ve bu yol boyunca ne öğrendiğimi paylaşmak istiyorum. İşte kanserle baş etmemde bana yardım eden 6 strateji:

1-Çevrenizi bulun:

İlk başta kanser topluluğu fikrine karşı çıktım. Kanser olmak yeterince zordu; bir de deneyimlerimi bir grup yabancıyla paylaşmak zorunda mıydım? Bu bana ekstra ödev gibi gelmişti. İlk kanser destek grubu toplantıma gitmeden önce birkaç ay tereddüt ettim. Düzinelerce benimki kadar ya da benimkinden daha da kötü hikâyeleri dinlemeyi hayal etmek kahrediciydi. Ama şaşırtıcı bir şey oldu. Kuzey New York’taki Gilda’nın Kulübünde bir genç yetişkin kanser destek grubuna gitmeye başladım. Teşhisimden itibaren ilk kez korku ve heyecanlarımda yalnız olmadığımın farkına vardım. Kanser deneyimimde yalnız hissetmek yerine orada aynı şeyleri yaşayan ve ne olduğu konusunda mantıklı olmamda bana yardımcı olabilecek aynı yollardan geçmiş ve geçmekte olan şaşırtıcı bir insan topluluğu olduğunu fark ettim.
Diğer kanser hastalarının hikâyeleri ile harap olmaktan ziyade onların gücü ve cesareti ile güçlendim ve esinlendim. Aynı zamanda sanal alemde - Twitter, Facebook ve diğerlerinde şaşırtıcı derecede güçlü ve enerjik bir kanser ağı buldum. Ama deneyimlerimden yola çıkarak- kelimelerin yetersiz kaldığı yerde- ne yollardan geçtiğinizi anlayan biri ile yüz yüze iletişimin yerini hiçbir şeyin dolduramayacağını söyleyebilirim. En yakın arkadaşlarımdan ikisi hastanede tanıştığım yaşıtlarım. Her an kanserden konuşmuyoruz. Ama ihtiyacımız olduğunda bunu paylaşabileceğimizi bilmek paha biçilemez.

2-Karmaşayı ortadan kaldırın:

Kanser hem içeride hem de dışarıda dağınıklığa neden olur. Bu ya vücudunuzu istila eden hastalığın kendisi ya da hastalıkla gelen maddi dağınıklıktır. Yığılan çamaşırlar, açılmamış faturalar, başucu masasında biriken turuncu reçeteli ilaç şişeleri, cevaplanmayan telefonlar, e postalar ve dahası… Kaosu küçük yollarla kontrol altına almaya çalışmanın yardımcı olacağını anladım. Thoreau bize düzenlememizi söylerken kanser hakkında konuşmuyor olabilir ama ‘’ basitleştir, sadeleştir’’kelimeleri sürekli beynimde dolaşıyor. Odamdaki gereksiz karmaşadan kurtuldum. Düzenli, küçük bahar temizlikleri yapıyorum. Neye ihtiyacım var? Neyi depoda saklayabilirim? Temizlik beni bitkin düşürse de bu benim kendimi iyi hissetmemi sağlıyor. Çevremin nasıl göründüğü ve hissettirdiği zihnimde büyük bir etki yaratıyor, özellikle de yatarak uzun zaman geçirdiğimde. Hafif hissetmeyi seviyorum.

3-İlişkilerinize öncelik verin:

Kanser aynı zamanda beni sosyal hayatımı düzenlemeye zorladı. Lösemi olduğumu öğrendiğimde üniversiteden yeni mezun olmuştum. Düzinelerce arkadaşım, dostum bana gece gündüz çılgın bir sosyal ağ sağladılar, konuştular, mesaj attılar. 22 yaşındaki herkes gibi telefona bağlanmıştım. (Aslında bir iş bir de kişisel olmak üzere 2 tane BlackBerry taşıyordum.) Teşhisimden sonra eski günlerime ayak uydurup devam etmeye çalıştım, ama zaman daha azdı. Ve çok daha az enerjim vardı. Başta arkadaşlarımla eskisi gibi sık iletişim kuramadığım için suçlu hissettim. Ama kanser beni daha basit bir programa uymaya zorladı. Yeni bir telefon aldım- e posta, facebook, özel klavyesi olmayan basit bir model. Bu benim zamanın daha çok bilincimde olmamı sağladı. Şimdi az sayıda insanla iletişim kuruyorum. Daha az dağılmış, daha çok hazırlıklıyım. Bundan dolayı ilişkilerim daha güçlü.

4-Kendinize nazik olun:

Beni hayal kırıklığına uğrattığı için vücuduma kızgın olmak yerine kendime bunu kafaya takmama izni veriyorum. Söylemesi yapmasından kolay- Henüz bu noktayı tamamlayamadım çünkü hala kendime nazik davranmak konusunda çabalıyorum. Vücudum çok yorgun ve beynim puslu olduğunda ( buna kemo beyin diyorlar) kendime karşı gelmeye engel olamıyorum. Bazen öğlene kadar uyuyunca veya birkaç lokmadan fazla yiyemeyince ya da kaslarım tezgahtaki sürahiyi kaldıramayacak kadar zayıf olduğumda kendimi hastanelik ediyorum. Bu terslikleri başarısızlık ya da zayıflık olarak görmemek günlük bir savaş. Ama değiştiremeyeceğim şeyler için kendimi cezalandırmamaya çalışıyorum. Kendimize en anlayışlı biz olmalıyız. Genelde kendimize en çok bizim yargılayıcı ve sert olabildiğimizi gördüm.

5-Başkası için bir şeyler yapın:

Uzun bir süre hasta olma deneyimi ilgi odağı olmak anlamına gelir. Birinin sizinle ilgilenmesi gerekir, insanlar devamlı sizin için endişelenir ve bir hasta olarak siz de kendinize odaklanarak çok zaman geçirirsiniz. Ve bu dönem bolca ‘’siz’’ içerir. Kanser size bir tür miyop bahşeder. Her zaman her şeyin üstünde kendi sağlığınızı tutarsınız. Bu diğer insanları düşünmek için yeteri kadar zaman vermez. Teşhisimden bu yana ilk kez diğer kanser hastalarına ve zor bir dönemden geçen arkadaşlarıma mektup ve yardım paketleri göndermeye başladım. İnsanlara elimizi uzatarak aldığımız tüm yardım ve ilgiyi aktarabiliyoruz. Anladım ki acı çeken diğer insanlara küçük şükran ve bağlılık eylemleri beni kendime acımadan kurtarıyor ve yardım edilen olmanın yanında yardım etme gücümün olduğunu hissetmemi sağlıyor.

6-Kanserden bağımsız hedefler koyun:

Teşhisimin ilk günlerinden itibaren benim için kanserin kayıplarından biri hayallerimi ve hedeflerimi erteleme hissi oldu. Bu durdurulan planlar-hayaller, kesintiler- her gün üzerime daha çok ağırlık yaptı. Durmadan yapabileceğim her şeyi düşünüyordum - her şeyi ama hastanede yatarak yada infüzyon koltuğunda oturarak. Tam hastalanmadan önce hayallerim üzerine çalışıyordum. Son sınıfta yaptığım Tunus politikası hakkındaki araştırmama dayanarak oradaki devrimi rapor etmek için babamın vatanı olan Tunus’a bir seyahat planlıyordum. O zaman Arap Devriminin ilk günleriydi. Büyük şeyler oluyordu ve bunu incelemek için hazırdım. Ama teşhisim kemo ve yeni planları getirdi. Bu fırsatı kaçırmak kahrediciydi. Ama kanserin hayatımı beklemeye almasına izin vermek istemedim. Bir çeşit yazar olmak her zaman benim hedefim olmuştu. Bundan dolayı şimdi tekrar bu hedefimi gerçekleştiriyorum. Ama bu sefer farklı bir devrimi yazıyorum.
İnsanlar kanser hastalarına sürekli tavsiyede bulunur. Hasta olduğunuzu duyar duymaz beslenme, doktor tavsiyesi ya da kemoterapinin beraberinde oluşan bulantıyı gidermek için öğütlerle size yardım etmenin bir yolunu bulmaya çalışır. Bu tavsiyelerin çoğu güzel ve cesaret verici ancak bazı durumlarda bunları duyamayacak kadar kendinizle meşgul oluyorsunuz. Tavsiye verme konusunda tereddüt yaşamanın sebeplerinden biri bu.  

Sadece 24 yaşındayım ve 16 aydır kanser tedavisi görüyorum. Bana çok uzun gelse de tanıdığım 5, 7 hatta 10 yıldır kanser tedavisi gören insanlarla kıyasladığımda bu kısa bir dönem. Bu süreçte dostlarım, doktorlar, arkadaşlar- hatta tanımadığım insanlardan benim için çok değerli samimi öğütler ve destek aldım. Teşhisimden bu yana öğrendiklerimi ve kanserle baş etmemde bana yardım eden 6 stratejiyi paylaşmak istiyorum:

1-Topluluğunuzu bulun:

İlk başlarda kanser topluluğu fikrine karşı çıktım. Kanser olmak yeterince zordu; bir de deneyimlerimi yabancılarla mı paylaşacaktım?  İlk kanser destek grubu toplantısına gitmeden önce tereddüt ettim. Benimki kadar ya da benimkinden kötü düzinelerce hikaye dinlemek endişe vericiydi. Ama şaşırtıcı bir şey oldu. New York’taki bir genç yetişkin kanser destek grubuna gitmeye başladım. Teşhisimden itibaren ilk kez korku ve heyecanlarımda yalnız olmadığımın farkına vardım. Kanser deneyimimde yalnız hissetmek yerine orada aynı şeyleri yaşayan ve ne olduğu konusunda mantıklı olmamda bana yardımcı olabilecek aynı yollardan geçmiş ve geçmekte olan şaşırtıcı bir insan topluluğu olduğunu fark ettim. Diğer kanser hastalarının hikayeleriyle  onların gücü ve cesareti ile güçlendim ve esinlendim.

Sanal alemde de- Twitter, Facebook gibi-- şaşırtıcı derecede güçlü ve enerjik bir kanser ağı buldum. Ama deneyimlerimden yola çıkarak ne yollardan geçtiğinizi anlayan biri ile yüz yüze iletişimin yerini hiçbir şeyin dolduramayacağını söyleyebilirim. En yakın arkadaşlarımdan ikisi hastanede tanıştığım yaşıtlarım. Her an kanserden konuşmuyoruz. Ama ihtiyacımız olduğunda bunu paylaşabileceğimizi bilmek paha biçilemez.

2-Karmaşayı ortadan kaldırın:

Kanser hem içeride hem de dışarıda dağınıklığa neden olur. Yığılan çamaşırlar, açılmamış faturalar, başucu masasında biriken turuncu reçeteli ilaç şişeleri, cevaplanmayan telefonlar, emailler… ‘’ basitleştir, sadeleştir’’kelimeleri sürekli beynimde dolaşıyor. Odamdaki gereksiz karmaşadan kurtuldum. Düzenli, küçük bahar temizlikleri yapıyorum. Neye ihtiyacım var? Neyi depoda saklayabilirim? Temizlik beni bitkin düşürse de kendimi iyi hissetmemi sağlıyor. Etrafımın nasıl göründüğü ve hissettirdiği zihnimde büyük bir etki yaratıyor, özellikle de yatarak uzun zaman geçirdiğimde. Hafif hissetmeyi seviyorum.

3-İlişkilerinize öncelik verin:

Kanser sosyal hayatımı düzenlemeye zorladı. Lösemi olduğumu öğrendiğimde üniversiteden yeni mezun olmuştum. 22 yaşındaki herkes gibi telefona bağlanmıştım. (bir iş bir de kişisel olmak üzere 2 tane BlackBerry taşıyordum.) Teşhisimden sonra eski günlerime ayak uydurup devam etmeye çalıştım, ama zamanım ve enerjim enerjim azdı. Başta arkadaşlarımla eskisi gibi sık iletişim kuramadığım için suçlu hissettim. Ama kanser beni daha basit bir programa uymaya zorladı. Şimdi az sayıda insanla iletişim kuruyorum. Daha az dağılmış, daha çok hazırlıklıyım. Bundan dolayı ilişkilerim daha güçlü.

4-Kendinize nazik olun:

Beni hayal kırıklığına uğrattığı için vücuduma kızmak yerine kendime bunu kafaya takmama izni veriyorum. Söylemesi yapmaktan kolay- Kendi kendime nazik davranmak konusunda çabalıyorum. Vücudum  yorgun ve beynim puslu olduğunda ( buna kemo beyin diyorlar) kızgınlığa engel olamıyorum. Bazen öğlene kadar uyuyup, birkaç lokmadan fazla yiyemeyince kendime kızıyorum. Ya da kaslarım tezgahtaki sürahiyi kaldıramayacak kadar zayıf olduğunda. Bunları başarısızlık ya da zayıflık olarak görmemek günlük bir savaş. Ama değiştiremeyeceğim şeyler için kendimi cezalandırmamaya çalışıyorum. Kendimize karşı  anlayışlı  olmalıyız. Genelde en yargılayıcı ve sert kendimize davrandığımızı gördüm.

5-Başkası için bir şeyler yapın:

Uzun süre hasta olmak sizi ilgi odağı yapıyor. Kanser size bir tür kısa görüş bahşeder. Her zaman her şeyin üstünde kendi sağlığınızı tutarsınız. Bu diğer insanları düşünmek için yeteri kadar zaman vermez. Teşhisimden bu yana ilk kez diğer kanser hastalarına ve zor dönemden geçen arkadaşlarıma mektup ve yardım paketleri göndermeye başladım. Anladım ki acı çeken diğer insanlara küçük şükran ve bağlılık eylemleri beni kendime acımakdan kurtarıyor ve yardım edilen olmanın yanında yardım etme gücümün olduğunu hissetmemi sağlıyor.

6-Kanserden bağımsız hedefler koyun:

Teşhisimin ilk günlerinden itibaren hayallerimi ve hedeflerimi ertelediğimi hissettim. Bu planlar-hayaller, kesintiler- her gün üzerime daha çok ağırlık yaptı. Durmadan hastanede yatmak yerine yapabileceğim şeyleri düşünüyordum. Hastalanmadan önce hayallerimi gerçekleştirmeye çalışıyordum.  Ama teşhisim ve kemo yeni planlar yapmama neden oldu. Bu fırsatı kaçırmak kahrediciydi. Ama kanserin hayatımı beklemede bırakmasına  izin vermek istemedim. Yazar olmak her zaman amacımdı ve şimdi tekrar bu hedefimi gerçekleştiriyorum.

Kaynak:

http://well.blogs.nytimes.com/2012/08/23/life-interrupted-six-ways-to-cope-with-cancer

Hiç yorum yok: