Çay dünyada
en çok tüketilen içeceklerden biridir. Camellia Sinensis ağacından üretilen
yeşil, siyah ve kokulu çayı mevcuttur. Kültürler arasında çay içme alışkanlığı
değişiliklik göstermektedir. Çay tanen isimli güçlü bir antioksidan
içermektedir. Yapılan araştırmalarda yeşil çayın hücre çoğalmasını kontrol
ettiğinden dolayı kansere karşı koruyucu olabileceği düşünülmüştür.
Camellia Sinensinin
yapraklarından elde edilen demlenmiş çay, sudan sonra ikinci en çok tüketilen
içecektir. Asya ülkelerinde de oldukça yaygındır (Graham 1992, Weisburger 1997).
Camellia Sinensis’ in %20’si yeşil çay ,%80’i siyah ve kokulu çay olarak
tüketilmektedir. Fermantasyonla yeşil çaydan, siyah çaya dönüştürüldüğünde
tanenlerin %15’i değişmeden kalmaktadır.
Yapılan randomize kontrollü çalışmada, 3 ay boyunca günde 150mg tanen içerecek
biçimde yeşil çay tedavisi verilen grupta, diğer çaylarla 3 ay boyunca 150mg tanen
verilen gruba göre yeşil çayın total kolestrolü ve LDL düşürdüğü saptanmıştır
(Maron 2003). Bir metanaliz sonucuna göre 3 fincan yeşil çayın kalp krizi
riskini %11 azalttığı saptanmıştır (Peters 2001). Buna rağmen Amerika Yiyecek
ve İlaç kurumu ( FDA), Japon bir firmanın yeşil çay etiketi üzerine
kardiyovasküler yararı olduğunun yazılmasını talep ettiğinde ; bu talebi, bu
etkiyi destekleyen varolan yeterli çalışma olmadığı gerekçesiyle reddetmiştir. Yeşil
çayın günde içilmesi istenen miktar 3-5 fincan arasındadır.
Epidomiyolojik
çalışmalardan bilgiler
Yeşil çay
ile ilgili yapılan çalışmalarda bazı çelişkili sonuçlar bulunmaktadır. Yeşil
çayı destekleyen iki çalışma bulunmaktadır. Bunlardan biri 18.000 erkek
üzerinde yapılan bir araştırmada ne siyah ne yeşil çay içen grupta, hiç içmeyen
ya da az miktarda çay tüketen gruba göre,
özofagial ve karın içi kanserleri yaklaşık yarısında gelişmiştir. Bu
araştırmada diyet , sosyodemografik ve sigara oranları dengeli bir şekilde
grupların özelliklerine de dikkat edilmiştir (Sun 2002). Diğer çalışma ise, 250
cilt kanseri hastası üzerinde yapılan araştırmaya göre, günde yaklaşık iki fincan
yeşil çay içenlerde löloplaki miktarında ve boyutunda yarı yarıya azalma tespit
edilmiştir (Hakim 2001).
143 sigara
tiryakisinde yapılan bir araştırmada, siyah ve yeşil çayın, DNA’ya zarar verici
etkisini azalttığını ortaya koymaktadır. Sonuca göre yeşil çayın plazmada ve
idrardaki artışı nedeniyle düzenli yeşil çay içiminin DNA ‘ya zarar verici
etkisinden ve kanser riskini azaltabileceğini düşündürmektedir (Hakim 2003).
Yumurtalık kanseri
İki
vaka-kontrol çalışmasında yumurtalık kanseri olan kadınlarda yeşil çay içiminin
arttırılmasının, yumurtalık kanseri riskini düşürdüğü saptanmıştır ( Song 2008;
Zhang 2002).
Meme
Kanseri
İki
vaka-kontrol çalışmasında yeşil çay ve meme kanseri riskinin azaltılmasıyla
ilgili bir ilişki olduğu saptanmıştır.
Amerika’da
yapılan Çinli, Japon ve Filipinli kadınları içeren bir araştırmada yeşil çay
ile meme kanseri riskinin azalması konusunda bir ilişki olduğunu göstermiştir(Wu
2003), başka bir vaka-kontrol çalışma da aynı pozitif sonucu bulmuştur (Zhang
2007).
Kadın ve erkeklerde yapılan Kohort çalışmalarında
akciğer kanseri riski ile çay çay içmenin arttırılması konusunda bir ilişki
bulamamıştır ( Li 2008). İki vaka-kontrol çalışması da bir ilişki olasılığını
saptamıştır. Kadınlarla yapılan hastane ve toplum tabanlı çalışmada akciğer
kanseri riskinin azaldığı tespit edilmiştir.(Zhong 2001). Bonner’in 2005
yılında yaptığı çalışmada cinsiyetlerle alakalı bir ilişki bulamamıştır. Kuriyama’
nın 2006’da yaptığı araştırmada ise akciğer kanserinin ölüm oranlarıyla bir
ilişkisi olmadığını saptanmamıştır. Yeşil çay ile ilgili sonuçlar
tartışmalıdır. Sınırlı sayıda araştırma kadınlarda yumurtalık kanseri riskini
düşürdüğünü tespit etmiştir. Seely’in 2005’te yayınlanan sistematik derlemesi
ve 7 çalışmayı içeren meta-analizinde yeşil çay ve meme kanseri arasında bir
ilişki tespit etmiştir. Günde beş fincan içilen yeşil çayın meme kanseri
gelişiminin riskini azalttığı sonucuna varışmış ama istatistiki verilerde
anlamlı bir sonuca varılmamıştır. Derlemenin sahibi ayrıca erken dönemlerinde
iyileştirme sürecine de katkı sağladığını söylemiştir.
Güvenlik
Yeşil çay
şimdiden medyada ve toplumda kanserden koruyucu etkisiyle söz ettirmektedir,
yeşil çay özleri dünyanın pek çok yerinden talep görmektedir. Bu nedenle bazı
güvenlik sorunları oluşmuş ve artmıştır.
Aynı kıtada
olan Çin ve Japonya gibi iki ülkede bile yeşil çay içiminde kültürler arası
farklılıklar bulunmaktadır( Nemecz 2000). İçerisinde %7 kafein olan yeşil çay özünün deri yoluyla
uygun olarak, 6 ay boyunca kullanımı
güvenli bulunmuştur (Pisters 2001),( Ahn 2003;Katiyar 2000).Buna rağmen ağız
yoluyla ve yüksek dozlarda alınması güvensiz bulunmuştur. Günde 250-300 mg’ dan
fazla alınan dozların çarpıntı ve uyku düzensizliğiyle ilişkili olduğu
saptanmıştır (IOM 2001). Ağız yoluyla alınan yeşil çay bulantı, kusma, karında
şişlik, karın ağrısı, diare, hazımsızlık ve gaz problemlerine neden olabilir. Ayrıca
santral sinir sistemini de etkileyerek baş dönmesi uykusuzluk, yorgunluk,
ellerde titreme, dalgınlık, dinlenememe gibi problemlere de neden olabilir. Bu
etkiler günde 5 6 litre civarında alınan yüksek doz alımlarda gözlenmektedir
(Jatoi 2003;Pisters 2001).
Pratiğe etkisi
Yeşil çayın uygun dozda, düzenli kullanma
alışkanlığında insanların diyetinde sağlıklı bir
ekleme olarak görülmektedir. Literatürdeki araştırmaların büyük bir kısmı araştırmanın tipine göre çelişkili
sonuçlar barındırmaktadır. Daha geniş araştırmalara ihtiyaç duyulmaktadır.
Kaynak;
Katja Boehm , Francesca Borrelli , Edzard Ernst , Gabi
Habacher , Shao Kang Hung , Stefania Milazzo and Markus Horneber
July 2009
Çeviri;
Araş.
Gör. Gözde Demirsoy
Adnan
Menderes Üniversitesi
Doğum-
Kadın Sağlığı Ve Hastalıkları Hemşireliği Ana Bilim Dalı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder