BAŞARI İYİ HİSSETMEK MİDİR? YOKSA HİSSETMEK DE İYİ OLMAK MI? -Dr. Deniz Oner

Siz de zaman zaman benim gibi hissediyor musunuz bilmem?  Yaşamda gelişip hep iyiye gittiğimiz, ilkbahar mevsimlerimiz olur.  İçimizin çoşkuyla  çiçek açtığı..bazen de kuruyup dağılan yapraklar gibi hissettiren,  kendimizi  başarısız hissettiğimiz, her şeyin ters gittiği ve üst üste geldiği sonbaharlarımız, kışlarımız. 

Size kendi içsel yolculuğumu içtenlikle aktardığımı biliyorsunuz.  Biz farklı değiliz aslında, insan olarak benzer duygular ve düşünceleri paylaşıyoruz, mevsimlerimiz farklı da olsa..

Kendi özüne doğru yapılan yolculuğun zaman zaman yorucu, keyifsiz olabileceği konusunda uyarılar almıştım aslında;  Diyordu ki sana meydan okuyan olaylar yaşarsın, bazen senin başına gelir bazen de yakınında değer verdiğin insanların. Ancak sen iyi hissetmek yerine hissetmekte iyi olursan, bu senin ruhsal olarak genişlemen, büyümen için fırsatlardır.  

Zihnimizin ” iyi” diye yargıda bulunduğu ister bir ilişki, ister bir mal, ister toplumsal bir rol, bir yer veya fiziksel bedenimiz olsun;  ona bağlı bir kimlik oluşturduğu için mutlu olur, iyi hisseder. 
Bu yaşamda hiçbir koşul sonsuza kadar kalıcı değil aslında. “Bu da geçer” deriz ya hani, çok doğru. Sizi geçmişte mutlu eden bir durum artık bir mutsuzluk sebebi olabilir. Kimliğimizi dayandırdığımız özdeşleştirdiğimiz bir durum yokolduğunda, ya da değiştiğinde zihnimiz bunu kabullenmekte zorluk çeker. Bu bir kolun, bacağınızın koparılması kadar acı verici olabilir.

İnsan doğası bu durumda olumsuz diyebileceğimiz bir içsel dirence geçer. Sinirlenme ya da sabırsızlık, şiddetli öfke, moral bozukluğu ya da küskün bir içerleme ile depresyona kadar götüren bir umutsuzluk durumu yaşanır.

İnsan egosu bu duygularla koşullarını kontrol edebileceğine inanır. Bilinçaltı düzeyde ona yapışır, üzgün, öfkeli, haksızlığa uğramış kişi kimliğine sıkıca yapışır.

Bu saptamalarımız doğru da olsa bu olumsuzluktan, ruhumuzdaki karanlık kış günlerinden nasıl içimizde baharı yaşatmaya geçebiliriz. Bilinç düzeyimizde bir değişimden kaynaklanmadan yaptığımız değişimler işe yaramayacaktır.

Echart Tolle Şimdinin Gücü uygulama kitabında bunun için bir çözüm öneriyor:
“Her ne zaman içinizde olumsuzluğun yükseldiğini hissederseniz; buna ister bir dış etken, ister bir düşünce neden olsun, onu, DİKKAT. ŞİMDİ VE BURADA. UYAN.”diyen bir ses olarak görün.
En hafif sinirlenme bile önemlidir. Onun kabul ve tasdik edilmesi, ona dikkat edilmesi gerekir; aksi takdirde gözlenmeyen tepkilerin giderek artan bir birikimi olacaktır.

Sonuç olarak içimizde olumsuz duygular hissettiğimizde onları içimizde tutmanın hiçbir amaca hizmet etmeyeceğini idrak ettiğimizde onları bırakabiliriz. Tümüyle bırakamasak bile inkâr etmeden, savaşmadan sadece orada olduklarını kabul etmek ve hislerimize dikkatimizi vermek bile işe yarayacaktır. Belki size olumsuz duygular yaratan insanlarla yüzleşebilirsiniz de ancak derinde içsel olarak sizin duygularınızı kontrol etme gücü vermeden, güç siz de olarak bunu yapabilirsiniz.

Birlikte öğrenmek, hatırlamak ve uygulamak üzere..
Sağlıkla ve sevgiyle kalın.

Dr. Deniz ÖNER

Hiç yorum yok: