Domates mi Kansere Güçlü Kalkan, Salça mı?

Her öğün çocuklarıma ısrarla domates yedirmeye çalışan ben, şimdi size aslında bazı şeyleri nasıl eksik bildiğimi kanıtlayacağım bu yazımla.

Kanser, vücutta anormal hücrelerin büyüyüp, kontrolsüz bir şekilde çoğalması, ve bu süreç içinde sağlıklı hücreleri, organları tahrip edip ele geçirmesidir. 2010 yılında Amerika'daki en büyük ikinci ölüm sebebi kanser olmuştur. Bizim yazılarımızı takip ediyorsanız zaten bunu çoktan biliyorsunuz ama, ben blog ve Facebook'daki yeni takipçilerimiz için bir ön giriş yapayım dedim.

Neyse, biz gelelim domatese... Faydası çok ama benim bu yazıda ele alacağım konu domates ve kanserin ilişkisi.  Domatesin içinde yüksek miktarda A ve C vitamini, potasyum ve ayrıca kanser riskini düşüren likopen adlı madde var. Likopen aynı zamanda domatese kırmızı rengini de veren antioksidan. İşin kolayına kaçıp da, ben onun vitamininden alıyorum dediğinizde de yanlış yaptınızı söylemeliyim. Çünkü ağızdan alınan vitaminlerin vücut tarafından emilen miktarı ile naturel olarak alınarak emilen miktarı arasında çok büyük fark var.

Domates taze yendiği taktirde içindeki vitaminler tamamen kendini korusa da, ne yazık ki içindeki likopen miktarı maksimumunda değil. Domates,  zeytinyağı veya herhangi bir yağ ile pişirildiği zaman, vücudun Likopen moleküllerini emmesi çok daha kolaylaşıyor. Ne kadar mı? İşte aşağıdaki tabloda özetleyebildiğim kadar:

ÜRÜN
MİKTAR
LİKOPEN (mg/miktar)
Domates Suyu
250 ml (su bardağı)
25
Ketçap
15 ml (çay kaşığı)
2.7
Domatesli Makarna Sosu
125 ml (çay bardağı)
28.1
Salça
30 ml (çorba kaşığı)
13.8
Domates çorbası (hazır)
250 ml (su bardağı)
9.7
Domates
125g (orta boy)
3.7




Peki o zaman nasıl yenilmeli domates? İşte hatayı ben burada yapıyormuşum meğer. Herşeyin tazesi ve işlenmemiş halinin daha sağlıklı olduğunu düşünen ben yanlışmışım meğer. İçindeki vitaminleri koruması yönünden tazesi en iyisi, ama likopen miktari ile ilgili olarak bu orantı ters. Yapılan araştırmalarda, yağ ile beraber pişirilmiş salça yenildikten sonra kandaki likopen miktarinin normal domates yendikten sonrakinden üç kat daha fazla olduğu kanıtlanmış.  Size taze domatesi bırakıp salçaya dönün demiyorum ama en azından likopen miktarını göz önünde bulundurursanız, arada yemeklerinize, salsa sosu, ketçap, domates suyu ve zeytinyağ veya herhangi bir yağ ile pişmiş domates sosunu da ekleyin diyorum. 

Ulusal Kanser Enstitüsünün yayınladığı yazıda, domatesin prostat, yumurtalık, mide ve pankreas kanseri riskini azalttığını kabul edilmiş. Haftada 10 veya daha fazla porsiyon domates yiyen erkeklerin prostat kanserine yakalanma ihtimalleri %45 daha az! Ayrıca Harvard Kamu Sağlığı Okulunun 51,529 kişi üzerinde yaptığı 12 senelik araştırmada, 40-75 yaş arasındaki erkeklerin haftada 2 porsiyon domates sosu yediklerinde prostat kanser riskleri %23 düşüyor, metastas yapan prostat kanser riskleri ise %36 düşüyor. Bu araştırmanın sonuçları 2002 Mart Ulusal Kanser Enstitüsü'nün dergisinde de detaylı olarak yayınlanmış.  Ayrıca hayvanların üstünde yapılan deneylerde likopenin beyin tümörlerini küçülttüğü saptanmış. Fakat insanların üzerinde beyin tümörleri ile ilgili yapılmış bir deney mevcut değil henüz.

Bu konuda yapılan deneyleri araştırdığımda karşıma Detroit Wayne Üniversitesi'nden bir doktor karşıma çıktı: Doktor Ömer Küçük. 1999 yılında, Amerikan Kanser Araştırma Merkezinin yıllık toplantısında 30 kişilik bir gruba yaptığı deneyden bahsetmiş Dr Küçük. 3 hafta içinde prostat ameliyatına girecek hastaların bir kısmına günde 25 miligram likopen verilip, diğer bölümüne sadece içi boş ilaç verilmiş. Doktorlar her iki grubu da ameliyat ettikten sonra, likopen verilen hastaların timorlerinin  yüzde 15 civarında küçüldüğünü ve ayrıca kanserin çevredeki doku ve organlara yayılmadığını görmüşler. Likopen alanların yüzde 73ünde kanser sadece prostatta kalırken, bu oran likopen almayanlarda yüzde 18.

Radyaterapi ve kemoterapi sürecinde antioksidan içeren vitaminlerin tedaviyi olumsuz yönde etkileme ihtimali söz konusu. Bu likopen içeren ilaçlar için de geçerli. Ama Amerikan Kanser Topluluğu, kemoterapi ve radyoterapi sırasında içinde yüksek miktarda antioksidan bulunan meyva ve sebzelerin tüketilmesinde bir zarar olmadığını belirtiyor.

Bir de kendi kendime yazıya bir türlü nasıl başlayacağımı bilemezken farkettim ki, o kadar araştırıp yazdıktan sonra sanki sadece çocuklarım önemliymiş gibi  sadece onların yediklerine içtiklerine çok daha önem veriyorum. Tamam onların sağlığı çok önemli de, biz anne babalarınki de önemli değil mi? Biz kendimize iyi bakmazsak, onların ihtiyacı olduğunda onların yanında kim olacak? Yazdıklarımızın bir çoğu aslında çok basit seçimler, çok ufak değişiklikler günlük hayatımızda yapmamız gereken  Her yazıda biz size sadece ışık tutmaya calışıyoruz, gerisi size kalmış...

EB

Kaynaklar:






1 yorum:

sebla dedi ki...

dlinize sağlık..