Hayatımın akışı durdu: Kanserle Savaşmak ve Ben

Suleika Jaouad’ın yazısını okurken düşündüm bir kazanım için ille savaşmak mı lazım? Bende çok sevmiyorum bu savaş lugatını.  Savaşta karşıda bir düşman var çünkü. Savaşmadan da enerjimizi sadece iyileşmeye, sevgiye odaklanarak galip çıkabiliriz bu yoldan. Benim yazıdan anladığım bu…
Pes etmemek, olumsuzlukları kaybedilmiş bir savaş ya da yenilgi olarak görmemek, ne ise o. 

Bu yolda önündeki engelleri aşmaya çalışmak, denemek ama zaman zaman takılıp tökezlersek bunu da yolun parçası olarak görmek.

Sevgiyle kalın.

Suleika Jaouad
Kemoterapinin berbat bir rutini var. Lösemi teşhisimden beri hayatım kemoterapi takvimiyle eş zamanlı. Her tedaviden sonra yan etkiler ne zaman başlayacak artık uzman oldum. Her ay yaptığım tatsız bir parti gibi, bulantı, kusma, ürperme, yorgunluk , ateş, ağız yaraları, ağrı, enfeksiyon ve acil ziyaretleri partime düzenli katılan misafirler haline geldi.  
Bu artık rutin hale gelmesine rağmen her yeni kür başladığında bu sefer farklı olacak diye kendimi inandırıyorum. Bu sefer ben tedavimden daha güçlü olacağım.  

Ama tüm yıl 28 kür boyunca bir kere bile bu savaşı ben kazanamadım. Kanser dünyası savaş lugatıyla dolu. Toplum savaş mesajları kullanıyor, kanser kitapları kansere esir düşmeyin diyor. Kanser savaşçılarından ve savaşı kazanmaktan bahsediyorlar.  Kemoterapiyi kan yolunuzda harekete geçmiş düşmana karşı savaşan bir ordu gibi düşünün deniliyor.

Bir çok yönden etkileyici bir düşünce. Kahramanlar dünyasında savaş hep var.  Ama bu sefer biz bize karşıyız.  

Benim ilk tepkim genelde istediğimi elde edene kadar sınırlarımı zorlamaktır. Yenmeyi isterim hep.  Tedaviye başladığımda hayattaki her şeyde olduğu gibi kanseride yenilecek birşey olarak gördüm.

Ama bu savaşta sanırım kemoterapinin yan etkileri benden daha akıllı olduğunu ispatladı. Şu anda bunları yazarken iki gündür yatakta ve peşimi bırakmayan bir bulantıyla uğraşıyorum. Bazen hastalığı yenilgi ya da zayıflık olarak görmemek zor. Bir sene önce iki iş teklifinden acaba hangisini kabul etsem diye düşünüyordum. Bu sabah, kendime birşey hazırlamak  için reçel kavanozunun kapağını açamadığım için birakmak zorunda kaldim. 

Farkına varıyorum ki kanseri def etmek yenmek ya da yenilmekle ilgili değil. Öyle olsaydı keşke.

Asıl savaş bu yendim yenildim mantığına karşı olmalı. Son birkaç ayda hep kendimle savaştım. Artık yapamadıklarımı düşünüp korkuya ve kızgınlığa teslim ettim kendimi. 

Ama bugün farklı bir kabullenme şekli oluşturmaya karar verdim. Kanser bana yola çıkan her problemle savaşılmaz bunu öğretti. Çözüm tam gaz önüne devam etmekte değil elbette bu da yararsız. Çaba sarfetmeniz çok önemli, ileriye yönelik düşünmeniz ama aynı zamanda kabullenmek ve şu anı istediğiniz hızda değiştiremeyeceğinizi bilmek.   

Kabullenmek kesinlikle vaz geçmek değil tam aksine.. Eli kolu bağlı mahkumların kıymetli enerjisini bağı çözmeye harcaması anlamsız. Kanser karşısında en iyi yol sabır. 

Kaynak:

http://well.blogs.nytimes.com/2012/06/21/life-interrupted-fighting-cancer-and-myself/

Hiç yorum yok: