İçimizden Biri Mini Röportajlar --Gülşen Tanyeri

Sevgili Gülşen ne zaman fark ettin ve ne hissettin ilk öğrendiğinde?

Tam günü, 31.03.2010. Akşam yatağıma uzandım ve sol koltuk altım kaşındı. Öyle bir kaşınma ki hayatımda böyle kaşıntı görmemiştim. Kaşırken bir sertlik fark ettim. Hiç ciddiye almadım kimseye de bir şey söylemedim. Aslında son zamanlarda mememde ağrılar vardı. Adet öncesi ve sonrası ağrısına yormuştum nedense.
O akşam hiç bir şey yokmuş gibi yattım ve sabah işe gitmek üzere kalktım. Ama işe gitmedim, evde üzerimi çıkartmadan pijamalarımla dolandım durdum. Öğle vakti, yeğenim okuldan geldi teyze çoktandır bişey yapmıyoruz hadi dışarı çıkalım diye ısrar etti. Hazırlanırken yine aklıma geldi acaba o sertlik akşamdan sabaha gitmiş miydi? Tekrar yokladım aslanlar gibi akşam nasıl bıraktıysam öylece duruyor!

Yeğenime gösterdim bakınca hop oturdu hop kalktı. Teyze hemen doktora gidiyoruz dedi. Bunu diyen 15-16 yaşındaki gencecik bir kız, meğer 2 gün önce okuluna eğitime gelen doktorlar meme yapınızda en ufak bir değişiklik görürseniz hemen gösterin demişler. O arada erkek kardeşim eve gelince hemen aile doktorumuza gittik. O da bizi bir cerrah arkadaşına yönlendirdi. O an kötü bişeyler olduğunu hissettim. Derken bir sürü tetkik, taramalar, ultason... Erkek kardeşim, yeğenim ve bir de herkesin bir can dostu vardır ya, benim de Özlemim vardı yanımda, 2 günü dördümüz yoğun stres ve sıkıntı içinde geçirdik.

Sonuç ne çıkacak, annem tansiyon hastası -benim her şeyim, dünyam- duyunca ya tansiyonu çıkar felç olursa, böyle karmaşık duygularla bekledik. Ve acı haber ‘kansersin!'  O an sadece annemi düşündüm, belki evli ve çocuklu olsam önce çocuk mu düşünülürdü bilemiyorum! annemin neler yaşayacağını düşünüp hep onun için üzüldüm. Dünya o an durdu sanki başka bir boyuta geçtim, kimse yardım edemez ölüyorum duygusunu yaşadım ilk önce.

Olumlu ve olumsuz olarak neler değişti hayatınızda?
İşimi bırakmak zorunda kaldım çalışmadan duramayan işine çok bağlı biriydim. Tüm arkadaş ve yakınlarımdan uzak kalmak zorunda kaldım enfeksiyon kapmamak adına. Çok spor yapan biriydim uzak kaldım, kemocan bende derman bırakmıyordu. Uzun süre arabamı kullanamadım. Dertlere bakar mısınız! Şaka bir yana tedavi zor ve meşakkatli her bünye aynı tepkiyi vermiyor.

Ben bir de ameliyat öncesi kemoterapi aldığımdan daha bir takatsızdim. Tek canımı yakan olumsuz gördüğüm şey hep yatakta olmam ve tuvalete bile birinin yardımı ile gitmem ve banyomu kendim yapamamamdı. Bir de çok kilo aldım. Bu hastalığa yakalandığım 55 kiloydum. Tedavi sürecinde 80 kiloya çıktım. Hala kilolarımı vermekle uğraşıyorum. Aldığım ilaçlar ve hep yatakta geçirmemden dolayı hareketsizlik... 
Olumlu olarak, sık şükretmek, hamdetmek oldu. Allah’a inancı kuvvetli biriyim. Bu hastalık öncesi de böyleydi. Sadece yaradana sığındım ve hiçbir zaman neden ben demedim. Neden ben diyemem çünkü minicik bebeklerin ne günahı var ki bu hastalık onlara da gelmiş. Eğer neden ben dersem onlara haksızlık etmiş olmayacak mıydım.  Ayrıca o kadar güzel insanlar girdi ki hayatıma o yüzden teşekkür ettim kansere ve doğru geldiğin yere git diyerek uğurladım.

Yakın ve uzak çevreyle ilişkiler nasıl değişti?
Kansere yakalandığımda tüm ailem yanımdaydı onlarda benimle birlikte yaşadılar bu süreci. Daha bir sıkı sıkıya sarıldık birbirimize. Direk konuşmasak da o bakışlar, el tutuşlar hepsi mesajdı birbirimize. O sevgiyi ve o bağlılığı hissetmek her şeye değer. Arkadaşlarım, komşularım, dostlarım hepsi benim için ellerinden ne geliyorsa yapmaya gayret ettiler. Kuran okutan mı, benim için dualar gönderenler mi, fakirleri doyuranlar mı hangisini anlatayım ki. Ve dedim ki Gülşen meğer sen ne kadar seviliyormuşsun. Hayatın koşturmacaların bunu bazen fark edemiyor insan. Uzak çevre, iş çevrem sürekli aradı ne gerekiyorsa bize düşen ne varsa maddi manevi yaparız dediler. Allah hepsinden razı olsun. Hele o saçlarım dökülmeye başladığında yıllardır gittiğim kuaförümün eve gelip beni espirilerle güldürmeye çalışıp ‘kafan da ne kadar güzelmiş hiç böyle görmemiştik’ demesi ‘senin gibi olan o kadar çok müşterim var ki eskisinden daha da gür çıkacak’ diyerek bana moral vermesini hiç unutamam. Hepsini çok seviyorum. İyi ki varlar Allah eksiltmesin böyle can insanları her daim çoğaltsın.

Bu sürecin en büyük zorluğu neydi? Bununla ilgili sana yardımcı olan paylaşmak istediklerin var mı?

En büyük zorluğu sevdiklerime doya doya sarılamamaktı. Bir de ameliyat öncesi Ankara ya taşındık ailemin bir bölümü ve annemle. 1,5 yıl kaldık. Eşyalı bir ev kiraladık. Tüm çevremden uzak kaldım. Annem için biraz zor oldu ilk başlarda o da zamanla alıştı. Tedavi süreci çok ağır geçti. İlacı alıyordum ve yatıyordum, bazen tuvalete gitmeye halim olmuyordu. İlk zamanlar yemek konusunda sıkıntı yaşadım her şey kokuyordu su dahi içmek istemiyordum. Su içerken limonu yalıyor sonra suyu içiyordumJ bana çok iyi geldi.
Doktorlarımın çabaları ve ailemin ilgisiyle şükür atlattım. Bu hastalığa yeni yakalanmış olan arkadaşlara söyleyeceğim bu süreç geçici sabretmek ve metanetli olmak gerek. Doktorlarına güven duymaları ve onların söylediklerine uymaları gerek. Sakın saçım döküldü kaşım kirpiğim gitti diye üzüntü yaşamasınlar geriye o kadar güçlü geliyor ki eskisinden daha da güzel. Sabah uyanırken her zaman gülerek uyansınlar. Özellikle memesi alınan arkadaşlar sakın gitti diye üzülmesinler. Ben bunların hiçbirini takmadım üzülmedim. Hep şöyle dedim memem olup ayağım, kollarım ya da gözlerim olmaya bilirdi. İsterlerse estetik yaptırılabilirler her şeyin çaresi var yeter ki sağlık olsun.
Benim tedavim biraz uzun sürdü tümörüm agresif olduğundan herseptin denilen ilaca devam edildi. Hiç mi ümitsizliğe düşmedim, hiç mi korkularımız olmadı tabi ki hepsini yaşadık. Özelliklede annemin gözlerinde ki o ifade, korku ve çaresizlik hiçbir zaman hafızamdan çıkmayacak.

Nasıl destek aldınız? Size yardımcı kişiler, olaylar oldu mu?

Ankara da onkoloğum Allahın bizlere gönderdiği şifalı el Prof.Deniz Yamaç sayesinde hem psikolojik hem de bedenen çok güzel geçti tedavim. Onun organize ettiği ve yine Psikolog Ülgen hocamızın önderliğinde tedavisi bitmiş veya belli seviyeye gelmiş hastaların bir araya geldiği grup terapisi aldık. Bu arada Ülgen hocamızda bu hastalığı geçirmiş biri. Bu terapileri Ankara da iken 15 günde bir alıyorduk ve ben o günleri iple çekiyordum. Çok rahatlattı beni. Hepsine buradan tekrar teşekkürlerimi ve saygılarımı iletiyorum. Ayrıca meme kanserini yaşamış atlatmış kadınların bir araya geldiği Farkındalık korosunda kısa da olsa 6 ay kadar şarkılar söyledim. O kadar iyi geldi ki boşuna dememişler müzik ruhun gıdasıdır diye.

Bu süreçte en çok rahatlatan hastalığımı çekinmeden herkese anlatmam oldu, kendimi rahatlamış hissediyorum. Bir de iyi ki Ankara ya gelmişim cerrahım Prof. Ercüment Tekin; onkoloğum Prof. Deniz Yamaç; radyoloğum Prof.Müge Akmansu ve her türlü cefamızı çeken hemşirem hepsine buradan saygı ve sevgimi gönderiyorum. İyi ki hayatımdalar.

Artık hayat eskisi gibi koşturarak, bir yerlere geç kalmış gibi yetişmeye çalışarak, hep karşımdaki üzülmesin üzülen ben olayımı yaşayarak geçmiyor. Anı yaşamak hayat felsefem oldu. Ne demişler” hayat bir gündür o da bugündür”.

Bugün sağlıklıysam ve sevdiklerim de yanımdaysa değmeyin keyfime. Sabah kalktığım, bugünde beni sağlıkla uyandırdığın için, böyle bir ailede var ettiğin ve bu güzel arkadaşlarımı dostlarımı bana nasip ettiğin için sana şükür Allahım diyebilmek. Tuvalete kendim gidebilmek, coşkuyla arabama atlayıp sahil boyu denizi seyrede seyrede hatta trafikteki yanlışlara kızarak işime gitmek, Mali Müşavirlik işimi eskisinden fazla coşkuyla yapmak, yeşil çayımı sağlıkla yudumlamak, gelecek için planlar yapmamak, geçmişe takılıp ahla vahla günümü öldürmemek...

Ağlamam gerekiyorsa ağlıyorum ama her şeyi kendime dert ederek değil. Gülebileceğim kişileri, filmleri, mekanları, kitapları seçiyorum. Sevdiklerimle daha çok vakit geçirmeye gayret ediyorum. Enerjimi aşağıya çekecek kişilerden mümkün olduğu kadar uzak durmaya gayret ediyorum. Hayatı kendi gücüm oranında dolu dolu yaşamaya gayret ediyorum. Ölüm bir gerçek her canlı doğarken öleceğini biliyor. Belki bu hastalıktan değil başka bir şey den öleceğim ama duam istediğim güzel bir şekilde bu dünyadan gitmek zamanı geldiğinde.

Kanserle Dans okuyucularına mesajınız var mı?

İyi ki bu sayfayı yarattınız sevgili Melekler Ebru-Esra. Bu sayfa sayesinde bu hastalığa yakalanmış ya da yakını yakalanmış insanlara göz oldunuz el oldunuz. İnsanlar yaşadıklarını burada paylaşınca mutlaka kendinden bir şey bulabiliyor. Kanserle Dans benim için terapi, bilgilenme ve dost-arkadaş edinme yeri oldu. Bu sayfa sayesinde bir çok kişi ile arkadaş oldum ve görüşüyorum. Bilimsel çalışmaların çevirilerinin yapılıp burada paylaşılması ve bunu hiçbir çıkar gözetmeksizin insanlık için yapıyor olunması melek olduklarının bir göstergesi. Bence Yaradan sizleri bu görev için yeryüzüne gönderdi. Bana bu fırsatı verdiğiniz için ayrıca teşekkür ediyorum. İnşallah başka bir zaman İstanbula geldiğiniz de ayarlayıp sizinle yüz yüze görüşmek tanışmak isterim. Sizler hep var olun.
Sevgilerimle

Gülşen Tanyeri

Hiç yorum yok: