Kanser Risk Faktörleri ve Korunma Soru Cevap Bölüm 3

C. Kalın Barsak (kolon ve rektum) Kanseri:
Diyet ve yaşam standartları:
Fazla yağlı (özellikle doymuş yağlardan zengin), yüksek proteinli ve kalorili diyetle beslenen, fazla miktarda et tüketen (hem kırmızı hem de beyaz), alkol alan, yetersiz kalsiyum, D vitamini ve folattan alan kişilerde kalın barsak kanseri riski artmıştır. Kanser olduktan sonra az yağlı, yüksek lif içerikli, sebze ve meyveden zengin beslenmenin 3-4 yıl içinde kanserin tekrarlama riskini azaltmadığı bir çalışmada gösterilmiştir. Az hareket ve sigara kullanımı da kalın barsak kanseri riskini arttırabilir.

İlaçlar:
Bazı çalışmalarda steroid olmayan anti-inflamatuvar ilaçların ve menopoz sonrası kadınlarda östrojen kullanımının riski azaltabileceği gösterilmiştir.
Barsaktaki poliplerin bazıları zaman içinde kansere dönüşebildiği için olan poliplerin alınması uygundur.

Ç. Rahim (endometriyum) Kanseri:

İlaçlar:
Menopoz sonrası kadınların şikayetlerini azaltmak amacıyla sadece östrojen hormonu alması ve meme kanseri tanısı sonrasında tedavi amaçlı veya yüksek riskli kişilerde korunma amaçlı tamoksifen kullanımı endometriyum kanser riskini arttırır. Doğum kontrol hapı kullanmak ise riski azaltır. Erken yaşda adet görmeye başlamak ve geç yaşta menopoza girmek de riski arttırmaktadır. Hamilelik ve anne sütü vermenin koruyucu rolü vardır. Obez (şişman) kişilerde endometriyum kanseri riski yüksektir. Düzenli egzersiz yapan ve sebze meyve ağırlıklı beslenen kişilerde riskin azalabileceği ileri sürülmüştür. Herediter non-poliposis koli (genetik geçişi olan bir hastalık) ve polikistik over sendromu (yumurtalıklardan hormon salınımı düzensizliği olan bir hastalık) olan hastalarda risk artmıştır.

D. Yemek Borusu (Özofagus) Kanseri:
Sigara ve alkol çok önemli risk faktörleridir. Yeşil ve sarı renkli sebze ve meyve içeren beslenme riski azaltacaktır. Aspirin gibi ağrı kesici (steroid olmayan anti-inflamatuvarlar) bazı ilaçların düzenli kullanımı da riski azaltır.
Helicobacter Pylori infeksiyonu özellikle mide duvarındaki hücrelerde zedelenme yaparak ülserler yapabilir. Bu hem mide kanseri, hem mide lenfoması, hem de özofagus kanserlerinde riski arttırabilir. Reflu hastalığı (mide içeriğinin yemek borusundan geri gelmesi) zaman içinde özofagus yüzeyini zedeleyerek Barret özofagusu denilen duruma yol açar. Burada midede bulunması gereken hücreler yemek borusunda görülmeye başlar. Bu durum tedavi edilmezse yıllar içinde bu bölgelerde kanser görülür.

E. Mide (gastrik) Kanseri:
Fazla tuzlu beslenme mide kanserini arttırırken, bol taze sebze meyve ve beta-karoten ve vitamin C içeren beslenme riski azaltır. Helicobacter Pylori infeksiyonu özellikle mide duvarındaki hücrelerde zedelenme yaparak ülserler yapabilir. Mide kanseri ve mide lenfoması riski bu hastalarda artmıştır. Böyle bir durum veya Barret özofagusu olan hastalar tedavi edilmelidir.

F. Karaciğer (hepatoselüler) Kanseri:
Hepatit B, hepatit C, alkol kullanımı, aflatoksinler (sağlıksız koşullarda saklanan tahıllar, fındık fıstıklarda oluşan bir çeşit toksin) ve diğer faktörlerin yol açtığı siroz hastalığı karaciğerin kendinden çıkan kanserinin görülme olasılığını arttırır. Alkol kullanımının sınırlandırılması, hepatit B'e karşı aşılanma ile risk azaltılmaktadır.

G. Akciğer Kanseri:
Sigara ve tütün içerikleri akciğer kanserlerinin başlıca sebebidir. Sigarayı bırakmak, içilen ortanlardan kaçınmak riski azaltmak için gereklidir. Bunun dışında asbest ve radonla karşılaşmak da riski arttırmaktadır. Kemoprevensiyon amaçlı çeşitli maddeler ve vitaminler kullanılmıştır. Şimdiye kadar akciğer kanser riskini azaltan bir ilaç bulunmamıştır. Bu konudaki çalışmalar devam etmektedir. Özellikle beta-karoten kullanan ve aynı zamanda sigara içmeye devam eden hastalarda akciğer kanserine yakalanma riski artmıştır. Çalışmalar sonuçlanmadan mikrobesinlerin bu amaçlı kullanılmaması gereklidir.

H. Ağız İçi (oral) Kanserler:
Sigara ve alkol kullanımı ağız içi kanser riskini belirgin olarak arttırmaktadır. Riski azaltmak için sigara içilmemeli ve alkol alınmamalıdır. Kemoprevensiyon amaçlı çeşitli mikrobesinlerle yapılan çalışmalar devam etmektedir. Bunlar sonuçlanana kadar beklenmelidir.

I. Yumurtalık (over) Kanseri:
Yaşlandıkça over kanseri riski artmaktadır. Düzenli kadın doğum kontrollerinin ve tarama testlerinin yapılması bu kanserleri erken dönemde saptayamayabilir.
Doğum kontrol hapı kullanmak over kanseri riskini azaltabilir. Doğum yapanlar ve emziren kadınlarda da risk daha azdır. Tüplerini bağlatan veya rahmi alınan hastalarda da over kanseri daha nadir görülmüştür. Menopoz sonrası kadınların hormon ilaçları kullanması ve çocuğu olmayan kişilerde yumurtlamayı arttıran ilaçların kullanımı da over kanser riskini arttırmaktadır. Ailesinde birinci derece akrabalarında (anne, kız kardeş) over kanseri olanlarda risk daha yüksektir. Ailesinde çok sayıda over kanseri hastası olan kişilerde riski azaltmak amacıyla uzmanlarla dikkatle tartışıldıktan sonra her iki yumurtalık ameliyatla alınabilir.
Obezite over kanserinde önemli bir risk faktörüdür. Bu kişilerin normal kiloya inmeleri ve bunu korumaları gereklidir.

İ. Prostat Kanseri:
Yaşla birlikte prostat kanseri görülme sıklığı artar. Bu riski azaltmak amacıyla kemoprevensiyon çalışmaları devam etmektedir. Daha önce yapılan çalışmalarda diflorometilornitin (DFMO), isoflavinoidlerin, selenyum, D ve E vitaminleri, ve likopen (domates içeriği) gibi çeşitli ajanların riski azaltmada faydaları olabileceği bildirildi. Finasteride gibi erkeklik hormonunu azaltarak etki eden bazı ilaçlar da bu çalışmalarda denenmektedir.
Düşük yağ içerikli, taze sebze meyveden zengin beslenmenin prostat kanseri riskini azaltmaktadır.

J. Cilt Kanseri:
Cilt kanserleri özellikle ultraviyole ışınları nedeniyle olmaktadır. Cilt kanserinden korunmak için özellikle çocukluk çağında düzenli güneşten koruyucu krem kullanmak, güneş ışınlarının en tehlikeli olduğu saatlerde (11:00-15:00 arasında) güneşe çıkmamak, şapka, uzun kollu giyecekler giyerek güneşten korunmak gerekmektedir. Bu önlemlerin melanom türü cilt kanserlerinde ne kadar etkili olduğu tam olarak bilinmemektedir. Cildinizdeki benlere dikkat etmeli, herhangi bir büyüme, ciltten kabarıklık, renkte koyulaşma veya sınırlarında düzensizlik fark edildiğinde beklemeden uzman doktora başvurmak gereklidir.

Kaynak:

Hiç yorum yok: