KİM SİNİZ VE NE İSTİYORSUNUZ? Dr. Deniz Öner

Yıllar önce bir ses kaydında duyduğum bir kısa cümle beni çok etkilemişti.
Konuşan kişi yurtdışından Türkiye'deki organizasyonuna danışmanlık için gelen çok başarılı bir işadamıydı.
Toplantı sırasında sokaktan gelen gürültü,  klakson sesleri konuşmasını engelleyecek şiddete varınca merak edip, dışarıda neler oluyor diye sordu. Bir yabancı bir takımla maçımız vardı ve "biz kazandık" dediler.   Bunun üzerine o da,  "oynayanlar kazandı, siz izlediniz"  dedi. 
Tuttuğumuz takımın, desteklediğimiz partinin, üyesi olduğumuz bir grubun, derneğin,  yakınımız olan birinin mesleki veya sosyal alanda başarısı bize de iyi hissettirir değil mi?
Yanlış anlaşılmak istemem; tabii ki başarıları takdir etmek, gurur duymak kötü bir şey değil.
Başlıktaki soruyu unutmadım. Gelmek istediğim esas konu şu;
Biz kimiz, hayat oyunumuzda başarımızı nasıl ölçebiliriz.
Kendimizi nasıl tanımlıyoruz?
Ortalama bir ailede büyümüşsek başarı;
İyi bir eğitim almak, iyi bir meslek, iş sahibi olmak, zamanı geldiğinde iyi bir eş ve çocuk sahibi olmak.
Başını sokacak ev, araba sahibi olmak,  yılda bir iki tatil yapabilmek olarak bize sunuldu.
Gerçekte böyle mi peki?
Sık TV seyreden biri değilim ama bazen öyle reklamlara rastlıyorum ki;
Babanın değeri çocuğuna o evi, arabayı;  eşine o pırlantayı almasıyla özdeşleşmiş durumda.
Ailenizi yılda bir hafta tatile götürmek için bir yıl ödemeniz gereken kredileri satmaya çalışanlar..
Kredi borçları bitmeden eskiyen evleri, arabaları daha yenileri ile değiştirmek için yeniden borçlananlar. 
Siz de rastlıyormusunuz bunlara?
Unutmadan bir de borçlarınızı kapatmak için borç verenler var, siz nasıl hissediyorsunuz bunları görünce bilemiyorum ama beni rahatsız ediyor. Başarı bu olmamalı diye düşünüyorum.
Sonuçta neler oluyor peki;
Buraya kadar hep toplumda algılanan başarıdan söz ettik.
Kendini nesnelerle, eşyalarla tanımlama;  Çocukken oyuncağım, büyüdükçe evim, arabam, marka giysilerim..sahip olduğumuz ve bizi özel kılan nesnelere bağlanma, gittikçe daha fazlası için açlık duyma bizi mutlu ediyor mu gerçekten?
Satın aldıklarımızla başarılı olduğumuzu hissediyor muyuz?
Para, şöhret sahibi kişilerinin bazılarının mutsuz hayat hikayelerini biliriz değil mi?
İntiharla genç yaşta son bulan birkaç ünlü hepimiz tanıyoruz.
Elvis Presley, Manrily Monroe..bilinen örnekler.
Demek ki satın alınabilecek "başarı" insanları mutlu etmekte yetersiz.
Başarı ve mutluluk tanımında başka neler olabilir?
Takdir edilmek, liderlik, iş ve sosyal hayatta saygı görmek…
Gelecekle ilgili endişelerden, korkulardan, hüsrandan özgür olmak..
Kişisel saygı, diğer insanlara hizmet etmek..
Sevdğim bir cümlesi var " Emily Dickinson” un.
"Yalnızca bir kalbin kırılmasını önlesem boşa yaşamamış olurum;
Birinin üzüntüsünü hafifletsem veya dindirsem acısını;
ya da bayılıp düşen bir bülbülü yuvasına koymuş olsam boşa yaşamamış olurum”
Sınırsız Güç isimli kitabın yazarı Antony Robins'in de bir başarı tanımı var:
“Hayatın başarıyla eşanlamlı olduğunu kesinlikle söylemiyorum.
Herkesin yaşantısında gerçekleştirmek istediği farklı hayalleri, idealleri vardır. Ayrıca şundan kesinlikle eminim kimi tanıdığınız, nereye gittiğiniz veya neye sahip olduğunuz kişisel başarının gerçek ölçüsü değildir.
Bana göre BAŞARI DAHA İYİYE ULAŞMAK İÇİN SÜREKLİ ÇABA GÖSTERMEKTİR.
Başarı; diğer insanlara yardımcı olmaya çalışırken duygusal, sosyal, ruhsal, psikolojik, bilimsel ve finansal konularda kişiyi sürekli geliştirecek bir olanaktır.
BAŞARIYA GİDEN YOL, HER AN YAPIM HALİNDEDİR.
BAŞARI, ULAŞILMASI GEREKEN BİR SONUÇ DEĞİL SÜREKLİ GELİŞEN BİR ÇALIŞMADIR.”
Yazı başındaki soruya bir kez daha dönelim;
Büyürken kendinizi nasıl görüyordunuz (mutlu, zeki, yetenekli, vasat vs),  gelecekle ilgili hedeflerniz var mıydı?
Kendinize nasıl bir eğitim, aile, iş hayatı hayal ediyordunuz, "büyüyünce ne olmak istiyordunuz?",
Şu anda siz o en çok olmak istediğiniz kişi misiniz? Değilse neleri değiştirmek isterdiniz?
Bu sorulara aslında zaman ayırıp, yazarak cevap vermeniz çok daha net gösterecektir bulunduğunuz yeri.
Bu soru ve cevabı size özeldir. Sizin yerinize kimse bu cevabı veremez.
Eğer bugünkü biz, olmak istediğimiz biz değilsek, o halde ŞİMDİ VÜCUDUMUZU VE ZİHNİMİZİ EN GÜÇLÜ VE EN YARARLI BİÇİMDE HAREKETE GEÇİRME VE KULLANMA yöntemlerini öğrenmeye başlamalıyız değil mi?
“ÇABALAMAYI BIRAKMAKTAN BAŞKA BİR YANLIŞ VE İÇTEN GELEN DIŞINDA YENİLGİ YOKTUR.
AMACA ZAYIFÇA SARILMAK GERÇEKTEN AŞILMAZ TEK ENGELDİR.”  diyor ELBERT HUBBARD.
HAYAT DANSÇIDIR, SİZ DE DANSSINIZ , yüreğiniz melodisini dinleyerek dansa başarıyla devam …
Birlikte öğrenmek ve uygulamak üzere..
Başarı, mutluluk ve sağlıkla kalın...
Dr. Deniz ÖNER

Hiç yorum yok: