İçimizden Biri Şeyda Coşar -- Röportaj: Nezih Tekman

Şeyda Hanım kendinizi biraz tanıtır mısınız bizlere ?

1968 Ankara doğumluyum. Aksaray'da eczanede tekniker olarak çalışıyorum. İki oğlum var büyük oğlum üniversiteye, küçük oğlumda lise 2'ye gidiyor.

 Malign melanom teşhisi ilk konulduğunda ne hissettiniz ?

Kayseri'de tek başına patoloji sonucunu almaya gitmiştim, duyduğum an tek düşündüğüm şey; çocuklarımın mürüvvetini görememekti. Ölmekten asla korkmadım ama çok ağladım hem de çok. Hocam geç kaldığımı kanserin ikinci evreye geçtiğini söyledi ve malign melanomun cilt kanseri içinde en agresifi olduğunu.

 
Nasıl bir tedavi aldınız?

Sol baş parmağımı ve lenflerimi aldılar. Kemoterapi ve aşı vardı ama doktorum biraz bekleyelim lenfte yeni tutulum var dedi. 1.5 sene üçer aykontrollerim sürdü ama süreç çok sıkıntılı ve üzücüydü, çünkü bedenim de o kadar çok ben vardı ki heran bir yerlerden bir şeyler olacak gibiydi.

Kontrol öncesi kaygınızı nasıl yeniyorsunuz ?

Hastalarla, sürekli konuşuyorum onlarla bir nevi dertleşiyorum, ailemle bunları yapamıyorum çünkü onlar çok daha duygusal yaklaşıyorlar hastalığıma. Amcam da kanser benim, o kadar çok kanser hastası var ki inanamazsınız. Beni onkolojiye sevk ettiklerinde bir kaç hastayla karşılaşacağımı sanıyordum, sanki hastanelerde dahiliye polikliniğinin sırası kadar sıra vardı boyutlar korkunç.

 
Hayatınızda kanser öncesi ve sonrası neler değişti?

Pek bir şey değişmedi neden mi çünkü ben hastalığımdan önce fazla ince düşünen üzüntülerimi içimde yaşayan, çevremdeki insanlara acaba şunu söylesem incinirler mi diye tartan bir insandım. Çünkü ben hiç bir zaman aman sende diyen bir kişiliğe sahip değilim. Hastalığımı ilk başlarda 2 kuzenim, eşim ve bir de kardeşim biliyordu.. Annem by- pass geçirmişti İzmir'de yaşıyor, babamda Çorum'da yani anlayacağınız ayrılar. Babam ameliyat olacağımı biliyor annemse bilmiyordu. Annemi operasyon öncesi arayıp işte olduğumu telefonumun sarjının bitebileceğini söyledim sanki ameliyattan çıkmam garantiymiş gibi, seni arayacağım dedim:) Saat 12.30 ameliyattan çıktım yukarı yatağıma alındığımda ilk istediğim şey telefon oldu narkozun etkisindeydim ama Allah o zaman bana bir kuvvet verdi eşim bile şaşırmış.

Anneme nasılsın diye sordum ama öyle neşeli söylemişim ki eşim bile hayretler icinde kalmış sonra sarjım bitiyor dedim ya kusura bakmayın ne olur neden bilemiyorum sanki herşeyi size anlatmak geliyor içimden.

Ama Allahıma hep şükrettim, parmağım ve kolum cok sancı yapardı ama hep şükrettim çünkü Rabbim imtihanın böylesini ön görmüştü hayatı hep günü birlik yaşamışımdır, hiç bir zaman uzun vadeli hayallerim olmadı bu yüzden bugün için yaşadığım seylere şükür olsun. İnsanları hep sevdim ve çevremde beni benden daha fazla düşünen canım hasta kardeşlerim, arkadaşlarım var hep onların duaları ile rabbim sağlığıma kavuşturdu her şeyin en güzel yanı insanları sevmek, dost olmak ve onların eşiz sevgileri.

Ha! en iyi yönüne gelince büyük oğlum hastalığımı öğrenmeden önce çok üzerdi beni, ama şimdi beni hiç üzmüyor.

Son olarak kanserle dans edenlere ve Kanserle Dans Derneği'ne söylemek istediğiniz bir şey var mı ?

Kanserle dans edenler arkadaşlarım, hayatı sevin asla halinize ve yaşadığınız hastalıklara benden başka bu hastalığı yaşayan yok demeyin.

İlk önce gökyüzüne, kuşlara, ağaçlara bakın dans pistinin koskoca mavi gökyüzü olduğunu hissedin ve en güzeli de kanserle dans derneğini kurup bünyesi altında calışan gönül veren sizlerin bizler için yaptıklarına ve çabalarını sağlun iyi ki varsınız dansa devam ...

Şeyda Coşar


Hiç yorum yok: