1968 Ankara doğumluyum. Aksaray'da eczanede tekniker olarak çalışıyorum. İki oğlum var büyük oğlum üniversiteye, küçük oğlumda lise 2'ye gidiyor.
Kayseri'de tek
başına patoloji sonucunu almaya gitmiştim, duyduğum an tek düşündüğüm şey;
çocuklarımın mürüvvetini görememekti. Ölmekten asla korkmadım ama çok ağladım
hem de çok. Hocam geç kaldığımı kanserin ikinci evreye geçtiğini söyledi ve malign
melanomun cilt kanseri içinde en agresifi olduğunu.
Sol baş
parmağımı ve lenflerimi aldılar. Kemoterapi ve aşı vardı ama doktorum biraz
bekleyelim lenfte yeni tutulum var dedi. 1.5 sene üçer aykontrollerim sürdü ama
süreç çok sıkıntılı ve üzücüydü, çünkü bedenim de o kadar çok ben vardı ki
heran bir yerlerden bir şeyler olacak gibiydi.
Kontrol öncesi kaygınızı nasıl
yeniyorsunuz ?
Hastalarla,
sürekli konuşuyorum onlarla bir nevi dertleşiyorum, ailemle bunları yapamıyorum
çünkü onlar çok daha duygusal yaklaşıyorlar hastalığıma. Amcam da kanser benim,
o kadar çok kanser hastası var ki inanamazsınız. Beni onkolojiye sevk
ettiklerinde bir kaç hastayla karşılaşacağımı sanıyordum, sanki hastanelerde
dahiliye polikliniğinin sırası kadar sıra vardı boyutlar korkunç.
Hayatınızda kanser öncesi ve sonrası
neler değişti?
Pek bir şey
değişmedi neden mi çünkü ben hastalığımdan önce fazla ince düşünen üzüntülerimi
içimde yaşayan, çevremdeki insanlara acaba şunu söylesem incinirler mi diye
tartan bir insandım. Çünkü ben hiç bir zaman aman sende diyen bir kişiliğe
sahip değilim. Hastalığımı ilk başlarda 2 kuzenim, eşim ve bir de kardeşim biliyordu..
Annem by- pass geçirmişti İzmir'de yaşıyor, babamda Çorum'da yani anlayacağınız
ayrılar. Babam ameliyat olacağımı biliyor annemse bilmiyordu. Annemi operasyon
öncesi arayıp işte olduğumu telefonumun sarjının bitebileceğini söyledim sanki
ameliyattan çıkmam garantiymiş gibi, seni arayacağım dedim:) Saat 12.30
ameliyattan çıktım yukarı yatağıma alındığımda ilk istediğim şey telefon oldu
narkozun etkisindeydim ama Allah o zaman bana bir kuvvet verdi eşim bile
şaşırmış.
Anneme
nasılsın diye sordum ama öyle neşeli söylemişim ki eşim bile hayretler icinde
kalmış sonra sarjım bitiyor dedim ya kusura bakmayın ne olur neden bilemiyorum
sanki herşeyi size anlatmak geliyor içimden.
Ama Allahıma
hep şükrettim, parmağım ve kolum cok sancı yapardı ama hep şükrettim çünkü
Rabbim imtihanın böylesini ön görmüştü hayatı hep günü birlik yaşamışımdır, hiç
bir zaman uzun vadeli hayallerim olmadı bu yüzden bugün için yaşadığım seylere
şükür olsun. İnsanları hep sevdim ve çevremde beni benden daha fazla düşünen
canım hasta kardeşlerim, arkadaşlarım var hep onların duaları ile rabbim
sağlığıma kavuşturdu her şeyin en güzel yanı insanları sevmek, dost olmak ve
onların eşiz sevgileri.
Ha! en iyi
yönüne gelince büyük oğlum hastalığımı öğrenmeden önce çok üzerdi beni, ama şimdi
beni hiç üzmüyor.
Son olarak kanserle dans edenlere ve
Kanserle Dans Derneği'ne söylemek istediğiniz bir şey var mı ?
Kanserle dans
edenler arkadaşlarım, hayatı sevin asla halinize ve yaşadığınız hastalıklara
benden başka bu hastalığı yaşayan yok demeyin.
İlk önce
gökyüzüne, kuşlara, ağaçlara bakın dans pistinin koskoca mavi gökyüzü olduğunu
hissedin ve en güzeli de kanserle dans derneğini kurup bünyesi altında calışan
gönül veren sizlerin bizler için yaptıklarına ve çabalarını sağlun iyi ki
varsınız dansa devam ...
Şeyda Coşar
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder