İÇİMİZDEN BİRİ-ZAMBAK KAN
·
Merhaba Zambak Hanım. Bize kendinizi tanıtır
mısınız?
Ben Zambak KAN 20
Haziran 1970 İstanbul-Üsküdar doğumluyum. Anadolu Üniversitesi İktisat
Fakültesi-Çalışma Ekonomisi ve Endüstriyel Bilimler mezunuyum. Ayrıca 2 yıllık
Ev Ekonomisi mezunuyum. İngilizce-Arapça-Osmanlıca az da olsa İspanyolca
biliyorum... Çalışma hayatıma Harp
Akademileri'nde Memur olarak başladım. Evet sınavlarda birinci olarak... 1997'de
evlendim. 12 yaşında bir kız çocuğum var. Eşimden ayrıyız. Halen aldığım
formasyon eğitiminden dolayı AÇEV Anne Çocuk Eğitim Vakfı'nda Gönüllü
Öğretmenlik yapıyorum... Yeni Yaşam Okulu'ndaki Yaşam Koçluğu'ndan mezunum.
·
Hastalığı
ilk duyduğunuzda neler hissettiniz?
Offffff...
2004'de babamın 6 ay sonra erkek kardeşimin Mide Ca olduğunu öğrendik.
Kardeşimi 13 ay yaşam savaşı vermesine rağmen kaybettik. Üzerine annemin
evladını kaybetme üzüntüsü derken annem de Pankreas Ca. Oldu. Annem de 11 ay
yaşadı. Bu arada kendi yaşamımdaki sıkıntıları bertaraf etme uğraşısı derken;
aradan geçen 8 ay sonra Ulrtason, Mamografi ve üzerine doktorumum biopsi
yapalım demesi. Biopsi sonucumu aldım. Lay lay lom ooo kızımla hastane çıkışı
bir yaz günü eğlenmeye gideceğiz. 16 Haziran 2012. Doktorumun odasındayım. Merhaba merhaba.
Telefon ile konuşuyordu. Biopsi raporunu masaya bıraktım. Göz ucu ile gördü ve
bana baktı.
Ben de sempatik ve bir o kadar da kendinden eminim ya. Ama rapora
bile bakmıyorum...
Sonra sormadan bana "evet sen nezle olmuşsun" dedi.
"Ne? Nezle mi?" Yok artık...
·
Doktorunuz
epey şakacıymış anlaşılan... J
Tabi
birbirimizi tanıyoruz ya... Tamam tamam tanımını yapıyorum, ama üzülmek yok
dedi. Tıp dilinde "İNVAZİV DUCTAL CARSİNOM". O ne ya... dememe kalmadan bana açıkladı. Tabi
kardeşimden ve annemden biliyorum Karsinom'un ne olduğunu ama kafamdan aşağıya
ve yüreğimin içine buz gibi sular akıtılmıştı sanki. Başladım ağlamaya. “Ben ya
ben 3. mü oldum şimdi “dedim. Benim yanıma gelip, beni teskin etmeye çalışıyordu. Ve
bana söylediği "Hayır o kadar çok ki; inan her yoluna girecek"
dedi. Ama beni kim tutar ağlıyorum. Dışarıda da kızım ve diğer hastalar benim
çıkmamı bekliyor. Bu arada "seni muayene edeceğim tekrar"
dedi. "İstemiyorum" dedim. Israr ile nereden ameliyat
yapacağını bana izah etmek için beni muayene etti. "Yarın hemen geliyorsun ve ameliyat
için yapılması gereken tahlilleri yaptırıyorsun" dedi.
Evet, tahliller yapıldı ve uygunluk belirlendi. Tam tatil zamanı
ya Temmuz önceden uçak biletleri alınmış yer ayarlaması yapılmış. "Tatile
gitmeyecek" "O kadar sıcak yer senin için iyi olmaz" dedi
doktorum. Ama ben durur muyum. Ben dursam da kızım ve o zaman evliyiz eşim
durur mu? Ben de onlara haksızlık eder miyim. Yooo asla...
·
Tatile
gittim demeyin!
Evet, hem de 60
derecelik sıcağa gittim. Bakın hem de o ruh hali ile. İyi gelir diye.
"Evet iyi geldi" ama "neredeyse beni helikopter ambulans ile
İstanbul’a gönderiyorlardı. Dönüşte Doktorumdan
çok zılgıt yedim ama. 8 Ağustos 2012 de Erken Tanı Meme Kanseri tanısı ile ismi
lazım değil Hastanesi'ndeki müthiş Cerrah Dr. arkadaşımın ellerine kendimi
bıraktım ve -Meme Koruma Ameliyatı- oldum. Metilen mavisi ile Sentinel Lenf
Nodlaması yapıldı. Dört saat süren
ameliyatımın sonucunda uyandığımda, ilk yaptığım şey bilmiyorum ya. Ya memem
alındıysa endişesi ile ameliyathaneden sedye ile çıkarılırken, ilk baktığım şey
memem yerinde mi? Oleyyyy yerindeydi...
·
Tedaviniz
hangi aşamada dans bitti mi?
Tedavim ameliyatın
üzerine bu konuda çok iyi 2 hastanede
yapıldı. Çok değerli Doktorlar, hemşireler ve teknik ekip ile... 6 Kür
Kemoterapi ve 33 Seans Radyoterapi alarak 9 ay sonra Dansımı tamamladım.
Evet, tamamlama aşaması hiç kolay olmadı. Dansım devam ederken,
hiç ama hiç dertlenmedim. Çünkü bu yaşanmalıydı ve ben bu dansı eğlenceli bir
şekilde bitirmeliydim.
Ameliyatımın sonucunda maalesef bir gün 120 km. hızla giden araçtan
atlamak istedim. Kontrolümü kaybetmiştim. Kızımın elini tuttum. Ve dua etmeye
başladım. Ama o anı hayatım boyunca unutamam. İnanılmaz şekilde beni esir alan
bir duygu içindeyim. Eve geldik. O duygu hala devam ediyordu. Özel bir hastanenin
online yardımı yapan Doktorumu aradık. Bana tansiyonumu ölçmemi söyledi.
Tansiyonum 25 olmuştu ki; 12 ye 7’ dir normal şartlarda. O gece sabah olmadı
sanki. Oldu tabi ama hep ayakta...
Ertesi günü yakınımızdaki benim kurtarıcı hastanem olan
hastaneye gittiğimde Psikiyatr bana sen "depresyona girmişsin" ve
"travma geçirmişsin" dedi.
Kanser benim hayatımı inanılmaz değiştirdi dersem yalan olmaz...
Zaten "TUTTUĞUN YERDE TUTAMIYON
Kİ;" olan beni artık kim tutar...
·
Harikasınız...
Daha Radyoterapim
bitmemişti ama ben hastane personelleri ile kanka olmuştum. Bu arada
arkadaşlarım ve dostlarıma söylememiştim ya. Aslında söylemek ve paylaşmak
gerekiyor. Ben 3.kürde söylemiştim.
O arada Diksiyon Kursuna gittim. Kulakları çınlasın Aslı
hocam... Bana "siz ne kadar yaşam dolu birisiniz" demişti. Ve
kursun maskotu olmuştum.
Gerçi o çok ünlü hastanelerin personeli ben Kemoterapiye
gittiğimde "biz sizin enerji ve pozitifliğinize yetişemiyor ve günümüz sizden
gelen enerji ile o kadar hoş geçiyor ki;" demişlerdi. Şimdi hepsi
ile resmen kankayız.
·
Kanser
sizin hayatınızı nasıl etkiledi, neleri değiştirdi?
Daha sonrasında biter mi?...
Yoooo... asla. Sloganım hazır ya... "GÖNDER ABİ GÖNDER" Osmanlıca Kursuna devam ettim. Şimdi
3.kurdayım. Çatır çatır Osmanlıca yazıp, okuyorum. O da yetmedi. "Tuttuğun
yerde tutamıyon ki” yaaa... Yeni
Yaşam Okulu Taksim Carton Otel'deki Yaşam Koçluğu'na başladım. 6 ay sonra
oradan da "Yaşam Koçu" olarak mezun oldum. Evet, ben Dansım devam ederken tam 6 tane sertifika
almışım...
·
Tedaviniz
sırasında karşılaştığınız zorluklar olmuştur.
Biraz bahsedebilir misiniz?
1Kür'ü aldım. Tedavi gördüğüm özel hastane
tarafından ekonomik olarak kürlerim yapıldı. Daha sonra diğer özel hastanede
Radyoterapim oldu. Teknik olarak ilacı damardan hoop alıyorsun. Tam 5 lt. bir
tanesi de şu bildiğimiz alüminyum kaplı DOKSORORUBİSİN...İlk kemoterapim eve
geldim. 1 gün sonrasında aldığım o ilaçlar beni malum hastaneme acillik etti. Evet,
doktor damar bulmak da zorlanıyordu. Çünkü damarlarım ince olduğu için
patlıyordu. Elimin üstü dünden aldığım ilaçtan dolayı zaten mos mordu. Damarı
bulup, yatıştırıcı ve B12 takviyesi yapılmıştı. Fakat ben o depresyonu
atlatamadım ya... Evde yalnızım kontrolümü sağlama çabası içinde balkon ve
pencereden uzak duruyorum... 3 gün 4 gün böyle mücadele ettikten sonra yanıma
bir yardımcı aldık. Evde aynı zamanda işlerimi de yapıyordu. Çünkü doktorum "kolunu
yormayacaksın" demişti. Yanımda biri de vardı. Bana koruma
yapacak. İnanın o duygu ile tam 3 ay mücadele ettim. Ama ben çokk ama çokk güçlüydüm. Bunların hepsini aşacaktım. Evet,
Survıvor olmuştum. Kemoterapiyi al. Midem bulanır, istifra ederim. Yüzüm gözüm
şişer. Uyku uyuyamam. Ve ağzımın tadı yok. Diş etlerimin içlerine kadar ilacın
etkisini hissediyordum.
Bir de 10. gündü hiç unutamıyorum... Ama artık
gülüyorum geriye bakarken. J "Aman
bunlar yaşandı ve bitti" ve "ben sana esir olmadım"
diyorum. Evet, duş alıyorum. Ama korkum var ya hala... Bir de saçlarım küvete
düşmez mi? "Hahahhh tam oldu gözlerim doldu"... Yanımda yardımcı
hanım hemen yanıma geldi ve beni teskin etti.
Akşamına kendimi Kadıköy'de bu işi çok iyi
yapan bu konuda uzman bir kuaförde buldum. Evet, eğlenerek, birde kendime peruk
seçtim. Onunla olan resim ve diğer resimlerimi size sonunda göndereceğim. Daha
bitmedi. O günler "MORAL, SABIR ve İNANÇ" çok önemli. Yurtdışındaki
ablam her gün arıyor, kardeşim ve abim de olabildiğince yanımda oluyordu. Evet
eşimi de bu arada atlamak istemiyorum. Bu konu ağır fazla yazmak bile
istemiyorum. Çünkü o sadece maddi olarak vardı. Fakat ben dansımı ederken,
maalesef yalnızdım. Lütfen ama lütfen o günlerde hele de böyle bir hastalığın
içinde mücadele ediyorsanız. Morale çok ihtiyacınız var. İyi günde sokaktan da
sizi eğlendirecek birileri hep var. Ama sizin zor gününüzde yanınızda yoksa.
Bir daha o insan ile olmak istemeniz hata...
Ben o hatayı artık yapmıyorum. Çünkü
"Arınma" ve "Bağ Kesme" metotlarını ve buna benzer dünya
kadar Yaşam Okulu'nda öğrendiğim metotları uyguluyorum. Aslında bunları
öğrenmek için okula da gitmeye pek ihtiyacınız olmuyor. Zaten pratik olarak
yaşayarak, öğreniyorsunuz...
Son olarak söyleyeceğim çok güzel bir başucu
cümlem var... Evet "DÜN YAŞANDI BİTTİ. BUGÜN AN BE AN YAŞANIYOR, YARIN ÖMRÜMÜZÜN GERİ
KALAN İLK GÜNÜ AMA ONA DA ÇIKACAKMIYIZ".
·
Zambak
Hanım dansa yeni başlayanlara neler söylemek istersiniz...
Ne olur Dansınızı yaparken, sizin daha güçlü
olduğunuzu unutmayın. Moralinizi kendiniz "ÖNCE CAN SONRA CANAN"
DİYEREK YÜKSEK TUTACAKSINIZ...
Benim duam şuydu: "YARADANIM BENİ BANA, BENİ
EVLADIMA BAĞIŞLA".
Sağlık ve mutluluk dolu
farkındalıklı bir yaşam sizinle olsun Danscı dostlarım…
·
Dansa yeni başlayanlara neler söylemek
istersiniz...
Dansa yeni
başlayanlara.
·
İnançlarını kaybetmesinler,
·
Gün saymasınlar,
·
Kendi kendilerinin doktoru olsunlar, çünkü pozitif düşünce ve
moral aldığınız ilacı alt-üst etmeye yetip de artıyor bile,
·
Korkmasınlar, yolun sonu ışıklı ve ısıtıcı,
·
Lütfen ama lütfen fazla detaylı tedavileri ile ilgili bilimsel
olmayan kaynaklardan bilgi edinmesinler,
·
“Saçım döküldü, kaşım-kirpiğim aman yok” demesinler. Çünkü inanın tedaviniz bitmek
üzereyken, hepsi ama hepsi fırça gibi çıkıyor.
·
Kendilerini kötü hissetmesinler,
·
Okumak ve bu geçirdikleri boş zamanlar için onlara iyi gelecek
birkaç başucu kitabı edinsinler,
·
Bir tane örnek verebilirim. KEŞKELERE TAKILMAYIN. Bana çok iyi
gelmişti.
·
Eğlenceli TV. Proğramları ve diziler, filmler seyretsinler.
Çünkü moral çok önemli.
·
Eve kendilerini bağlamasınlar. Amannnnn işler güçler, hepsi olur
biter...
·
Hayattan asla kopmasınlar,
·
Üzüntüleri sevinçlere dönüştürmeyi kendilerine adet
edindirecekler. Bu dans onu öğretecek çünkü arkadaşlarıma...
·
Siz aynı zamanda hasta yakınısınız. Hasta
yakınlarının hastalara hiç söylememesi gereken sözler ve yapmamaları gereken davranışlar
neler?
Bakınız bu çok önemli. Tam damar bir soru:
Ben kardeşim ve annemden tecrübeliyim sanmıştım. Nerde?
Diyorum ya... Hastalıkları ile ilgili fazla konuşmanın anlamı
yok. Onlara o zamanlarda sadece manevi destek
gerekiyor. Ama lütfen o evde size yardımcı olan birileri olmalı. Danscı
arkadaşlarıma "senin ne ihtiyacın var" diye sormasınlar. Çünkü o
zamanda her şey ihtiyaç ve ellerinden geleni yapsınlar. Çünkü ben evde yemek yapamıyordum.
6 kürde de 10 gün boyunca. Bir tabak çorba getiren biri olsa da içsem diye. Neyse
buralara girmek istemiyorum. Benim bu dansımda yaşadıklarımın sonucunu ben
şölene çevirdim. Ama ne olur hep yanlarında olsunlar. Onlara çiçekler, küçük
hediyeler ve hayatın zaten hepimiz için bir sürprizlerinin olduğunu
söylesinler. Çünkü bugün bana olan olanın yarın kime olacağı belli mi? Evet
olmasın ama. Oluyor işte. Son
mesajım....HER İYİLİĞİN İÇİNDE BİR KÖTÜLÜK, HER KÖTÜLÜĞÜN İÇİNDE DE BİR İYİLİK
VARDIR. Bu şu gibi oluyor. HER ŞERDE BİR HAYIR, HER HAYIR DA BİR ŞER.... gibi.
İnsanların her yaşadığı paylaşıldıkça güzel...
·
Son mesajınız. Bana zaman ayırdığınız için çok
teşekkür ederim…
Ben Kanserle Dans Ailesi'ni tanıdığımda dansçıydım ve takibe başlamıştım.
Zaman içinde toparlandıkça, o güzel insanların paylaşımlarını görmüş ve motive
olmuştum. Aradan geçen günler beni daha da bu aileye bağladı. Evet, Kanserle
Dans Ailem sizi iyi ki tanıdım. İnanın hayat motivasyonumu arttırdınız. Şimdi
bende bir gönüllü olarak hem paylaşımlarım
hem de sizin bana verdiğiniz editörlük görevi ile mutlullukla elimden geleni yapacağım...
Röportaj: Ayşin Aksu
2 yorum:
Ben de sizin dans arkadaşınızım. Üsküdar Çengelköy den kanserle bu danstan galip çıkmayı hedeflediğimi söylemek istedim sizlere. O bizi değil, biz onu yeneceğiz. Veeee kanserle dansı bitirip, hayatla güzel danslara imza atacağız. Ben ki kemoterapiy
İşte zafer AZİM, İNANÇ, HIRS, GÜLERYÜZ, POZİTİF ENERJİ.......
Anladım ki hayatı tiye almak gerek,
hayat bizi değil biz hayatı yormalıyız,kısacık yaşantımızda gülümsemek ve daima pozitif olmak gerek evet hiçbir şey toz pembe değil...
Herkesin yaşayabileceği bir durum güzel bir yazı teşekkür ederim.
Yorum Gönder